Dünyanın giderek maskülen bir karaktere büründüğünün farkında mısınız?
Doğa ana bile değişti. Şefkatli, koruyan, doğuran, besleyen o güç gitti; yerine esen, gürleyen, hırpalayan bir hırt geldi.
Mevsimler değişti, besinler ve su kaynakları azaldı, savaşlar artık kılıçla, süngüyle yapılmasa da daha acımasız yöntemlerle arttı da arttı.
Görüntü olarak bile giderek erkekleşiyor ortam.
Artık yatay olarak yayılmıyor hiçbir şehir.
Hep koca koca binalar yükseliyor göğe.
Şekilsiz, kaba saba erkeklik organları üstümüze üstümüze geliyor.
KADINLAR DEĞİŞTİ
İnsanlarda da var bu değişim. Daha doğrusu kadınlarda. Giderek daha maskülen olduk.
Her insanın içinde hem eril, hem dişil enerji vardır ya; işte bizi artık daha çok o eril enerji yönetiyor gibi.
Artık herkes kendi başının çaresine bakıyor çünkü. 'Dişil enerjisi baskın olan kişiler daha uyumludur.
Kendisinden çok başkaları için yaşarlar.
Fedakar ve anlayışlıdırlar, güçten kaçarlar, sevgi odaklıdırlar, hep kendilerini suçlarlar, kendilerine güvenmezler, değişimleri kolaydır, 'hayır' diyemezler, vericidirler.'
DENGE LAZIM
'Eril enerjisi baskın olan kişiler daha muhalif tiplerdir.
Her şeye karşı çıkarlar, güç odaklıdırlar, suçu hep başkalarında ararlar, katı ve anlayışsızlardır, 'evet' diyemezler, bencildirler, değişimi zaman ister, sevgiyi zayıflık olarak görürler.' Bu ikisini içinde dengeleyebilirsen; sen de rahat ediyorsun, evren de...
Ama işte terazide giderek bir taraf ağır basıyor, bu da hem insanlığa, hem de mavi gezegene hiç yaramıyor.
Dünya ve insanlık dişil enerjiden uzaklaştıkça kendi felaketini hazırlıyor, giderek çirkinleşiyor.
Eski çağların dişiyi yücelten Pagan inançları giderek insana daha anlaşılır geliyor.
