Atv'de yayınlanan 'Esra Erol'da programı için yayına hazırlandığı odada buluştuğumuz Esra Erol, elinde kocaman bir dosya ile ekip arkadaşlarıyla buluşup konukların hikayeleri üzerine tartışıyordu. Programıyla her zaman en çok konuşulanlar arasında olan Erol ile yıllardır süren başarısının sırrını, programını ve aile yaşantısını konuştuk.
Esra Erol'un günlük temposu nasıl? Güne kaçta başlar, kanala kaçta gelir, nasıl bir hazırlık yaparsınız?
Yoğun çalışan, iki çocuklu bir anne temposu benimki. Güne çok erken başlıyorum. Çocukların ders ve kahvaltılarıyla ilgilenip kanala gidiyorum. Hazırlık, yayın, yayın sonrası ertesi gün toplantısı derken çocukların uyku saatinden önce evde olup onlarla zaman geçirmeye çalışıyorum.
Programa konukları nasıl seçiyorsunuz?
Başvuru çok fazla olduğu için titiz seçim yapmamız gerekiyor. Ekip arkadaşlarım bu konuda çok iyiler. Belirli kriterlerimiz var. Canı sıkılanın değil, derdi olanın önceliği var bizde. İçinde çocuk olan konular ise daha öncelikli.
'KİMİN YALAN SÖYLEDİĞİNİ ANLARIM'
Yıllardır hikayesi olan insanları konuk ediyorsunuz. İnsan sarrafı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Asla... Çünkü insan mitolojideki Janus gibi, çok yüzü olan bir varlık. Ama deneyimlerimle, kimin yalan kimin doğru söylediğine dair pek yanıldığım söylenemez.
Programınızdaki sizin için en ilginç hikaye hangisiydi?
Her gün yeniden şaşırdığım konular oluyor. Ne zaman 'En ilginci bu' desem daha ilginciyle karşılaşıyoruz. Mesela geçen hafta, genç bir kızın daha hiç tanışmadığı, hayali bir sevgili uğruna ailesini ve yaşadığı şehri terk edip, ortada olmayan sevgilinin annesiyle yaşamaya başladığına tanık olduk.
Ekranda çok ciddi bir mücadele var. Bu rekabetin içinde olmak sizi yormuyor mu? Dost sandığınız ama reyting uğruna değiştiğini gördüğünüz insanlar oldu mu?
Benim rekabetim kendimledir, başkalarıyla değil. Başkalarıyla rekabet etmeye kalkarsanız yorulursunuz, kendinizle rekabet ederseniz hep daha iyiye odaklanırsınız. Sadece televizyonculukta değil, hayatım boyunca hep kendimi geçmek gibi bir hedefim oldu.
Yayında çok rahatsınız, konuklarla iletişiminiz çok iyi. Bu konuda farklı bir yeteneğiniz olduğunu düşünüyor musunuz? Bir yeteneğim varsa o da olduğum gibi olmaktır. Kafamda başka gündemler taşımam. O gün orada ne için bulunuyorsam onun en iyisini yapmaya çalışıyorum o kadar.
'KORKUYLA YAŞANMAZ'
Programınız dizilerle yarışıyor. Bu stres yaratıyor mu? Reyting kaygısı yaşıyor musunuz? Her gün açıp reytinge bakıyor musunuz?
Televizyonda iş yapıp da reyting kaygısı taşımıyor olamazsınız. Reyting işimizin doğası. Ama reyting için olmayan bir şeyi var göstermem, olanı da abartmam. Neyse o.
Hiç ekranda olmama korkusu yaşadınız mı?
Hayır. Korkularla yaşayanlar ne hayatın hakkını verebilir, ne de mutlu olabilir.
Uzun yıllardır programınız aynı ilgiyle ekranda bunun sırrı nedir?
Birincisi insanlar kendilerini çok yalnız hissediyorlar ve benim programımda hem yaşadıkları sorunun benzerini yaşayan başkalarının da olduğunu görüyor, hem de çözülmez sandıkları sorunun çözüldüğüne tanık oluyorlar. İkincisi de, toplumun derininde yaşanan gerçeklere tanık olmak hoşlarına gidiyor.
Peki başarınızın sırrı nedir?
İnsanı odağa almak. Ailenin huzuru varsa toplumun da huzuru olur. Her programda dramdan beslenen bir reyting çabasında değilim, hiç de olmadım. O işin kolay tarafı. Dikkat ederseniz program içeriğinde hep aileyi bir araya getirmek için çaba harcıyoruz. Bulmak, barıştırmak gibi... Kavuşmaları izlemek her şeye değer. Ve tabii ki kanal yönetiminin sizin arkanızda durması, size inanması da çok önemli.
Programınıza daha çok kadınlar başvuruyor. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Kadınlar daha mücadeleci. Son dönemde mağdur erkeklerin programa başvurularında artış var. Sosyal medya yaygınlaştıkça mağduriyet de artıyor. İnsanlarımızın sosyal medya kullanımı ateşin ilk bulunuşuna benziyor. Doğru kullanırsanız yemek yaparsınız, yanlış kullanırsanız yangın çıkarırsınız.
'Esra Erol'da programı için bir misyonunuz var mı?
Olmaz mı? Yapmaya çalıştığım şey, umutsuz hisseden insanlara 'Nefes aldıkça umut da var' demek. Ve yaşadıkları ne olursa olsun asla yalnız olmadıklarını hatırlatmak.
BENİM KİTABIMDA PES ETMEK YAZMAZ
Programda olaylara tepki vermemek için kendinizi nasıl tutuyorsunuz?
Kendimi tutmuyorum. Durum ne gerektiriyorsa
o tepkiyi veriyorum ve bunu söze de döküyorum.
Kasmıyorum, doğallık en büyük servet.
Çok esprili birisiniz. İleride sahneye çıkıp anılarınızı anlatır mısınız?
Neden olmasın? Hayatın kime ne getireceği
hiç belli olmaz. Anlatacak yeterince hikaye biriktirirsem
olabilir tabii.
İki-üç yıl zorluk çekmişsiniz. Gittiğiniz görüşmelerde reddedildiğiniz olmuş. Hiç pes etmeyi düşündünüz mü?
Pes etmek hiç defterimde yazan bir kavram
değil. Önemli olan yapmak istediğim şeye ne
kadar inandığım.
Konukların gerçekten hikayesi olduğu için mi yoksa ekrana çıkmak için mi geldiklerini nasıl ayırt ediyorsunuz? Sırf sizi görmek için gelen bile vardır...
Allah'a hamd olsun sevenim, tanışmak isteyenim,
görmek için gelenim de çok. Konuklar
pek çok aşamadan geçerek belirleniyor, sorun
yaşamıyoruz.
Son dönemde su tasarrufuna dikkat çeken paylaşımlar yapıyorsunuz...
Sosyal sorumluluk projelerinde yer almaya
çalışıyorum. Su 'Tükeniyorum' diyemeyeceği
için, insanların suyun sözcüsü olmaları için çalışıyorum.
EVE GİRERKEN İŞİ DIŞARIDA BIRAKIYORUZ
Eşinizle aynı zamanda çok iyi arkadaşsınız. Nasıl bir ilişki sizinki?
Eve girerken işi dışarda, işe girerken
evi dışarda bırakıyoruz. Bir de biz,
sadece çocuklarını büyüten, bir arada
ama kafaca uzakta bir çift değiliz. Bu
nedenle yaptığınız işle ilgili yanında
yüksek sesle düşünebileceğiniz biri
olması büyük lüks tabii ki.
Oğullarınızla ilişkiniz nasıl? Nasıl bir annesiniz?
Onları topluma ve tüm canlılara
saygılı iki erkek olarak yetiştirmeye
çalışıyorum. "Yok" ne demek, "sorumlu
olmak" ne demek onları öğretmeye
çaba harcıyorum. Her istediklerini
almayı doğru bulan bir anne değilim.
Şımarık değil, değer bilen bireyler olsunlar
istiyorum.
Anneliğin size kattığı en belirgin özellik ne?
Empati, kaygı ve sabır. Çocuklarımın
ne hissettiği benim ne hissettiğimden
önemli oluyor. Onlar için kaygılanıyorum.
Ve onların tüm sorularına
cevap verecek kadar sabırlı olmam
gerekiyor.
Bu koşuşturma içerisinde siz neredesiniz?
Hafta içi beş gün canlı yayınla iki
çocuk büyütme arasında bir yerdeyim.
İkisi de farklı sorumluluklar. Kendim
için her fırsatta kitap okumaya çalışıyorum.
En son Leyla Erbil'in 'Mektup
Aşkları'nı okudum. 'Ahmed Arif'in
'Leyla Erbil'e duyduğu aşkı ve o aşkla
yazdığı şiirlerin nedenini anlamak
büyük keyif. Şimdilerde de Carl Honore'nin
'Yavaş'ını okuyorum. Yavaşlamayı
öğrenmek gerekiyor. Kitapta
Gandhi'nin bir ifadesi var: "Hayatta hızlanmaktan
daha önemli şeyler de var."