Küba günleri nasıl geçti?
Hiç girmeyelim oralara... Yokluk... Allah kimseyi düşürmesin 10 günden fazla. Çünkü 11'inci gün gözlerindeki perde kalkıyor; o komünizmin nasıl uygulanamadığını da görüyorsun. Sağlık ve eğitim için para ödemiyorum, haftada bilmem kaç gram et de veriyorlar tamam anladım da, pencerem yok. İş yok, güç yok. Herkes oturuyor evinde. Turistler için CUC diye bir para birimi uydurmuşlar. Peso çok ucuz çünkü. Üç günde bitiyor para.
Zorlandığınız anlar oldu mu?
Kübalılar'a söylendim; işi yavaşlatıyorlar, tropikal iklimin ağırlığı var üstlerinde. 12 saat dolunca gidiyorlardı. Ben üzerimde Robinson saçı, sakalı ve terden üzerime yapışmış tişörtle kalıyordum. 25 santim uzun saçla oynamak zordu ama profesyonelsen, bulunduğun şartlara adapte olacaksın. Ama en iyi şartlar sağlandı; yoksa o sıcakta birbirimizi gebertirdik.
YALNIZLIĞI SEVİYORUM
Yalnızlığı seven biri misiniz?
Evet. Yalnız kalmadan ne kendime, ne de başkalarına karşı davranışlarımı tahlil etme fırsatım olmaz. Ara sıra yalnız kalmamız gerekiyor ama bundan korkuyoruz. En yalnız kaldığımız zamanda bile elimizde telefon... Bence yalnızlık; yediklerini sindirme, yaptıklarını düşünme, bir muhakeme aşamasıdır.
Egosu yüksek biri misiniz?
Oyunculuk yaptığıma göre evet ama törpülemeye çalışıyorum. İnsanlar televizyondan tanıyor diye değişmeye gerek yok. Mümkün olduğunca kendim olmaya çalışıyorum. Numara yapmadan, rol kesmeden yaşıyorum. Herkes beni sevsin diye uğraşmıyorum. 100 insanın 100'ü de sizi seviyorsa tehlikeli; bir terslik vardır. Niye herkesin sevgilisi olayım ki? Kimsenin sevgilisi değilim; oyuncuyum. Beni çok sevmek ya da sempatik bulmak zorunda değiller.