Selda Bağcan'ın kastedildiği, 'Dünya starı Türk sanatçı bindi' başlığını sosyal medyada ilk gördüğümde şaşırdım. 'Bağcan niye gitsin ki, o bir ses sanatçısı!' dedim. O kadar büyük puntolar ile verilmişti ki; uzaya göndereceğimiz ilk astronotumuzun Bağcan olduğunu düşündüm. Meğer bu gürültü kirliliğinin sebebi Bağcan'ın metroya binmesiymiş. Bağcan da "Ben halk kadınıyım, halktan biriyim" diyerek toplum bireyleri ile eşit olduğunu metroya binerek ispat etmiş. Bu abartıya ne gerek var? Bağcan'ın böyle bir reklam prodüksiyonunun içinde olmasını da yadırgadım doğrusu.
Yazık!
Nerede centilmen duruş!
Hakan Sabancı, eğlenceye gittiği kız arkadaşını mekan çıkışı aracına almayı unuttu. Çevredekiler bağırıp dışarıda kalan kız Sabancı'yı arayınca araç durdu, kapı açıldı, kız araca bindi. Güler misin ağlar mısın? Unutulan telefon, gözlük, ceket, çanta bile o hanımefendiden daha onurlu bir duruş sergilerdi. Tabii saydığım o ürünlerin onurlu duruş sergileyebilmesi için sahibinin de gerçek manada bir centilmen olması gerekiyordu, Hakan Sabancı gibi değil...
Hadise'den 'duygusuz' sömürü
Duygu sömürüsü, ne kadar sakil bir durumdur. Hele bir de duygu hiç olmamasına rağmen sömürü fazlaysa; bu durumu daha da eğreti kılar. Hadise Açıkgöz, yılan hikayesine dönen vergi mevzuları ve profiline gelen tepkiler üzerine 'Memleketi Belçika' ibaresini kaldırdı. Ve ardından jüri olduğu yarışmada, "Belçika'da ırkçılık yaşadım, okulda bana 'Pis Türk' diyenler oldu" açıklamasını yaptı. Ama bunu öyle bir duygu yükleyerek yaptı ki... Duygu sömürüsünün, sadece sömürü olarak kalması gerçekten can sıkıcı...
Yılın transferi
Yılın transferini Galatasaray Falcao ile değil, atv 'Kuruluş Osman' dizisi ile yaptı. Cannes yansımaları tüm dünyada hâlâ devam eden, atv'nin bu sezon en iddialı yapımı olarak gösterilen 'Kuruluş Osman', milyonların izlediği teaserları ile izleyici tarafından büyük merakla bekleniyor. Falcao ise "Kendimi iyi hissetmiyorum" deyip sakatlığının düz koşularını Nusret'te yapmaya devam ediyor.