Okurumuz Emin Güven, upuzun bir mektup göndermiş. Hani hepsini yayınlamaya kalksam, üç hafta boyunca bu köşede başka mesaja yer veremem, o kadar yani. Bu haftalık sadece TRT 1'in Teşkilat dizisiyle ilgili haklı eleştirilerine yer veriyorum. Diğerleri gelecek haftalara inşallah.
"Sizin de yazdığınız gibi ilk bölümde çıtayı çok yüksek tuttular ama ikinci bölümde bence sizin de belirttiğiniz üzere çıtanın hayli altından geçtiler.
Ajan Serdar karakterinin sevgilisi olan Ceren karakterinin yabancı ajan olduğunun ortaya çıkması skandal. Kaldı ki dizi içinde defalarca bir istihbaratçının neredeyse paranoya seviyesinde şüpheci olması gerektiği dillendiriliyor. Ama Teşkilat'ın en önemli saha elemanının hayatına yabancı ajan giriyor, farkında dahi olmuyor. Ceren karakteri özel hayatına dahil ettiği Serdar ile görüşmelerini yaptığı telefonda diğer örgüt işlerinin konuşup görüşüyor. Halbuki en basitinden akıllı olmayan basit bir telefonla ve kontürlü hattan görüşüp daha sonra SİM kartı imha edebilirdi. Çünkü bir MİT ajanıyla konuştuğu telefon kolaylıkla dinlenebilir hatta konumu dahi takip edilebilirdi.
Ceren'in evine sızmaları da ayrı bir komedi. Evde hareket sensörü olması, sensörün sakin hareketlerle atlatılması gibi hususlar bir yana, kamera düzeneğinin sadece eve kurulması, ev dışındaki kritik yerlere kurulmaması neticesinde Ceren evden farklı bir yoldan çıkınca onu kaçırdılar. Neredeyse ellerinden kurtuluyordu. Hemen sonrasında Serdar, Ceren'i takip ederken hemen arkasındaki arabadaydı. Hem böylesi yakın bir takip, hem de sözde profesyonel ve tecrübeli (!) bir karşı taraf ajanı olan Ceren'in hemen peşinden takip eden sevgilisini ve arabasını fark etmemesi ise ayrı bir skandaldı. Manav Mehmet Emmi'yi takip etmiyorsunuz sonuçta, profesyonel bir ajanı takip ediyorsunuz. Uzun sözün kısası, Ceren'in arabası sokaktayken Serdar tekme atıp alarmını çalıştırmaktansa, gizli bir yerine takip cihazı takmış olsaydı, araçla yakından takibe hiç gerek kalmaz, daha güvenli bir mesafeden takip ederlerdi. Ayrıca Emniyet teşkilatımızda kural ihlallerini tespit etmek için drone kullanılıyor. MİT'te de böyle drone'lar var elbet. (Bkz: İnsan kaçakçılarını takip). Neden bu takipte drone kullanılmadı merak ediyorum.
İnsan kaçakçılarının arasına sızdıklarında aşırı duygusal davranmaları da hatalıydı. Bu tür gizli ve kritik göreve getirilmiş olanların hayli serinkanlı ve çelik gibi sinirleri olması lazım. Bir anlık duygusal zafiyet ve ajanımızın kulaklığını açık etmesi yabancı ajanın gözünden kaçmadı ve tuzak kurulduğunu hemen anladı. İlk başta börek teklifiyle zaten kuşkulanmış ve böreği de yememişti.
Bizim ajanlarımız dövüşte ve atışta neredeyse mükemmeller ama ELINT (Elektronik İstihbaratı) ve COMINT (Haberleşme İstihbaratı) yönünden çok zayıflar. Sonraki bölümlerde bu açıkları nasıl kapatırlar göreceğiz. Bu basit hatalar bile maalesef beni diziden soğutmaya yetti. Bu hataların reyting sonuçlarına da olumsuz yansıyacağını düşünüyorum."
Köprüden önceki son çıkış
Yarın Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi var. Özellikle Fenerbahçe için 'köprüden önceki son çıkış' niteliğinde bir karşılaşma. Köşemizin müdavimlerinden Murat Aydın da dertli Fenerbahçelilerden. İşte istatistiklere dayanan değerlendirmesi:
"Ve Fenerbahçe'miz bir rekor daha kırdı. Ali Koç, başkanlığı kazandığı gün Fenerbahçe'ye rekorlar kırdırmaya geldiğini açıklamıştı. Bu kadar öngörülü olacağını kimse tahmin etmemiştir. Galatasaray'a 20 yıl sonra yenildik. Beşiktaş ve Trabzonspor'a yıllar sonra yenildik. Geçen sezon küme düşme potasına girip soğuk terler akıttık. En sonunda kendi sahamızda arka arkaya altıncı yenilgimizi de alarak bu alanda da rekor kırdık. Bir rekoru da ben söyleyeyim. Tarihimizde şampiyonluğa hiç bu kadar ara vermemiştik."
Ne demiş?
"Bütün savaşlar barış için çıkar, duman olsun diye değil." (Atv'nin dizisi EDHO'da İshak'ın sözü)
Gaf kürsüsü
Pervin Buldan ile birlikte ağaç diktiğini hatırlatan şehit yakınını "Seni arar bulurum" diye tehdit eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu büyük tepki topladı.
Zap'tiye
Ligin en istikrarlı takımı Fenerbahçe. Her maçını kötü oynuyor.
