Atv'nin yeni dizisi 'Bir Zamanlar Çukurova'da, anasız babasız büyüyen 'Yılmaz' ile terzi çıraklığı yaparak kumarbaz abisine para yetiştiren 'Züleyha'nın aşktan gözleri kamaşır ama bu aşk bir gece karanlık bir kabusa döner. Dizinin 'Demir Yaman'ı Murat Ünalmış ile buluşup hem dizi, hem de kendi hayatı hakkında samimi bir sohbet yaptık.
'Bir Zamanlar Çukurova' ne anlatıyor?
1970'lerde geçen bir dönem hikayesini anlatıyoruz. Belki bugüne kadar çok fazla ağalı-beyli işler oldu ama bunun farkı; modern, yurt dışında okumuş, dört dil bilen bir ağa hikayesinin olması ve zamanında feodalizmi, yani sanayileşmeyi Türkiye'ye getirmeye çalışıyor olması. Artık işçi gücüyle değil, dünyayla yarışacağımıza inandığı için makine gücüne inanan devrimci bir adamı oynuyorum. Haliyle ailesi de eski bir bakış açısına sahip, bu konuda da annesiyle çatışmalar oluyor. Çünkü annesi eski sistemin devam etmesini istiyor ama oğul yurt dışını tanıdığı için artık yeni düzenin gelmesi gerektiğini düşünüyor. Aslında bu dizi, tek bir yalanın kaç tane hayata mal olduğunu bize anlatacak.
Sizin hayatınızda başınıza iş açılan bir yalanınız oldu mu?
Klasik gelebilir ama çok yalan söylemeyi seven biri değilim. "Çok büyük bir yalan söyledim de başıma geldi" demiyorum ama gençliğimde söylediğim yalanlar olmuştur. Tabii söylediğim yalanların gerçeğe dönüştüğünü görünce yalan söylemenin kritik bir şey olduğunu anladım. Örnek veriyorum; "Annem hastaydı, çalışamadım" dersin ya, bir bakarsın annen gerçekten hastalanır.
Kayseri'den İstanbul'a gelip oyuncu oldunuz. Geleneksel bir aile yapısından renkli bir dünyaya adım atmanız, dizideki karaktere benzemiyor mu?
Evet, bir Anadolu çocuğunun İstanbul'da oyunculuk yapması beklenmezdi. Bizim çocukluğumuzda sinema denince, akla Cüneyt Arkın'lar, Kadir İnanır'lar, Yılmaz Güney'ler geliyor. Doğduğum şehirde bir sinema vardı ve hayatımda sinemaya ilk kez 11 yaşımda gitmiş ve büyülenmiştim. Sinemaya ilgim çocuklukta başladı ama kimse de gelip "Sinemacı ya da oyuncu olmak ister misin?" demedi. Öyle hayallerim yoktu.
Çocukluğunuzdaki hayalleriniz nelerdi?
Hayalim sporcu olmaktı. Çünkü o dönem basketbol oynuyordum ve İstanbul'a geliş nedenim de basketbol olmuştu. Anadolu'dan İstanbul'a geldikten sonra bir şeylerin daha başarılabilir olduğunu ve hiçbir şeyin imkansız olmadığını anladım. Yalnız kalmaktan hiçbir zaman korkmadım. Çünkü yalnız kalmak ve tek başına olmak farklı şeylerdir. Disiplinliyim, çalışmanın ve emek vermenin insanın üzerinde büyük tesirleri olduğunu biliyorum. Kısmetinde varsa, başarırsın.
'Demir Yaman' nasıl biri?
Daha gösterişçi, narsist... Hatta canlandırdığım karakterle ilgili yaklaşık altı aydır narsist sosyopat psikolojisi çalışıyorum. Bu konuda deneyimli doktor arkadaşlarım da var, rolüm için beni bilgilendirdiler. 11 yıldır da psikolojiyle ilgileniyorum. Kendi kişiliğimi bulurken de bu araştırmalarımdan istifade ettim ama narsist insanların Allah yardımcısı olsun. Çünkü devamlı kendini önemsiyorsun. Narsist ve egosantrik olan insanların mutlu olduğunu görmedim. 'Demir Yaman' tamamen kötü bir karakter değil ama kötü olmak için gerekçeleri var. Murat olarak kötü olmayı tercih etmem ama 'Demir Yaman' ediyor. 'Bir Zamanlar Çukurova'nın kariyerimde de önemli bir yeri olacağını düşünüyorum.
KAMP HAYATINI SEVİYORUM
Canlandırdığınız karakteri izledikçe tanıyacağız ama sizi, sizden dinlesek nasıl olur?
Görünüşümden dolayı sert bir tavrım
olduğu düşünülüyor, net biriyim
belki ama bunun tam tersiyim. Bir
insanın görünüşü ya da ses tonundan
ziyade ağzından çıkanların doğruluğu
daha önemlidir. Her zaman söylerim,
mütevazı yaşamaya çalışıyorum.
Çok fazla ortalıkta dolaşmayan, kendi
kendine vakit geçirip kendini doldurmaya
çalışan biriyim. Egosantrik
olmak başka, kendi hırs ve deneyimlerini
işine aktarmak başka.
Çünkü biri zalim, diğeri de azimli
yapar; ben ikincisini tercih ediyorum.
İşim gereği insanla uğraşıyorum,
çok kitap okuyorum
ve çok kitap okumanın
da bir düsturu var.
Genelde yalnızlar
kitap okurlar.
Niye yalnızlığı seçtiniz?
Yoğun bir
meslek yapıyoruz
ve haliyle
birçok insanın
arasındayız.
İşimden arta
kalan zamanlarda
daha izole yaşamayı
tercih ediyorum.
Doğayı, kamp
hayatını, müziği seviyorum.
Klarnet çalıyorum.
20'li yaşlarda şöhret zehirlenmesi yaşadım
Oyunculuğun heves mi, tutku mu olduğunu nasıl ayırt ettiniz?
Sakallarım yeni çıktığında,
esmer de olduğum için etrafımdaki
insanlar; "Kara yağız delikanlısın, niye
mankenlik ya da oyunculuk yapmıyorsun?"
diyerek zorla bilinçaltıma
sorumluluk yüklediler. 'Şöhret' dizisiyle
tanındım. Şimdi mümkün değil
ama o zamanlar 27-30 rating, 50 share
alıyorduk. Yani Türkiye'de açık 100 televizyonun,
50'si bizi izliyordu. Tabii ki
insanların ilgisiyle karşı karşıya kaldım
ve bu 20'li yaşlarda birinin zehirlenebileceği
bir durumdu ve ben de zehirlenmiştim.
Bu süreci kolay atlatabildiniz mi?
Belki iki sene sürdü ama tanımadığım,
bilmediğim duygular yaşadığım
için o dönem kendi kendime değer atfedebiliyordum.
Başkasından kendinizi
ayrıcalıklı görebiliyorsunuz. Bunları
yaşayarak aslında özümde olan şeyin
bu olmadığını düşünüp idrak edince iyileştim.
Kibri sevmiyorum. Sadece işini
iyi yapan insanlara saygı duyuyorum.
7 YAŞINDAYMIŞIM GİBİ HAYATI ANLAMAYA ÇALIŞIYORUM
Çok eski tanıştığımız için biliyorum ki, kariyeriniz gibi aşka bakış açınız da değişti. Sizin için aşk neyi ifade ediyor?
Evet, aşk duygusunu
tanımlama şeklim değişti.
Muhakkak herkesin tattığı
bir duygu vardır ve aşık
olmuşlardır. O heyecanın,
hayatımdaki kadını bir kere
daha görme isteğinin, bir
saat geçmesine rağmen
onu özleme duygumun nasıl
olduğunu düşündüğümde
başkalaştığımı düşünüyorum.
Aşk, kavuşulamayana
duyulan vuslat özlemiyle alakalıymış.
En azından ben artık
öyle düşünüyorum. Artık
bu yaşta; "Deli gibi aşığım,
seviyorum" gibi sözler kullanamayacağım
bir zamandayım
ama "Tekrar aşık olmak
ister misin?" desen, tabii ki
isterim. 37 yaşındayım ama
7 yaşındaymışım gibi hayatı
anlamaya çalışıyorum.
Beni benliğimden çıkarmayan biriyle evlenebilirim
Aile olmak gibi planlarınız yok mu?
Nasip, kısmet... Bir gün aile olmayı isteyebileceğim biriyle karşılaşırsam, o zaman elbette isterim, buna inanıyorum. Evlenmek, çocuk sahibi olmak güzel duygulardır. Ama şunu özellikle söylüyorum; beni, benlikten çıkarmayan birini bulursam evlenmeyi düşünebilirim.