Hâzin, ali b. muhammed

678'de (1279) Bağdat'ta doğdu. İlk öğreniminden sonra Bağdat'ta Müstansıriyye Medresesi'nin dârülhadis şeyhi İbnü'd-Devâlîbî'den, daha sonra gittiği Dımaşk'ta Bahâeddin Kāsım b. Muzaffer İbn Asâkir ve Vezîre bint Ömer b. Es'ad'dan hadis dersleri aldı. Tahsilini tamamladıktan sonra uzun yıllar Dımaşk'taki Sümeysâtiyye Kütüphanesi'nin yöneticiliğini yaptığı için "Hâzin" lakabıyla meşhur oldu. Ayrıca Sümeysâtiyye Hankahı'nda bir müddet şeyhlik yaptı. Hayatının sonlarına doğru Halep'in Şîha köyüne yerleştiğinden Şîhî nisbesiyle de anılır. Dindarlığı ve faziletli kişiliğiyle tanınan Hâzin tefsir, hadis, fıkıh ve tarih ilimlerinde kendini iyi yetiştirmiş bir âlim olup idare ettiği zengin kütüphane onun telif çalışmalarına önemli katkı sağlamıştır. Hâzin, 741 yılı Receb ayı sonunda (19 Ocak 1341) Halep'te vefat etti ve Sûfîler Mezarlığı'na defnedildi.

Eserleri. 1. Lübâbü't-teʾvîl fî meʿâni't-tenzîl. Müellifin en tanınmış eseri olup daha çok "Tefsîrü'l-Hâzin" diye anılır. İbn Hacer el-Askalânî ve Dâvûdî'nin et-Teʾvîl limeʿâlimi't-tenzîl adıyla kaydettikleri eserin mukaddimesinde Hâzin bu tefsiri Begavî'nin Meʿâlimü't-tenzîl adlı eserinden özetlediğini, ayrıca el-Keşşâf, Mefâtîḥu'l-ġayb ve Envârü't-tenzîl gibi muteber tefsir kitaplarından topladığı bilgileri de ilâve ederek eserini meydana getirdiğini belirtmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'in tefsiri, mushaf haline getirilmesi, yedi harf üzere inzâli, tefsir ve te'vilin mânası, istiâzenin lafzı, mânası ve hükümleri gibi konuların ele alındığı bir mukaddime ile başlayan ve 10 Ramazan 725 (20 Ağustos 1325) tarihinde tamamlanan Lübâbü't-teʾvîl (Keşfü'ẓ-ẓunûn, II, 1540) hem rivayet hem dirâyet tefsiri özellikleri taşır. Öncelikle âyetin âyet ve hadisle tefsirine özen gösterilmiş, Eş'arî ve Şâfiî mezheplerinin görüşleri çerçevesinde itikadî ve fıkhî hükümlere dair geniş bilgi verilmiştir. Bu konularda genellikle hadislerin isnadları terkedilerek ilk râvileri ve kaynakları zikredilmekle yetinilmiştir. Ṣaḥîḥ-i Buḫârî'den yapılan nakiller hâ (خ), Müslim'den alınanlar mîm (م), bunların ikisinin ittifakla zikrettikleri kāf (ق) rumuzları ile gösterilmiş, sünenler ve diğer hadis kitaplarından yapılan nakiller için müellif veya kitap ismi verilmiştir. Hâzin'in, Begavî'nin kendi veya Sa'lebî isnadıyla naklettiği hadisleri ayrıca onların adıyla kaydettiği, hadislerin tesbit ve tashihinde ise Muhammed b. Fütûh el-Humeydî'nin el-Cemʿ beyne'ṣ-ṣaḥîḥayn ve Mecdüddin İbnü'l-Esîr el-Cezerî'nin Câmiʿu'l-uṣûl'ü gibi eserlerden yararlandığı anlaşılmaktadır. Lübâbü't-teʾvîl'de her sûrenin başında o sûrenin ismi, kaç âyet ve harften meydana geldiği, nerede nâzil olduğu gibi hususlarda bilgi verilir; sûrenin faziletiyle ilgili hadisler nakledilir. Daha sonra âyetler kelime kelime veya cümle halinde ele alınarak tefsir edilir. Yer yer tergīb ve terhîb konularına temas edilir; bunlarla birlikte tarihî olaylar, kıssalar ve İsrâiliyat'a dair pek çok rivayet zikredilir. Ancak eser özellikle İsrâiliyat'a ait kıssalar sebebiyle eleştirilmiştir. Hâzin bu tür rivayetleri yer yer tenkit etmiş, Râzî ve Beyzâvî gibi müfessirlerin görüşlerine dayanarak bunların zayıf ve asılsız olduğunu söylemişse de bu kıssaların çoğunun tenkitsiz aktarıldığı görülmektedir. Lübâbü't-teʾvîl Mısır'da Bulak, Ezheriyye, Hayriyye ve Meymeniyye matbaalarında 1287-1317 (1870-1899) yılları arasında, kenarında Nesefî'nin Medârikü't-tenzîl ve ḥaḳāʾiḳu't-teʾvîl adlı tefsiri olduğu halde dört cilt olarak yedi defa basılmış, ayrıca kenarında Muhyiddin İbnü'l-Arabî'ye nisbet edilen bir tefsirle birlikte tekrar neşredilmiştir (Kahire 1317). Eserin, Begavî'nin Meʿâlimü't-tenzîl'inin hâmişinde beş cilt halinde yapılmış bir başka neşri daha vardır (Kahire 1331). Bunların dışında da çeşitli baskıları bulunan eser, son olarak Şeyh Abdülganî ed-Dakar tarafından kısmen ihtisar edilip notlar eklenmek suretiyle üç cilt halinde yayımlanmıştır (Dımaşk 1415/1994). Ancak bunların hiçbiri ilmî neşir niteliği taşımamaktadır. Lübâbü't-teʾvîl, Mûsâ b. Hacı Hüseyin el-İznikî (ö. 833/1429) tarafından Enfesü'l-cevâhir adıyla Türkçe'ye çevrilmiş olup bu çevirinin İstanbul'da dört yazma nüshası bulunmaktadır (Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 3549-3551; TSMK, Hazine, nr. 21, Bağdat Köşkü, nr. 42, Revan Köşkü, nr. 187). 2. Maḳbûlü'l-menḳūl. İbnü'l-Esîr'in Kütüb-i Sitte'deki hadisleri bir araya topladığı Câmiʿu'l-uṣûl adlı eserine, İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel'in Müsned'leriyle İbn Mâce ve Dârekutnî'nin es-Sünen'lerindeki hadisler ilâve edilerek fıkıh bablarına göre düzenlenmiş on ciltlik bir eser olup bir nüshasının VII. cildi Kahire'de bulunmaktadır (Ali Hilmi Dağıstânî, I, 428). 3. er-Ravż ve'l-ḥadâʾiḳ fî sîreti ḫayri'l-ḫalâʾiḳ. Hz. Peygamber'in sîretiyle ilgili beş ciltlik bir eserdir. İbn İshak ve İbn Hişâm'ın konuya dair kitapları esas alınıp bunlara İbn Abdülber, İbnü'l-Esîr, İbnü'l-Cevzî'nin siyer ve hadisle ilgili kitaplarından alınan rivayetlerin eklenmesi suretiyle meydana getirilen eserde hadis ve haberler cerh ve ta'dîle tâbi tutulmuş, garîb kelimeler şerhedilmiştir. 174 babdan oluşan eserin iki ayrı nüshasının mevcut ciltleri (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1927-1929; Ayasofya, nr. 3216-3218) birbirini tamamlamaktadır. 4. ʿUddetü'l-efhâm fî şerḥi ʿUmdeti'l-aḥkâm. Kâtib Çelebi, herhangi bir nüshasına rastlanmayan bu eseri, Ebû Bekir eş-Şâşî'nin el-ʿUmde fî furûʿi'ş-Şâfiʿiyye'sinin şerhi olarak zikretmişse de (Keşfü'ẓ-ẓunûn, II, 1169-1170) gerçekte Hâfız Abdülganî b. Abdülvâhid el-Makdisî'nin ahkâm hadislerine dair ʿUmdetü'l-aḥkâm adlı eserinin şerhi olduğu belirtilmektedir (Dâvûdî, I, 423).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA