Fıkrayı bilirsiniz... Temel, Dursun'a
'Seç bir parmak' diye 10 parmağını uzatmış. Dursun, sol elin yüzük parmağını seçmiş,
'Bunu tuttum' diye. Sonra Temel iki elini hızla sallamış,
'Bak' demiş
'Karıştırıyorum, hangisini tutmuştun bul bakalım!'...
Galatasaray adına, dün sahada olan futbolcular da o elin parmakları gibi. Ne kadar karıştırıp sallarsan salla, el sonuçta aynı el. Ve Konyaspor karşısında, o
'Sultani' kökenli
'Osmanlı tokadına' dönüşebilmeye mecali yok! Ha derseniz,
'eksikler, sakatlar, harp malülleri ve yaşlılar'ı var o zaman da derler ki, rakip lig 16.sı Konyaspor sonuçta! Uzun lafın kısası, elde kalanlar ortaya
'fena' bir karışık olmuş. İzlenebilir isimler sadece sol bekteki Çağlar'la
'ilk heves' Anıl. Onun dışında el aynı el! Konyaspor'a gelince, sağlamcı bir 4-5-1'le çıkmışlar Galatasaray karşısına. Açık vermiyor, golü sadece
'acil durumlarda' düşünüyorlar.
Galatasaray'daysa topçu sayısı 11 ama golcü sayısı sıfır! Durum böyle olunca, zayıf çabalar hariç en ufak heyecan yok sahada.
Atlamış olmamak adına 12'de Anıl'ın Kewell'a güzel asisti sayılabilir ki Kewell kalecinin burnunun dibinden vuramıyor. Bir de Çağlar'ın 39'da soldan başarılı ortası var Ayhan'a ulaşan
'al at' misali. Ama o da üstten dışarı uçuyor.
HA BU DA BANA DERS OLSUN
İkinci yarı da en az ilk yarı kadar
'umutsuz' futbol adına. Sadece 62'de Kewell'ın Bassem'i atlatarak çaldığı sağdan sert şut var ama kalecide kalıyor. Sonra 76'da bir kez de Anıl'ın sağdan pası Kewell'ı pozisyona sokuyor ama o dışarı vuruyor.
Asla olmayacak gibi gözüken gol, 81'de Kewell'la başlayıp, Neill ile süren bir atağın ucunda Balta'nın akıl dolu asistiyle Anıl'ın ayağından geliyor. Bu hem bu maçın hem de Galatasaray'ın son dönemdeki en
'organize işi'! 85'te % 100 bir pozisyon daha var. Ama Aydın harcamayı yeğliyor.
Son düdük Galatasaray'a 3 puanı getiriyor... Velhasıl, Temel'e idam sehpasında
'Bir diyeceğin var mı' demişler.
'Ha bu da bana ders olsun!' demiş ya. Bu devre arasında, camia da bir ders çıkartır mı acaba?