Hırvatistan ve Ukrayna karşısında geriden gelinerek alınan beraberlikler, kötü gidişatın ötelenmesine neden oldu… Ancak
İzlanda karşısında bir tek pozisyona bile girilmemesi ve iki dakikada iki gol yenmesi üzerine futbolseverler ve spor yazarları, açık açık
"Kral çıplak" demeye başladı. İzlanda dönüşü Milli Takım'ın uçağında ağızları bıçak açmadı… Herkes son derece üzgündü. Konya'dan İzlanda'ya ve oradan Türkiye'ye uzanan yolculuk boyunca yöneticilerle yaptığımız bire bir görüşmelerde
Fatih Terim-Arda Turan krizinden bir hayli rahatsızlık duyduklarını açıkça gördük. Tecrübeli hoca ile Barcelona forması giyen öğrencisinin ego savaşının gelinen noktada büyük önemi olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
İşte o tespitler:
1- Türk Milli Takımı, hepimizin ortak değeri. Ama maalesef
kollektif bir birlikteliğin yerine kişisel egoların öne çıkartıldığı ve huzurun kaçtığı bir yer haline geldi.
Hem Fatih Terim hem Arda Turan hem de birçok futbolcu Milli Takımı hesaplaşma yeri olarak görüp, meseleyi kişiselleştirdiler.
2- Terim ile Arda arasındaki
sorun takımın havasını kaçırdı. Bir tarafta sevdikleri saydıkları hocaları, diğer tarafta sevdikleri abileri ve arkadaşlarının yaşadıkları nedeniyle
diğer oyuncular kendilerini iki arada bir derede kalmış hissediyor. Bizlere karşı bir bütünüz havası veriyorlar ama işin aslı hiç de öyle değil. Kafalar bir hayli bulanık ve bu da oyuncuların kenetlenmesini engelliyor.
3- İzlanda'yı izledik. Her takımın bir sistemi var ve bu sistemi uygulama yönünde gayret gösteriyorlar. Ama
İzlanda'daki futbolcuların koordinasyonu, uyumu ve en önemlisi hırsı bizim takımımızda yoktu.
4- 'Mesele vatansa, bayraksa gerisi teferruattır' diyoruz ama onun dışında kenetlenme ve birliktelik dışında her şeyi yapıyoruz. Bu kadar kafa bulanıklığının olduğu yerde t
akım ruhu ve başarının gelmesi mümkün değil.
5- Medya da ateşe benzin döküyor. Her maçtan sonra bir olay.
Fatih Hoca bir yerden çekiyor, Arda başka bir yerden... Maçtan bir gün önce Arda'nın programını bütün takım izledi, söylediği her şeyden haberdarlar. Fatih Hoca da haberdar. Milli Takım böyle şeylerle meşgul oluyor. Kime sorsan
'Ben böyle olmasını istemedim' diyor.
6- Fatih Hoca'ya
'Sorumlu sensin, yetkili sensin, kararlarına saygılıyız' dedik. Ama o da bu konuda sorumlu ve duyarlı davranmadı. Belki Arda ile diğer oyuncularla kararlarını gözden geçirme durumu varken, o da televizyon programlarından etkilendi.
7- Herkes kamuoyu önünde kendisini haklı gösterme derdinde. Ama ne biz ne de milletimiz artık bu sorunları görmek,
bu tartışmaları duymak istemiyoruz. İhtiyacımız olduğu günlerde sadece başarı ve gururlanmak istiyoruz.
8- Her gün
şehit haberleri alırken, memlekette bu kadar olay yaşanırken bu meseleyi kişiselleştirmek, egolara teslim etmek doğru değil.
Herkesin şapkasını önüne koyması ve aklı selim düşünmesi gerek. Bütün oyuncular Arda dahil Terim'in evladı gibi... Bir adım atılsa arkası gelecek. Arda telefon açıp, "Hocam nasılsınız" dese, Terim de "İyiyim oğlum..." karşılığını verse her şey çözülür... Ancak bu adımlar atılmadığı için kamuoyuna malzeme veriliyor, huzursuzluklar sürekli büyüyor ve her maç öncesi kaosa dönüşüyor...