RIDVAN DİLMEN ile baş başa
Fenerbahçe'nin son 5 yılda 1 şampiyonluğu, 1 de Avrupa Ligi yarı finali var. Bunları başaran iki hoca da ayrı ayrı gerekçelerle takımdan ayrıldı, sezona başka isimler başladı. Bu sezon da benzer bir senaryo oldu. Başkan Aziz Yıldırım nerede yanlış yapıyor?
Türk futbol tarihinde bir kulüp başkanı olarak Aziz Bey bir fenomendir. Tartışmasız. Yaptıklarına baktığımızda çıtayı çok yükseltti.
Nasıl Galatasaray Avrupa kupası alarak başarı çıtasını yükselttiyse, kulüpler ligle yetinmeyip Avrupa'yla yetinmiyorsa, Aziz Yıldırım da tesisleşme anlamında, okul, üniversite anlamında birçok projeyi gerçekleştirdi ve kurumsal yapıyı farklı bir noktaya taşıdı. Tesisleşme anlamında amatör şubeler de dahil olmak üzere başka bir yerde. Basketbol maçına gidiyorsunuz, "aa" diyorsunuz, kıskanıyorsunuz.
Fakat Türkiye'de bir gerçek var ki önce futbola bakılır. Stadı falan yapmasına
bakmazlar. Euroleague kadın-erkek basketbol
maçları insanın hoşuna gider ama futbol
başka. Varsa yoksa futbol. Fenerbahçe
gibi bir takım istatistiğe vurduğumuzda
zaten 3-4 yılda bir şampiyon olmuş bir
kulüpten bahsediyoruz. Fenerbahçe'nin
kırılma anı Denizli'de kaybedilen şampiyonluktu.
Özellikle şike süreci de etkiledi.
Orayı atlatabilmiş olsaydı diğer kulüplerle
olan o travmayı atlatabilmiş olsaydı
korkunç bir fark olacaktı. Bunları yaşadı.
Zor bir süreç geçirdi, ayakta kalmaya
çalışıyor. Fakat
Aziz Bey de bu işe devam edecekse, mutlak suretle, kesinlikle kendisi de, bakış açısı da değişmeli. Futbolu
yönetme tarzı değişmeli,
bir şeyler eksik gidiyor
sonuçta. Fenerbahçe,
Ocak ayının sonunda
kopmaz şampiyonluk
yarışından.
Toprağı bol olsun, Aragones dönemi dışında Fenerbahçe Mayıs'ı hep görmüştü. Fenerbahçe kadrosu da bu puan
kadar kötü takım değil ama şampiyon olacak
bir kadrosu da yoktu. Türkiye'de dinamikler
çok farklı… Bir kere büyük takımların
şampiyonluk yarışlarındaki en büyük
kozları taraftarlarıdır.
Bir teknik direktör arkadaşımın
sözü vardı, Hikmet
Karaman'ın sanıyorum,
"1.5 puan cepte" diye…
Doğru. Fenerbahçe 30 binin
altında oynamasın, içerideki 17
maçın 14-15'ini kazanır. Taraftar neye gelir,
futbola gelir.
4 TRANSFERLE KAPATIRIM
Fenerbahçe'nin elini bağlayan bir "Sattığın kadar alabilirsin" kuralı var. Siz olsanız nereye oyuncu alırsınız?
Futbol, iyi oyuncularla oynanır. Fenerbahçe'de iyi oyuncular var ama çok şişlik var mevkilerde. Bir yer çok kalabalık, bir yerde eksik çok.
Kadro çok değişsin fikrine katılmıyorum. Bu kadroya seçilmiş 4 tane ilk 11 oyuncusu alırsanız olur. Elbette Lens mutlaka alınmalı. Gelecek teknik adamın ki muhtemel Aykut Kocaman'dır, oynatacağı şablona göre hareket edilmeli. Gerçi Aykut hoca, ön tarafta Advocaat'tan farklı düşünen bir teknik adam değil. Çünkü
Alex'le ayrıldıktan sonra üç tane forvet oyuncusuyla oynamaya başladı.
Moussa Sow'u sol tarafta ilk kullanan hocadır. Sağda da
Kuyt… Van Persie papatya falı gibi olmasa, "seviyor, sevmiyor" olmasa rekabet ortamında kullanabileceğin bir oyuncudur ama soru işaretli bir oyuncu. Ben Fenerbahçe'nin yerinde olsam iki santrfor, iki orta saha alırım, transferi kapatırım. Lens de kalacak ama… Kalecilerin ikisini de tutarım, Van der Wiel'in de kalmasını isterim çünkü kriterler de öyle diyor. Transfer için takas formülü de kullanılabilir bu kriterlerden dolayı. Mutlaka bununla ilgili çalışmalar yapıyorlardır. Fakat bir daha söyleyeyim,
Aziz Bey de muhakkak yönetim biçimini değiştirmeli. Aykut Kocaman da bu anlamda şu geçiş dönemi için şanstır. Çok başarılı ve yenilikçi bir teknik direktör olduğu için...
YARIŞIRLARSA ÜZÜLÜRÜM...
"Aziz Bey mi Ali Koç mu" tartışmaları oluyor, zaten Ali Koç'un ismini Aziz Bey getirdi gündeme. Ben açıkçası üzülüyorum. Ali Koç çok önemli, çok değerli bir Fenerbahçeli. Çok kişinin sevdiği biri. Belki Aziz Bey herhangi bir isimden bahsetmiş olsaydı bu kadar heyecan duyulmazdı. Ali Koç'u kendisi söylediği için en ufak başarısızlıkta Ali Koç baskısı olacaktır, oluyor da zaten… Ali Koç'a Fenerbahçe taraftarının sevgisi bu protestoların sebebi. Yıllarca çok iyi dostluklarını gördüğüm için canım şöyle acır benim, kongreye Aziz Yıldırım'la Ali Koç birlikte gider ve yarışırlarsa çok üzülürüm. Öyle isimler ki bence ikisi birlikte yarışmasınlar.
PODOLSKİ FEDA DEĞİL Mİ?
Galatasaray'da Dursun Özbek, Beşiktaş'ın Feda'sı ile ilgili, "Bize uygun değil" dedi. Bu yaklaşım sizce doğru mu, Galatasaray mali anlamda ceza aldı ve hala denetimde. Sizce bu yaklaşım doğru mu?
Feda diyorsak Beşiktaş'ın yaptığı gibi fedaya can kurban… Feda üzerine yapılan fevri bir çıkış.
Aslında feda ediyor şu anda Galatasaray... Podolski'yi sattı. Sneijder'den kendilerine göre "
kurtulmaya" çalışıyorlar. Bu fedadır aslında. Podolski'yi vermek fedadır. Adam sabah akşam çakıyor, gol atıyor. Aslında fedayı ediyor ama sözde etmiyor.
Tudor'un geleceği skorbordda yatıyor. İyi giderse işler, özellikle Fenerbahçe maçını kazanırsa, büyük bir kredi kazanır. Renkli bir sima... Farklı bir antrenman
yaklaşımı var, heyecanlı ve aç en önemlisi.
Oynayacağı son 8 haftadaki performansı
aydınlatıcı olacaktır. Şu anda Sneijder'le
ilgili tasarrufları gördüğüm kadarıyla
yönetimin işine geliyor açıkçası ama
Sneijder de tahmin ediyorum ki bir yere
gitmez. Önemli olan Sneijder gibi büyük
bir oyuncunun kazanılması ama niye
oynatmıyor demem. Riekerink döneminde
beri çalışmıyorsa hele…
Bir antrenörün en tabii hakkıdır çalışmayan oyuncuyu oynatmamak. Bu anlamda asla eleştiremem. Ya Sneijder Tudor'a uyacak
ya da ayrılacak ki
ben kolay kolay ayrılacağını
düşünmüyorum.
Tudor
lider şu anda,
liderler yönetir takımları.
Önemli olan Tudor-
Sneijder ikilisinin ilişkisinin
iyi olup, onun çalışmasını
sağlayıp ondan faydalanmak.
Sezon başı antrenörü diyorum ben Tudor'a. Bu tarz bir antrenörle çalıştım ben, Osieck'le. Sezon
başı geldiği zaman "Eyvah"
dedik, "
Biz kiminle çalışıyoruz!" Sonra baktık ki
Osieck hakikaten de fiziki
kaliteyi önde tutan, iyi çalıştıran bir
hocaydı. Disiplini sağlamaya çalışıyordu,
Rıdvan ya da Tanju dinlemiyordu yani.
Sneijder ile Tudor da öyle… Sezon başında
faydalı olacağını düşünüyorum, tempolu
bir takım yaratacaktır.
Fakat şu yanlışı da yaptı, geçiş dönemi olmasına rağmen oyuncuya göre sistemi kurmadı, sistemine oyuncuları adapte etmeye çalıştı. O yüzden kötü dönem geçiriyor demeyelim ama iyi de geçirmiyor.
BEN MANCHESTER'I İSTEMEZDİM
Lyon iç sahada aslan, dışarıda kedi gibi... İçeride gelene geçene 4-5 atıyorlar ama 2 aydır deplasman galibiyetleri yok. Şenol hoca da "Lyon yerine Manchester United'ı isterdim" dedi. Nasıl bir maç bekliyorsunuz?
Şenol hocanın görüşüne saygı duysam da katılmıyorum. Ben Manchester United'ı falan istemezdim.
İlla tercih yapmak istesem Lyon'u seçerim. Manchester United'da Mourinho hazır bir kupa görmüş, oraya saldıracaktır. Mourinho hanesine bir kupa daha koymak ister. Şampiyonlar Ligi'ne de doğrudan gidiliyor. O yüzden Lyon'u seçerdim ben. Lyon eşleşmesi bence ortada, orada da hayırlısıyla Beşiktaş inşallah geçer turu.
Daha geçen sezondan "Beşiktaş ligde favori" derken ben rakipleri üzerinden de gitmiştim, Galatasaray ve Fenerbahçe'yi de düşünerek… Mesela Galatasaray
da 4 yıl üst üste şampiyon
olduğu dönemde ikinci yıldan itibaren
hep direkt favoriydi. Geçen sezon bu yıl için
iddiada bulunurken şunu da söylemiştim,
"70 puanın üzeri şampiyon yapar, onu da
bence bir takım alır. Beşiktaş banko alır, diğerlerinden
kuşkuluyum" diye… Gidişat da
onu gösteriyor.
Beşiktaş bu ligin üzerinde bir formatla ve oyun kalitesiyle oynuyor ve hak ettiği şekilde lider durumda. Yarıştığı takım
Başakşehir başkanından oyuncusuna başarılı
ve disiplinli bir ekip ve iyi bir teknik direktörü
var ama başka dinamikler de var. Seyirci
başta… 8 tane 13.30'da maç oynadılar. Sen
şimdi Fenerbahçe ile Galatasaray ile çekişsen
bu takımları oynatabilir misin bu saatte?
Oynatamazsın. Beşiktaş rakipsiz kaldı, favoriydi,
favori gibi de oynadılar. Favori gibi de
şampiyonluğa gidiyorlar.
Beşiktaş'ta Talisca, Sosa'nın yerine geldi ama seneye var mı bilmiyoruz. Geçen sene attın zarı, tuttu. Aboubakar; bir şekilde
faydalı oldu Gomez'in yerine, Cenk de
iyi çıkış yaptı. Şimdi bilebiliyor muyuz acaba
Talisca olacak mı? Bunlar hep önümüzdeki
yıl için soru işareti. Fikret Bey şeffafça
söyledi, "Kimse milyon Euro'luk transferler
beklemesin, daha 1 yılımız daha var" diye.
EMEKTAR YILDIZLARA 5 YILDIZLI DİNLENME EVİ
SABAH Spor yazarı Rıdvan Dilmen, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ın kardeşi
Mustafa Erdoğan ile birlikte hayalini kurdukları dev projeyi anlattı. Belli bir yaşa gelmiş, çalışamayan, sağlık problemi yaşayan ya da ekonomik olarak iyi durumda olmayan
eski futbolcuların daha iyi şartlarda yaşaması adına 5 yıldızlı otel niteliğindeki Dinlenme Evi için düğmeye bastıklarının müjdesini veren
Rıdvan Dilmen, projeyi şöyle anlattı: Dinlenme Evi için
Riva'da bir arsa tahsis edildi. Burada futbolcu abilerimiz için 150'ye yakın odanın olacağı bir tesis inşa edilecek.
30'a yakın odada futbolcu abilerimiz, arkadaşlarımız eşleriyle kalabilecekler. İçinde tenis kortu, yüzme havuzu, sağlık merkezi, doktorları, kütüphanesi, yeşil alanı, futbol sahası dahil sportif ve sosyal her şeyi olacak. En geç 1 yıl sonra eski sporcu abilerimiz, o popüler ve saygın kişiliklerine uygun şekilde hayatlarına devam edecekler.
Bu proje FIFA'nın da ilgisini çekti. Destek verebileceklerini söylediler. Nasıl olacak? Futbol Vakfı var, orada çok ciddi bir para var, buradan finanse edilecek. Mimarı, projesi, her şeyi tamam... Çok kısa zamanda bir tesis hazırlıyoruz.
Cumhurbaşkanımıza da yardımları için çok teşekkür ediyorum. Ona konuyu açtığımızda çok hoşuna gitti ve
"Sanatçılar için de ayrı bir yer yapılsın" dedi.