METİN TEKİN: Artık skor daha önemli
Beşiktaş'ın oynadığı futbolu genel olarak değerlendirebilir misiniz?
Tabii ki skor istenilen seviyede değildi ama özellikle oyun baskısı anlamında iç saha oyunuydu. Skor daha yüksek olabilir miydi? Evet olabilirdi. Özellikle ilk yarıda da pozisyonlar buldu. Ama iki haftalık, özellikle Fenerbahçe iç saha maçı ile karşılaştırdığımızda onun gerisinde olduğunu söyleyebiliriz ama üçte üç yapan bir Beşiktaş var. Kalan 9 haftada oyunlar sadece ileriye dönük önemli ama artık skor odaklı maçların başladığı döneme girildi.
Negredo'nun ilk 11 başladığı maçlarda kulübeden girdiklerine göre daha verimsiz olması hakkında düşünceniz nedir?
İki haftada kulübeden girip etkili olan Negredo var.. Maça ilk 11'de başlamakla, sonradan oyuna girmek çok farklı performanslar ister. Bu nedenle yetersiz bir Negredo performansı izledik. Beşiktaş'ın golcüsü için düşüncem Şenol hocanın penceresinden baktığımızda Love ve Negredo'dan birine doğrudan formayı vermek değil, haftalık performanslara göre 11'i belirleyecektir. Böyle de verim sağlayabilirsiniz.
Beşiktaş 'ta üretkenlik sorunu olduğunu düşünüyor musunuz?
Beşiktaş'ta üretkenlik sorunu olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Beşiktaş hep öne doğru oynayan bir takım. Belki zaman zaman skor yapma anlamında sorunlar yaşıyor ama bunların haftalık olduğunu düşünüyorum.
Dün akşamın öne çıkan oyuncuları kimlerdi?
Ben dünkü maçın öne çıkan oyuncularının Tolgay, Talisca ve Atiba olduğunu düşünüyorum. Gökhan'ın da iyi bir performansı vardı. Ama dün akşam pas alışverişinde Tolgay vardı. Talisca'nın ise hep söylediğim gibi nasıl oynadığına değil ne yaptığına bakacaksınız. Biraz böyle değerlendirmek lazım. Dün maç 1-0 bitti ve golü Talisca attı.
Önümüzdeki hafta oynanacak Başakşehir karşılaşmasında nasıl bir futbol bekliyorsunuz?
Beşiktaş'ın kalan dokuz haftadaki en önemli maçlarından biri önümüzdeki hafta oynayacağı Medipol Başakşehir karşılaşması olacak. Bu maç şöyle önemli; Medipol Başakşehir'den puan alanlar Başakşehir'in oyununa göre oynayan takımlardı. Beşiktaş ise kendi bildiğini oynayacaktır. Bu durumda nasıl bir senaryo ortaya çıkacağını ben de çok merak ediyorum.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Tolgay parladı
Bayern Münih maçından sonra her şeyiyle Süper Lig'e odaklanan Beşiktaş, maça tempolu ve hırslı başladı. Devre sonuna kadar oyunu sürekli karşı alana yıktılar. Üçüncü bölgeye de pas yaparak, oyunu genişleterek olumlu biçimde geliyorlardı ama Gençlerbirliği bildiğimiz gibi hem fizik açıdan güçlü bir takım hem de takım savunmasını çok başarılı yapıyorlar. Bu yüzden Beşiktaş'ın bulabildiği pozisyonların kıymetini bilmesi ve de ani rakip kontrataklarda dikkatli olması gerekiyordu. İlk devre üretkenlik sıkıntısı çekildi. Ele geçen bazı pozisyonlarda son vuruş becerisi yetersiz kaldı. Tabii ki bilhassa Vodafone Park'taki maçlarda Quaresma'nın eksikliğinin hissedilmemesi mümkün değildi. Ayrıca üç kere kaleye gelen Gençlerbirliği biri frikik olmak üzere de iki ciddi tehlike yakaladı. İşin şakaya gelir tarafı olmadığı ilk yarıda anlaşıldığından Beşiktaş ikinci yarıya vitesi yükselterek başladı. Bunun sonucunda da önce çok net bir fırsatı kullanamadı, ardından da Tolgay'ın mükemmel asistiyle Talisca skor avantajını sağladı. Tabii bu tip tehlikeli rakipler karşısında skoru garantiye almak çok önemliydi. Mecburen savunma tedbirlerini azaltan Gençlerbirliği karşısında ikinci gol fırsatı değerlendirilemeyince son bölümde önemli sıkıntılar yaşanabilirdi ama bu maça olan motivasyon, özen ve gösterilen oyun disipliniyle Beşiktaş, kalesinde ciddi fırsat vermeden 90 dakikayı 3 puanla bitirdi. Bunda Medel ve Tosic ikilisinin konsantrasyonu da etkiliydi.
Beşiktaş'ın dün iki tane büyük sıkıntısı vardı. Birincisi hücum girişimlerinin odak noktası olan Quaresma'nın olmayışı... Yerine oynayan Lens'in de yeterli olamayışı ve de Babel'in bu sezonki bana göre en olumsuz performansını sergilemesi. Demek ki bu hafta kendisine bakmamış. Bu yüzden iki tane kanat silahı olmayan Beşiktaş bu yüzden hücum zenginliği sağlayamadı. Bana göre dün gecenin en başarılı iki ismi Tolgay ile Atiba'ydı. Tolgay gerçekten oyunun iki yönünü oynayabilen bir orta saha ve de takımı iyi yönlendiriyor. Golün asistini yaptı, ayrıca kendi de net bir pozisyona girdi.
RIDVAN DİLMEN: Atama yanlıştı, hakem iyiydi
Beşiktaş'ın geçen hafta kazanması, Başakşehir'in de önceki gün kaybetmesi üzerine Şenol Güneş fikstürü önüne koyduğunda İstanbul dışına çıkmayacağını gördü. Başakşehir'den sonra iki maçı İstanbul'da oynayacak. Başakşehir de kaybedince şampiyonluğun en iddialı adaylarından biri haline geldi. Başakşehir'de Epureanu ve Emre tıpkı Fenerbahçe maçındaki gibi yok. Başakşehir deplasmanında beraberlik dahi kötü bir tablo ortaya çıkarmaz. Fenerbahçe-Galatasaray maçı da var. Fenerbahçeli oyuncular da bugün Malatya'da 'olmazsa olmaz' maçına çıkacaklarını düşünüyorlar. Galatasaray galibiyeti bile yetmez. En azından "4 takımdan birisi kopacak mı" sorusu bu hafta yanıt bulacak. Fenerbahçe 2 maçını da kazanamazsa artık şampiyonluk yarışından kopar. Fenerbahçe ile ilgili bugün daha farklı şeyler yazabiliriz. Kolay değil, zor deplasman… Konya'da Ali Turan cezalı, Galatasaray dolu tribünlerle içeride kaybetmez.
Beşiktaş da dün akşam biraz panik de vardı, tecrübeli bir takım olmasına rağmen pozisyonları bitiremediler. Son vuruşlarda iyi değillerdi. Golde bile kaleciden sekerek girdi. Şenol hoca mecburen sonuç antrenörlüğü yapmaya başladı. Sezon başı olsa Lens çıkıp Caner-Babel kanadına dönmez, devam ederdi. Bu biraz daha sonuç endeksli bir hamle… Skor 1-0 olduğu için Gençlerbirliği de hep oyunun içinde kaldı, gerginlik yarattı.
Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi serüveni esnasında ligi çok ciddiye almadı. Futbolcu önemsememezlik yapmaz ama fiziksel olarak idareli gider. Maç seçmelerden geçti.
Hakemle ilgili şunu yazmak isterim. İki tane pozisyon var, Atiba'nın pozisyonu tekrarda gördüğüm kadarıyla penaltı. Medel'in, Jailton'la olan pozisyonu da penaltı. Gösterilmeyen kartlar da var ama ona rağmen beklediğimden daha iyi maç yönetti ama bence büyük maç yönetmemiş, 78 doğumlu bir hakemi böyle bir kritik virajda atamamak lazım. Mustafa Öğretmenoğlu'nun sonu olabilirdi dün geceki bu karşılaşma. Birisi flu, iki hataya rağmen oyunu oynatmaya çalıştı. Atama yanlış ama hakem bu kadar baskıya rağmen yönetimiyle sınıfı geçti diyebilirim.
ERMAN TOROĞLU: Artık bırakmaz!
Kartal orta sahadaki sorunu Tolgay ile çözdü. Zorlu maçları da kazandı. Artık yukarıdan inmezler. Beşiktaş zor bir devreden geçmesine rağmen işi kolaya çevirdi. Kadro geniş olunca Şenol Güneş rahat rahat hepsini kullanabiliyor. Yalnız önceki gün SABAH Spor'da bir haber çıktı, "Şenol Güneş, Avrupa'da en yerinde oyuncu değiştirerek skoru lehine döndüren teknik direktör" diye. Ben buna katılmıyorum... Şenol Güneş, sahaya önce gerekli takımı çıkarmıyor sonra da bakıyor olmuyor, ilk çıkarması gereken takımı sonradan buluyor. Haliyle de skor değişiyor... Güneş önce eşeğini kaybettiriyor. Sonra bulduruyor, sevindiyor tabiri caizse...
Beşiktaş'ta orta saha sorunu vardı. "Atiba yaşlandı, yoruldu" diyorlardı. Oğuzhan istenileni veremiyordu. Talisca hep hücumu düşünüyor, kendine oynuyordu. En sonunda Şenol doğruyu buldu, Tolgay'ı oraya monte etti. Çünkü Tolgay hem defansta hem hücumda hem de topa sahip olmada çok faydalı oynuyor. Çok bekledi ama geç de olsa sonunda ödülünü aldı.
Öyle veya böyle Beşiktaş yukarıyı yakaladı. Kadro avantajı da var. Sezon sonuna kadar artık yukarıda gidecek.
Gençlerbirliği'nin kadrosu bu kadar, çapı bu kadar. En az 1 gol atmadan, İstanbul'daki büyüklerin sahasından zor dönersin memleketine.
Herkes maç seyrediyor, bir bakıyorsunuz yine Şenol Güneş ile Ümit Özat birbirlerine giriyor. Yetti gari! Millet sizi mi seyredecek, maçı mı izleyecek! Türk futbolunun Hacivat- Karagöz'ü gibi oldunuz. Hakemin biri çıkar bir gün ikinizi kol kola yollar. O zaman anlarsınız.
Hakem Mustafa Öğretmenoğlu, Atiba'ya yapılan net penaltıyı görmedi. Sonra da aynı pozisyonlarda değişik kararlar verdi. Mesela Medel'in rakibine ceza alanı içindeki net faulüne penaltıyı çalamadı. Zaten bu hakem deplasman takımları için pek hayırlı olmuyor diyorlar. Peki Medel'in bu pozisyonuna çalmayan hakem tam 90. dakikada Atiba'ya Medel'in rakibine yaptığından daha hafifi yapıldı. Buna faul çaldı. Ekranı ikiye bölün, getirin oynatın, ne olduğunu net şekilde anlarsınız.
FATİH DOĞAN: Hücum borusu!
Vodafone Park'ta Fenerbahçe'yi, deplasmanda Trabzonspor'u yenmek büyük kararlılık göstergesiydi. Başakşehir de yenilince Beşiktaş- G.Birliği maçı tam bir meydan okumaya dönüştü. Tribünde taraftar, sahada futbolcular "şampiyonluk için" hücum borusuyla saldırıya geçmiş gibiydi. Öyle ki dar alanda paslaşmalar, seri paslaşmalar ve sağlı- sollu ataklar G.Birliği'ni gençliğinden bezdirdi! Babel, Lens, Negredo hatta Atiba son pas ve vuruşlarda başarılı olsalar ilk yarı 2-3 farklı Beşiktaş'ın lehine bitebilirdi. Ama yapamadılar. İlk yarı G.Birliği'nin yakaladığı bir iki net pozisyon ciddi uyarıydı. Fabri, Sessegnon'un frikiğini çıkarmasa oyun ev sahibi açısından travmatik olabilirdi. İlk yarıda taktik olarak en önemli değişiklik Lens'in içeri kayıp Gökhan Gönül'ün sağdan yaptığı kaliteli bindirmelerdi ki, 1.5 yıldır Gökhan'ın böyle taktikte ilk kez önü açıldığını gördük. Quaresma'sız sağ kanatta bu fotoğrafı sonra tartışırız.
Beşiktaş orta sahası Tolgay-Atiba-Talisca ile mükemmele yakın oynadı. Son haftaların en iyisi Tolgay, Talisca'ya attırdığı golle güzel oyununa başka bir boyut kazandırdı... Oyunuyla değil moral olsun diye alkışlanan Lens ve Negredo'nun yerine giren Caner ve Love sonrasında Oğuzhan elinden gelen gayreti gösterdi.
Maça gelen seyircinin, hatta ekran başındakilerin futboldan keyif aldığı maçta en önemlisi Beşiktaş'ın şampiyonluk karakterini gördük.