Doğrulanması gereken bizim ülkemizde bu oyunu izleyenler ve yorumlayanlar ile bana benzeyenler arasında fark olduğunu söylüyorum. Benim siyahlarım yorumcular tarafından beyaz olarak görünüyor. Dünya Kupası'nda oynanan oyun, bizim izleyip ülkemizin şartlarına da uygun bir şekilde harmanlamaya çalıştığımız oyunun ta kendisi. Biz onların oyununu burada yapmaya çalışıyoruz ama maalesef doğrularla yanlışlar yer değiştirmiş durumda.
Bir şaşaa uğruna bu oyunun genel nitelikleri bir kenara bırakılıp, coşku gibi anlamsız kelimelerle dillendirilmeye çalışılan bir hale getirildi. Bu oyun artık rakamların çok önem kazandığı her duran topun, kenara pasın, blok halinde gitmek, her oyuncunun rolünün olduğu bir oyuna gidiyor. Fransa da Hırvatistan da bunu yaptı. İngiltere daha ham bir takımdı. Olgun bir oyunu yoktu. Yine de aynı şeyleri yapıyorlardı.
Direkt baskı önce. Her baskıyı kırmak için uzun toplar, ikinci topu alma, oyunu sete yerleştirme, rakibin dengesini bozma. Fransa ilk 15 dakika bekledi, sonra Hırvatistan'ın ana oyuncu grubuna doğru basmaya başladılar. Hırvatistan'da Modrici Rakitic, Brozovic baskıyı kırınca hızlıca topun arkasına geçtiler. Aradaki en önemli fark Hırvatların 120 daika fazla oynamaları. Zihinsel ve fiziksel yorgunluklara yol açıyor. Fransa daha olgun ve sert bir takımdı. 3. golden sonra Hırvatistan da enerji kalmamıştı.
Oyun artık bu, dünya da buraya gidiyor, her oyuncunun görevi var. Ben şuyum, ayağıma gelirse oynarım diyen oyunculara yer yok. Futbol artık netice oyunu. Bunu severek ve isteyerek söylediğimi söylememem ama böyle bir gerçek var.
Türk Milli Takımı neden orada yok, sonuç alamadığı için. Bu sonuca gitme halini bilmemiz lazım. Yunanistan hakikaten anti bir futboldu çok başka bir şeydi, çok az olacak bir şeydi. Örnekleme yapılacak bir şey değildi. Yunanistan'ın şampiyonluğu anormal bir şeydi. Özet olarak var olandan daha fazlasını yapabilmek mümkün. Zaten yapmamız gereken de bu.