Kayserispor başkanı ve Kulüpler Birliği Başkan Yardımcısı Dr.Erol Bedir son dönemlerde büyük yankı uyandıran birliğin hakemler için yaptığı bildirisi hakkında SABAH'a açıklamalarda bulundu.
Türk futbolu hakkında da değerlendirmelerde bulunduran Bedir'in söylemleri şöyle:
Kulüpler Birliği olarak yaptığımız açıklamanın temelinde aslında VAR sistemi yok. Fikret Orman başkan beni aradı ve gündeme gelmesi gereken iki başlıktan bahsetti. Bunlardan ilki Galatasaray-Konyaspor maçında bana göre de penaltı olmayan pozisyonun iyi süzülememesi ve sonrasında iki hakemin bir süreliğine el çektirilmesi. Burada problem de el çektirmek değil, bunun MHK tarafından açıklanması. MHK kimseye hesap vermek zorunda değildir.
Bana bildirilen ikinci nokta ise Ali Dürüst başkanın geri dönüş sürecidir. Geri dönmek de istifa etmek gibi demokratik bir tutumdur, bunu anlayabiliyorum ama Galatasaray'ın menfaatlerini korumak için geri dönüyorum derseniz bu ciddi bir yaraya sebep olur. Ali Dürüst gibi tecrübeli bir isme bu yakışmadı. Herkesin ortak çatısı olan TFF'ye giderken şapkanızı ve rozetinizi çıkarmanız gerekir. Ben inanıyorum ki hem hakemlerle ilgili yapılanlar hem de Ali Dürüst'ün açıklaması Galatasaray'ı da rahatsız etmiş olmalı.
Anadolu kulüplerinin aleyhine hata yapıldığında reaksiyon göstermeyen MHK, Galatasaray'a karşı bir hata olunca baskılar sonrası bir reaksiyon verince adalet duygusu zedelendi. Yaşanılan bu süreçler sonrasında sekiz kadar kulüp, Kulüpler Birliği başkanı olduğu için Fikret Orman'a telefon açarak rahatsızlıklarını dile getirdi. Sonrasında Fikret Orman beni arayarak bir açıklama hazırladık dedi. Kimin yazdığının önemi yok. Ben de metni bana gönderir misiniz dedim. İlk gelen metinde Anadolu takımları ile ilgili tek bir ibare yoktu. Yıllarca yapılan hatalar, büyük takımlara verilmeyen hakemler yoktu. Ben de revize yapmak istedim.
Bildiri metninde eklemeler yapıldı, bazı çıkartımlar oldu. Bu süreçte beş kez metin güncellendi. Ben Galatasaray ile ilgili bir kısım ekledim, sonrasında o kısmın olmamasının daha iyi olacağı düşünüldü. Sonrasında Anadolu takımlarına da yıllarca hatalar olduğunu oraya ekledim. Büyük takımlara verilemeyen hakemlerden bahsettim. Bu durum büyük takımları da etkilese de görüştüğümüz herkes onayladı ve metin yayınlandı.
Bildiri hazır olunca bana Akhisar, Erzurum, Konya, Bursa ve Ankaragücü başkanları ile görüşür müsün denildi. Akhisar başkanı senin kafana yattıysa benim için tamamdır dedi. Erzurum başkanı sen tamam dediysen imzalarım dedi. Konya başkanı Erol Bedir onaylamışsa, tamamdır dedi. Bursaspor başkanı siz imzaladıysanız biz de imzalarız dedi. Ankaragücü başkanı da 1.5 dakikalık görüşme sonrası mesele yok tamamdır dedi. Ama Galatasaray başkanı Mustafa Cengiz ile bağlantı kurulmadığı öğrenildi. Burada bir hata olmuş ve iletişimde kopukluklar oluşmuş. Süreç bu anlamda doğru yönetilmedi.
Bildiri yayınlandıktan sonra medyaya açıklama yapan kulüp başkanları oldu. Herkesin resmi sitesi var. Keşke oralardan da açıklama yapsalardı. Bununla alakalı gerekeni yapabilirlerdi. Biz de o zaman kim neye itiraz etti anlayabilirdik. Tam olarak ne söylendiği belli olmayan ifadelerle açıklamalar yapıldı. Kendi adıma açıklamayı sitede de yayınladım, açıklamaya açıklama getiren bir açıklama da yaptım. Fikrimi açık olarak dile getirdim. Diğer kulüplerin itirazları konusunda açıklık yok. Süreç zora girdi böyle yapılınca da. Beklerdim ki resmi olarak katılmadıkları konuları belirtselerdi. Açıklamalarda yapılan kelime oyunları bizi bu duruma getirdi.
Yapılan Kulüpler Birliği toplantısında 14 kulüp vardı. Ankaragücü dahil olmak üzere. Tüm bu kulüpler açıklamanın arkasında olduğunu belirtti. Üslup, tarz dışında da bir itiraz yoktu. Bu da işin özüne karşı çıkılmadığını bize gösterdi. Üslup kişiden kişiye değişebilir. Keşke bildiri hazırlanırken bir toplantı olsaydı gibi süreçle alakalı söylemler oldu. Haklı olabilirler. Ama medyaya açıklama yapıp, bildiriye itiraz edenler, toplantıda yanlış anlaşıldıklarını söyledi. Konunun özünü onayladı.
Usul ve üslupla alakalı çok şey söylenebilir. Bu tarz ve üslup lidere aittir. Beğenmezseniz lider değişir. Bu açıklamalara katılmıyorsanız Ali Dürüst'ün açıklamasına, hakemlerin çekilmesini ya da Anadolu takımlarına yapılan hataların yanında mı oluyorsunuz? Bir fırtına kopartıldı ama şu anda ortada bir açıklama var ve herkes onaylıyor, en azından toplantıda olan 14 takım. Federasyondan bildiri sonrası bir dönüş olmadı ve bence bu şekilde de doğru olanı yaptılar. Çünkü Kulüpler Birliği tavsiye verir. Şimdi bu tavsiyeye uyup uyulmayacağını göreceğiz.
Futbolda önde olan 10 büyük ülkede ne varsa bizde de olması gerekiyor. Bu ülkelere baktığımızda federasyonun görevlerinin büyük bir kısmını birlikler yapıyor. Bizde de bunun olması, federasyonun altyapılarla ve milli takımla ilgilenmesi gerekli. Saha reklamları toplu pazarlanabilir. Nasıl Kulüpler Birliği ile yayın gelirleri arttıysa, Süper Lig A.Ş. kurulursa da reklam gibi çok sayıda gelir 3 katına çıkacaktır.
Kulüpler yasasının acilen çıkması gerekiyor. Gerçek gelirler üzerinden kulüpler sınıflandırılmalı. Borcu ödenebilir, batık vs gibi. Bunun sonucunda kimin ne kadar harcama yapabileceği bilinmeli. Böylece paralar sokağa gitmeyecek. Avrupa'da kulüp bulamayan adamlar gelip burada 4 katına oynayamayacak. Altyapıların ön plana çıktığı, ekonomik olarak dışa bağlı olmadığımız bir yapı ortaya çıkacak. Bununla birlikte kulüplerde yöneticilerin mali mesuliyeti olmak zorunda. Bunu dediğimde yönetici bulamayız diyorlar. Bulmazsak bulamayalım.
Yönetici geliyor borcu yapıyor, 2 sene sonra öderim diyor. İki sene sonra takımda kim var kim yok belli değil. Şirketleşirseniz de bu sorunların önüne biraz olsun geçebilirsiniz. Takımların 12 milyar TL borçları var. Bunun 7-8'i şampiyon olmuş takımların. Başarı da borçları kapatmaya yetmiyor.
Süper Lig'de çim sorunu yıllardır var. Bu durum geçmişten gelen alışkanlıklardan biri aslında. Binanın yapımına para veririz, incesine vermek istemeyiz. Çim için de aynı durum söz konusu. 2 milyon lira veriyorsun futbolcu alıyorsun, gidip kötü zeminde oynatıyorsun, sonra sakatlanıyor. Kaybınız çim bakım maliyetinden daha pahalı oluyor. Biz yöneticiler bunun ciddiyetinin farkında değiliz.
Zemin bozukluğu yüzünden Ankara takımları başka şehirde oynuyor. Ankara'da yaşanan durumun benzeri Kayseri'de oynansa itiraz etmem. Ben bir doktorum ve benim için öncelik insan sağlığı. Siz sporcuyu kötü zemine mahkûm edemezsiniz. Kulüp adına da düşünürseniz ben elimde en önemli değer olan futbolcuyu gidip kötü zeminde oynatmak istemem. Bana yarın bu sahada oynanmaz deseler, boynumu büker ve gider gösterilen yerde oynarım.
Geçtiğimiz aylarda çok konuşulan konulardan olan Türk lirasına geçiş sürecimizi Kayserispor olarak tamamladık. Kanunlarda belirtildiği gibi Türk pasaportuna sahip tüm oyuncularımızın sözleşmeleri revize edildi. Takım içinde de bu konuda bizlere sorun çıkaran bir oyuncumuz olmadı.