ÖMER ÜRÜNDÜL - ÇEKİRGE BU KEZ SIÇRAYAMADI
Kadıköy'de ilginç bir ilk 45 dakika izledik. Erken skor avantajı yakalayan Sivasspor, yediği beraberlik golüne kadar oyunu kontrol altında tutan ve üretkenlik sağlayan taraftı. F.Bahçe ise bu bölümde ne topa sahip olabiliyor ne organize bir atak geliştiriyor ne de savunma güvencesi oluşturabiliyordu.
Tek şansı rakibin farkı artıramayışıydı. Bu arada Fallette'in bir uzun pasında kaleci Samassa'nın büyük hatasını Deniz, kaliteli bir şekilde değerlendirerek skora denge getirdi. Bu golden sonra saha içinde roller değişti. F.Bahçe kontrolü eline aldı. Ama devre sonunda kaleciden başlayan amatörce bir kontratak golü yediler.
İkinci yarıda Sivas yine etkili başladı. Emre ve Rodrigues'in birlikte oyuna girmesiyle F.Bahçe tekrar kontrolü eline aldı ve pozisyonlar da buldu ama golü bulamadı. Çok kısa bölümde Allahyar 3 kere gole yaklaştı, bu da maçın ilginç bir yanıydı.
F.Bahçe, Kayseri ve Malatya maçlarında mağlup durumdayken uzatma bölümlerinde attığı gollerle 3 puanı almayı başarmıştı ancak dün çekirge sıçrayamadı. Ömer Faruk gibi genç oyuncuları kazanmak ve yakın geleceğe hazırlamak için görev verdiğin takımın oturmuş bir saha içi modeli olması lazım. Eğer bu yoksa böyle gençlerden ne katkı alabilirsin ne de oynadıkları futbola dair teknik açıdan bir fikir sahibi olabilirsin.
Ozan Tufan orta sahanın her yerinde görev yapabilir. Çok ihtiyaç olursa ki oldu daha önce, sağ bekte de idare eder. Ama asla yap-ı sı itibariyle stoperde başarılı olamaz. Bu nasıl bir teknik adam görüşüdür anlamak mümkün değil. Sivas dün kazanıp üçüncülük şansını artırdı.
Onlar açısından en çarpıcı olay, Emre Kılınç'ın ligin ikinci yarısında ilk defa çok başarılı performans göstermeseydi. Buna karşılık Mert Hakan'daki düşüş sürüyor. Bu da şunu gösteriyor, önemli özellikleri olan bir oyuncu ama fiziki açıdan yetersiz olduğu zaman hiçbir katkı sağlayamıyor. Bakalım İstanbul'da ne olacak!
GÜRCAN BİLGİÇ - ARAFTA KALANLAR
Üçüncülük için kilit maçıydı. Heyecanı ve gerilimi zaten puan durumu itibarıyla taşıyordu ama gözlerin Fenerbahçe'nin en genci; Ömer Faruk'un üstüne dikilmesi, diğer oyuncular için oldukça düşündürücü olmalıydı. Genç oyuncu sahada bulunduğu her saniyede topu aradı, kendini göstermeye çalıştı, toptan veya sorumluluktan kaçmadı.
Takımdaki ağabeyleri de ona sahip çıktılar, hep yanındaydılar, pas yollarında kendilerini gösterdiler. İyi niyetin, birlikte büyümenin gövdeye gelmiş haliydi. Bravo… Diğer yana geçtiğimizde Sivasspor'u sahadan silen, topu ve oyunu yöneten bir performansı da vardı Fenerbahçe'nin. Tabelayı değiştiren klasik Fenerbahçe genetiğiydi.
Daha önce diğer stoperlerin yaptıklarını, bu kez Ozan Tufan üstlendi. Penaltı kararı ağır kaçtı ama diyecek bir şey yok. Aynı hakem Trabzonspor maçında Kruse'nin Uğurcan'ın formasına değmesine de faul vermişti. Bu fırsatı kaçırmaz. Ama kaleci degajından gelen topta kendi adamını ikinci kez kaçırması tam facia. Ozan diyebilir ki, "Stoper benim yerim değil"… Haklıdır ama maç boyunca da "Orta sahada Ozan olsaydı" diye de düşünmedik, aramadık.
Ne iz bırakmış arkasında, ne de bir beklenti. Bu konuyu iyi düşünmeli. Veya Vedat Muriqi… Vedat için, iyi oyuncu ile büyük oyuncu arasında bir karar verilmesi gerektiğinde, bu maçlar önüne çıkarılacaktır. "Neredeydin o zaman?" denecektir. Güzel şeyler de söyleyelim. Emre Belözoğlu ve Tahir Karapınar ile birlikte genç oyuncuların, Ferdi liderliğinde, Ömer Faruk ve son olarak Allahyar'ın kadronun alternatifi yapılması, istekli oynamaları, güven kazanmaları önemli.
Kendilerini seçeneksiz görenler için artık ciddi alternatifler oluşuyor. Maçı oynayan da, kaybeden de Fenerbahçe oldu. Avrupa hesaplarında yeni hayallerin kurulması zorlaştı. Ama doğru mesaj verildi. Ya Fenerbahçe'nin oyuncusu gibiler olacak sahada, ya da takım için oynayıp, kendini Fenerbahçeli yapacaklar. İkisinin arası; yukarıdaki gibidir.
AHMET ÇAKAR - PALABIYIK KUSURSUZDU
Fenerbahçe bildiğimiz gibi.. Ama acı olan şu, kazansalar tepe için Avrupa için umutlanacaklarken kaybettiler. Milyonlarca Euro harcanarak yapılan transferlerle başlanan sezon, en sonunda mevkiinde oynamayan futbolcular ve tabiri caizse çoluk çocuğa kaldı. İnanılır gibi değil, Ozan Tufan'ı defansın göbeğinde başlattılar. Böyle bir mantık olabilir mi? Ozan kaleci oynar ama defansın göbeğinde oynayamaz. Mesela yaptırdığı penaltı... Bodoslama atlıyor.
Çünkü ceza alanı içinde hamle yapmayı bilmiyor. Fenerbahçe'nin yediği ikinci gole bakın, ofsaytı bozuyor, kaleci Altay çıkmakta gecikiyor ve Sivasspor öne geçiyor. Yazık olan şu; çok önemli transferler yaptılar, dünya kadar oyuncuyu aldırdılar ama hala mevkilere adam devşiriyorlar. Ondan sonra da 'yabancı sınırı kalksın mı, kalkmasın mı' diye tartışıyorlar.
Bu sadece Fenerbahçe'nin sorunu değil tabii, bütün takımların sorunu. Sivasspor Türkiye'nin en diri takımlarından biri ve Emre Kılınç şu anda belki de Türkiye'nin en formda yerli oyuncusu. Özellikle Emre Kılınç ilk yarıda Fenerbahçe'yi dağıttı desek hiç de abartmış olmayız. Penaltıyı yaptırdı, ardından da galibiyet golünü attı.
Aslında Sivasspor için söylenecek çok şey var. Pandemiden sonra bir dağılmasalar belki de son birkaç haftaya şampiyon adaylarından biri olarak girebilirlerdi. Ancak içeride-dışarıda anlamsız puanlar kaybettiler. Ama hala Trabzonspor'un ceza alması durumunda Şampiyonlar Ligi ön eleme oynama şansları var. Hakem Ali Palabıyık kusursuza yakın bir maç yönetti. Sakin, kibar. Verdiği penaltı da zaten hiçbir tartışma götürmeyecek bir penaltı.