Kan pıhtılaşması nedeniyle gebeliğinde sorun yaşayan ve 2 kez bebeğini kaybeden Hatice Özkan (29), üçüncü kez hamile olduğunu öğrenince çok mutlu oldu. Eşi Serkan Özkan(38), istisnasız her gün erkenden kalkıp kahvaltı hazırladı, evin tüm yükünü omuzlarına aldı. Bebeğin cinsiyetinin belli olmasının ardından Serkan Özkan, oğluna kendi ismini vermek istedi. Doğuma haftalar kala Serkan Özkan, eşine son kez sarıldı ve evden ayrıldı. Birkaç saat sonra da kalp krizinden hayata veda etti...
Yemeden içmeden kesilen Hatice Özkan, çileli bir sürecin ardından evladına kucağına aldığında, oğluna babasının adını verdi. Tüm hayallerinin yıkılmasına rağmen yine de hayata tutunmaya çalıştı. Sıfırdan başladı ve ilmek ilmek ilerledi. Savunma sporlarından Ta WingTsun'a yazıldı ve kısa sürede usta bir sporcu haline geldi.
BİR ADAM AYAĞIMA BASTI...
Konya'da özel bir bankada çalışan Hatice Özkan, hikâyesini şöyle anlatıyor: "Konya'da bir ortamda, ayağıma bir adam bastı. Birbirimize aşık olduk ve hemen evlendik.
Çok mutlu bir evliliğimiz vardı. Her şarkıda kendimizi buluyorduk. İki bebeğimi karnımda kaybettim. 3'üncü bebeğime hamile kaldığımda müjdeyi verdim. Sevinçten havalara uçtu. En büyük arzularından biri baba olmaktı. Kan pıhtısı yüzünden hamilelik boyunca kan inceltici iğneler yapılması gerekiyordu. Bebeğimize bir şey olmasından korktuğu için aylarca iğnemi eşim yaptı."
BENDEN ÇİLEK REÇELİ İSTEDİ
"Üzerime çok düşüyordu. Her gün erkenden kalkıp kahvaltımı hazırlayıp odaya kadar getiriyordu. Vefat etmeden önce çilek reçeli istedi, 'malzemeleri toparlayıp yapayım' dedim. Ertesi gün sabah beni uyandırdı, öptü ve sımsıkı sarıldı. 'Sürpriz olsun' diye o gün reçel yapmaya başladım. Normalde gün içinde 3-4 kez telefonda konuşurduk. O gün 'işi yoğundur' diye düşündüm. Bir arkadaşım aradı; eşimin rahatsızlandığını ve hastanede olduğunu söyledi. Hastane önü tanıdık yüzlerden oluşan mahşer alanı gibiydi.
Acil kapısından koşarak girdiğimde, ağır bir korku sardı içimi. Ağlayan insanları görünce bedenimde bir an can kalmadı. Eşimin kalp krizinden öldüğünü söylediler."
GÜNLER GEÇMEDİ, DAMLA DAMLA TÜKENDİM
"Hiçbir şeyi yoktu. Daha baba olacak, onu görmeden gitmez" diye yakındım. Morga gittiğimizde, kıpırtısız yatıyordu. Çok soğuktu. Benim ilk aşkım, benim sevdiceğim buz gibi morgda yatıyordu. 23 ay önce mutlu bir düğünle evlendiğim adam artık nefes almıyordu. Üzerine atılan her toprak içime ateş gibi düştü. 4 aylık hamileydim, günler geçmedi. Ağzıma su dışında tek bir lokma koyamadım. Hayattan koptum, ne uyku ne de yemek... Ailem hiç yalnız bırakmadı, beni hep sevgiyle kuşattılar. Büyük gün gelmişti, oğlumu kucağıma almak için hastaneye gittik."
BOCALADIM, GÖZYAŞIM KURUMADI
"Oğlum doğdu ve ona babasının adını verdim. Günlerce oğlum kucağımda ağladım. İsmiyle hitap edemedim, ona hep 'Seko' dedim. Onunla birlikte ben de büyüdüm, hem annesi hem babası oldum. Mezarlığa götürdüğümde saatlerce babasıyla konuştu, yaptığı resimleri anlattı. Oğlum sayesinde kendimi dünyanın en güçlü insanı olarak görüyorum ancak özlemim her geçen gün artıyor. Onu kaybettikten sonra çok bocaladım, gözyaşım kurumadı. İnanılmaz bir enerjisi vardı, gittiğinden beri zaman kavramını kaybettim. Damla damla tükenmeye başladım."
KADINLAR İSTERSE BAŞARIR
"Evladımın babasıyla yapması gereken ne varsa anne olarak bunu yerine getirmeye çalışıyorum. Eşim, koyu bir Beşiktaş taraftarıydı. Oğlumu da maçlara götürmek istiyorum. Babasız büyüdüğünü pek fark edemese de büyüyünce babam gibi annem var demesini isterim. Kendimi ancak toparlıyorum. Bu yüzden de çalışmak zorundayım. Biz kadınlar, yolda, sokakta, işte ya da hayatın herhangi bir yerinde korumalarımızla gezmiyoruz. Kendimi savunacağım bir spor arayışına girdim ve TA WingTsun'la tanıştım. Sonrasında hayatımdaki problemlere bakış açım değişti. Daha sabırlı olmaya başladım. En önemlisi de bazı şeylere alıştım. İsteyince her şeyi yapabiliyoruz. Ondan sonra da başarılar kendiliğinden geliyor."