Kırıkkale Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü son sınıf öğrencisi Elif Sinan, geçen yıl 4 Ağustos'ta, kalbinden bıçaklanmış halde yaralı olarak, sevgilisi Tuğrul Akan tarafından kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Gözaltına alınan Akan, ifadesinde, olay akşamı Elif'in çalıştığı kafeye gittiğini, burada tartıştıklarını, Elif'in eve taksiyle kendisinin de aracıyla peşinden gittiğini söyledi. Akan, evde ayrılmak istediğini söylediğini, Elif'in eline bıçak alıp, 'Sensiz yaşayamam' dediğini ileri sürdü. Akan, Elif'in elindeki ve mutfaktaki diğer bıçakları alıp evden çıktığını, dönüşte sokakta buluştuklarında da araçtaki bıçağı alıp, intihar ettiğini iddia etti.
Sevgilisinin intihar ettiğini öne sürmesine rağmen bıçakta parmak izi bulununca hakkında 'kasten öldürmek' suçundan müebbet hapis cezası talebiyle dava açılan Tuğrul Akan, Kırıkkale 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmada tutuklandı. Tutuklu yargılanmasına devam edilen Akan, karar duruşmasına Eskişehir'den Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile katıldı. Duruşma savcısı mütalaasında, sanığın "kasten öldürme" suçundan cezalandırılmasını istedi.
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ile tarafların avukatları ve Sinan'ın yakınları da salonda hazır bulundu. Duruşmada konuşan Bakan Yanık, Sanık Akan'ın savunmalarının suçtan kurtulmaya dönük olduğunu belirtti. Hem somut delillerle olayın oluş biçimi hem de sanığın kendi ifadeleri arasında çelişkiler olduğunu ifade eden Yanık, "Sanık ifadesinde, maktulün ayrılırsak kendisini öldüreceğini ifade ettiğini birkaç beyanında söylüyor. Bu noktadan hareketle de maktulün bıçağı kendisine sapladığı iddiasında. Somut delillerde bıçağın giriş açısından maktul kendi yaptıysa ancak sol elini kullanıyor olması lazım ama baskın eli sağ eli. Eğer maktulün sanığın iddiasına göre blöf gibi bir iddiası olsa o kadar güçlü bir darbe olmaz. Kaldı ki maktulün boy, kilo özelliklerine baktığımızda kendi gücünü kontrol edemeyecek kadar güçlü birisi olmadığını görüyoruz. Öldürücü bir darbe, kaburga kemiğini kıracak kadar vurulan bir darbe. Maktulün kendisi tarafından olmayacağı çok açık. İddia makamının mütalaasında ifade ettiği şekliyle 'kasten öldürme' suçundan sanığın cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.
Sanık avukatı İbrahim Yılmaz ise mahkemedeki konuşmasında, Sanığın ifadelerinin birbiriyle çelişkili olduğunu, olayı anlattığı ifadesi ile kamera kayıtlarının çelişkili olduğunu ve sanık hakkında iyi hal indirimi uygulanmayıp müebbet hapis istedi. Elif Sinan'ın ablası Zeynep Adak ise kardeşinin çıkmayan sesini duyurmaya çalıştığını belirterek, sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.
Sanık Akan savunmasında kız arkadaşı olan maktulün, kendisi ayrılmak istediği için intihar ettiğini öne sürdü. Suçsuz olduğunu savunan Akan, beraatini ve tahliyesini talep etti. Sanığın avukatının savunmasının ardından mahkeme heyeti, sanık Akan'ı "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırdı. Duruşması salonunda bulunan sanık yakınları karara tepki gösterdi.
Mahkeme sonrası Kırıkkale Adliyesi önünde açıklama yapan Bakan Yanık, "karar duruşmasına katılarak Bakanlığımızın kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri davalarını takip noktasında hassasiyetini bir kez daha göstermek istedik. 25 Kasım biliyorsunuz Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü. Bu kapsamda da farkındalık çalışmalarının, toplumun kadına yönelik şiddetle mücadeleye sahip çıkmasının ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Buna da dikkat çekmek, Elif'in ailesinin yanında olmak istedik. Bugün nitekim karar verildi, zaten kararın çıkması önemli ölçüde beklenen bir dosyaydı, dosya tekamül etmişti deliller toplanmıştı. Ve sanığın kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına, iyi hal indiriminin de uygulanmamasına sayın mahkeme karar verdi. Biz de kararı adaletin tesisi noktasında değerlendiriyoruz. Maktul olmaması gayet tabii ki çabamız ama olduğu taktirde de adli sürecin çok ciddiyetle ve dikkatle takip edilmesi ve ailelere psikososyal desteğin sağlanması noktasında Bakanlık olarak üzerimize düşeni bugüne kadar yerine getirdiğimiz gibi bundan sonra da aralıksız yerine getireceğiz. Temennimiz tabii ki bizim hükümet olarak kadına yönelik şiddetle ilgili temel hareket noktamız, sıfır tolerans. Hiçbir kadının, hiçbir insanın şiddete uğramaması, hele hayat gibi son derece temel insan hakkını kaybetmemesi son derece önemli. Tek bir kadının şiddete maruz kalmadığı zamana kadar mücadelemiz aralıksız devam edecek. Sıfır tolerans ilkemizi hep söyledik. Bundan sonra da Bakanlığımız, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, bütün kurum ve kuruluşların içinde bulunduğu koordinasyonunda yerel noktada mülki idaremizin destekleriyle ve paydaşlığıyla inşallah bu mücadelemizi devam ettireceğiz. Sıfır tolerans ilkemizi gerçekleştirmek için çabalıyoruz.
Elif Sinan'ın ablası Zeynep Sinan ise açıklamasında, "Biz bugün adalet yerini buldu demek için çok büyük bir hukuk mücadelesi verdik. Elime verilen intihar raporu ile çok zor bir 9 aylık süreç geçirdik. Ben canlı kanlı bıraktığım kardeşimin cenazesiyle memleketime gittim. Ben kardeşimin çıkamayan sesi olarak, onun hakkını savunmaya çalıştım. Başından beri şunu söylüyoruz, 'ben bu davanın kaybedeni olduğum için bu dava açıldı. Benim kardeşim yok ve bir daha da olmayacak. Bundan sonra başka bir Elif'in zarar görmemesi için adalet yerini buldu deyip bu davayı hiç bırakmadık. Elif'in ruhu şad olsun, bugün başımız sağ olsun diyorum" dedi.