Türkiye'de her üç kişiden biri kansız fakat çoğu farkında değil. Farkında olanların da pek azı hastalıktan kurtulmak için bir şeyler yapıyor. Kansızlık, özellikle gelişmekte olan ülke insanlarının sorunu. Bulaşıcı olmamakla beraber, salgın gibi yayılan bir hastalık diye tarif edilmekte.
KADINLAR DAHA KANSIZ
Kan herkesin bildiği gibi içinde farklı tipte hücreleri barındıran yaşamsal bir sıvı. Bu hücrelerden kanda en fazla bulunanı alyuvar denilen kırmızı kan hücreleri. Alyuvarların görevi, soluduğumuz oksijeni vücudun her yerine dağıtmak. Oksijen taşıyan bu hücrelerin sayısının az olmasına veya oksijen taşıma yeteneğinin bozuk olmasına kansızlık ya da anemi deniyor. Alyuvarların ömrü yüz gün civarında; bu yüzden vücut hiç durmadan ölenlerin yerine koymak üzere yeni kan hücreleri yapmak zorunda. Yetişkinlerde kemik iliğinde yapılan kanın üretimindeki düşüşler kansızlığın başlıca sebepleri arasında. Kansızlığın görülme sıklığı kadınlarda erkeklere göre daha sık ve yaşlandıkça ortaya çıkan kansızlıkların başka hastalıklarla bağlantılı olma ihtimali de oldukça yüksek. Kansızlıkta dokulara oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin sayısı düştüğü için türlü belirtiler ortaya çıkıyor ve altta yatan hastalık ne ise, daha kötü hale geliyor. Örneğin kalp hastalığının üzerine anemi de gelişirse şikâyetler daha da ağırlaşıyor. Çünkü kalp, kansızlığa bağlı olarak dokularda görülen oksijen düşüklüğünü yenmek için daha çok kan pompalamaya çalışmak zorunda. Kansızlık ne kadar çok ise ortaya çıkan belirtiler de o kadar ağır oluyor.