O eski şarkıyı 'Hüüülya neden böyle?' yerine 'Hüüülya, ne len böyle?' şeklinde yeniden yorumlamak istiyorum. Zaten spordan nefret eden bir kadındım, artık şuradan şuraya koşarsam namerdim! Hani bu Hülya Avşar günde üç saat spor yapardı? Film setindeki programını bile buna göre ayarlar, spor saatini asla başka bir faaliyete kurban etmezdi? Yüzerdi, jogging yapardı, tenis raketi üçüncü koluydu falan? Göcek'te çekilmiş lömbür lömbür fotoğraflarını görünce birden içime bir ferahlama geldi. Spor yapamıyor olmanın vicdan azabından bir anda sıyrılıverdim. Kendime, son yıllarda bağımsızlığını ilan eden göbeğim ve Doğu Avrupa bayan gülle takımında yabancılık çekmeyeceğim bacaklarım için "İşte spor yapmazsan sonun böyle olur kızım Öncel!" diye kızmaktan vazgeçtim. Dediğim gibi hayatımda hiç spor yapmadım, alkolü, sigarayı hep sevdim, yan gelip yatmanın hastası oldum ve durumum yine de Hülya'dan daha iyi... Göbeğim ve ben, ille de eriyeceğiz diye spor salonlarına tıkılıp, hayatı ıskalamadık bari.. Aha işte bu da, tembelin züğürt tesellisi!