Değerli eşyalarınızı çocuk odasında saklayın Yaşları 21 ile 60 arasında değişen elli soyguncuyla görüşme yapıldı. Her on tanesinden dokuzu soygun sırasında belirli bir düzene göre çalıştıklarını söylediler. Birçoğu önce yetişkinlerin yatak odalarından başlayıp, oturma odasıyla devam edip, yemek odası, çalışma odası üzerinden, soygunu mutfakta sonlandırıyordu. “İnsanlar nesneleri aynı temel noktalara bırakırlar... gözlerim kapalı bile yapabilirim” diyordu hırsızlardan biri araştırmacılara. Sadece tek bir soru kalıyor: Dokunulmayan odalar hangileriydi? Tabii ki çocukların odaları. O odalarda değerli hiçbir şey bulunmazdı! Yoğurt yiyin nefesiniz tazelensin Gönüllüler yiyecek, ilaç ve diş fırçalama rutinleriyle ilgili katı kurallara uydular.Yapılan bir sıfır-ölçümün (nefesin normal şartlarda ölçümü) ardından gönüllüler altı hafta boyunca günde iki kez 90 gram, şeker içermeyen yoğurt yediler. Normal beslenmelerine ek olarak tükettikleri yoğurt, sülfat üreten bakteri sayısında belirgin bir düşüşe ve dolayısıyla daha taze bir nefese kavuşmalarına neden oldu. Bisküviyi çaya dikey değil yatay batırın Bir de bunun üstüne nişasta kırıntıları, nemi sünger gibi emer. Sonuç: Yumuşamış olan bisküvi kendi ağırlığına yenik düşüp parçalanır. Bristol Üniversitesi’nden İngiliz fizikçi Len Fischer bu sorunu ebediyen çözmeye karar verdi. Bandırmaya bilimsel hassasiyetle yaklaşmak için, bir bisküviyi mikroskobun altına yatırdı. Araştırmacı bandırdı, hesapladı ve sonunda ideal bandırma tekniğini buldu. Basit olduğu kadar da dahiyane bir numaraydı: Bisküviyi mümkün olduğu kadar yatay tutun, tıpkı nehirdeki sal gibi. Böylece alt sıvıyı emerken üstü kuru kalır. Bisküvi gücünü bu şekilde daha uzun süre muhafaza eder. Fisher, bisküvisini bu yöntemle eskisine kıyasla dört kat daha uzun bir süre boyunca bandırabildiğini hesapladı. Çapkınlık peşindeyseniz gözlük takmayın Deney için üç gruba ayrıldılar; Birinci gruptakiler normal olarak kullandıkları optik yardımcıları değiştirmediler; ikinci gruptakiler gözlüklerini lensle değiştirdiler; üçüncü gruptakiler ise lenslerini gözlükle değiştirdiler. Sonuçlar, gözlüklerini lensle değiştirenlerin yüzde 85’inin bu yüzden kendilerine güvenlerinin arttığını gösteriyordu Gözlük takanların durumu kötüydü: Yüzde sekseni kendini lensle olduğundan daha az çekici hissetmişti. Araştırmacı McNicolas’a göre bu sadece hayal gücü değildi. Gözlükleriniz, ne kadar son moda olsa da, vücudunuzun en çekici parçası olan gözlerinizi perdeler. Flört eden öğrencilerin başarı oranı çok şey anlatıyordu. Gözlük takanlara kıyasla lens kullananlar dört kez daha fazla öpüşüp koklaşmıştı. Akşamdan kalmaya karşı reçeteleri ciddiye almayın Fakat bu çarelerin faydaları bilimsel olarak ispat edilebilir miydi? Pittler ve arkadaşları tıbbi literatürü taradılar ve akşamdan kalmaya karşı sekiz ciddi çalışma buldular. Tümünü incelediler Ve gördüler ki; mucizevi tedavilerin hiçbiri işe yaramıyordu. İşe yarayan tek bir şey olduğuna kanaat getirdiler: Az içmek! Taş mı sektireceksiniz? Doğru açıyı yakalayın! - Hızlı fırlatın.