1958, Denver doğumlu Francesca Woodman, gelmiş geçmiş en iyi ve en gizemli kadın fotoğrafçılardan biri olarak biliniyor ama yaşadığı zamanda bu ilgiyi ve kıymeti gördüğünü söylemek zor! Francesca Woodman şair olsaydı Sylvia Plath olurdu. Tıpkı Plath gibi, intihara yakın durdu. Plath gibi, kendi bedenini kendinden farklı bir gerçeklik boyutunda algılamaya çalıştı belki tek fark Plath kadar ünlü olamamasıydı! Ailesinde de birçok sanatçı bulunan Woodman, ilk fotoğrafını 13 yaşında çekti! Rhode Island School of Design’da eğitim görmesinin ve Roma’ya yaptığı kısa ziyaretin ardından, New York’a döndü ve çalışmalarını burada sürdürdü! Woodman'ın hemen her fotoğrafında kendini görmek mümkündü! kimi zaman eli, kimi zaman bedeni kimi zaman da vücudunun tamamı, yüzü müstesna.. Çalışmalarında genellikle kimliksiz haliyle kullanoyordu bedenini... Woodman ilkin çektiği fotoğraflarda vücünu çıplak sergilemeyi tercih ederken, sonraları kendini duvar kağıtlarına sarmış, bir yerden bir yere zıplarken ya da bir tel dolapta kendini kamufle etmiş şekilde karşımıza çıkıyordu! Fotoğrafları gittikçe flulaşmaya, kaybolmaya başlıyan resimler sanki erken gidişin sinyallerini veriyordu! Gittikçe yokolan vücudu, fotoğraflarının başlangıç noktasıydı! Kendini New York’taki evinden aşağı bıraktığı yıl 1981 yılında Sadece 23 yaşındaydı. Dönemin feminist sanatçılarından görmeyen Woodman karışık duygularla yaklaşıyordu kendisine. Bu durum, onun depresyonunu artırdı. Hem fotoğrafçı hem de fotoğraflarının modeli olan Woodman’ın 10 yıl gibi kısa bir süreyi kapsayan mesleki yaşamı boyunca ürettiği işleri yalnızca yönetmensel bir tavırla sahnelenmekte olan görüntüleri değil, sanatçının hayalgücünün ve kendi iç dünyasıyla fazlasıyla meşgul olmanın yarattığı muğlak ve güçlü kişisel gerçekliği yansıtır.