Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Milliyetçilerle liberallerin buluştuğu nokta

Bu ülkede birçok kişi, yalnız bilmemekle kalmıyor, öğrenmek de istemiyor. Üstelik bilene ve anlatana da kızıyor. ' Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp ' özdeyişini ' Bilmemek makbul, öğrenmemek marifet ' şekline çevirmişler. Bununla da övünüyorlar. Papağan gibi ezberledikleri yalan yanlış dolduruşlar onları rahatlatıyor.

***
Yukarıdaki satırlar Engin Ardıç 'ın. Altına imzamı atarım. Babasından duyduğunu, arkadaşından öğrendiğini, ilk mektepte okuduğunu hayatı boyunca tekrarlayanlar çoğunlukta.
" Yeni ve farklı " bilgileri hem öğrenmiyorlar, hem de öğrenmek istemiyorlar.
Çünkü öğrenme yan yana gelen " öbekler " değil, birbirine eklenen " zincirler " şeklinde oluşuyor.
Büyük bilgi zinciri aynı zamanda kişinin kimliğini kuruyor. Ama halkaların birkaçı değişirse, diğerleri de etkileniyor. Yani " yeni ve farklı " bir bilgi, neticede kimliğe dokunuyor, onu değiştiriyor ki bu da " manevi bir kriz " demek.

***
Dün gazeteleri (bizimki dahil) açtık ki yine aynı klişe: 94 'üncü yıldönümünde, Sarıkamış harekâtında şehit düşen askerler törenlerle anılmış. Kaç şehit verilmiş Sarıkamış'ta? Yıllardır sallıyorlar: 90 bin!
Bu uydurma bilginin mesela siyasi kimliklerle nasıl eklemlendiğine kısaca bakalım:
* Kemalistler bayılıyor: Çünkü Enver Paşa 'nın nasıl da kötü bir komutan olduğuna işaret ediyor.
* Müslümanlar bayılıyor: Çünkü gâvura karşı savaşmaya giden müminlerin sarsılmaz imanını gösteriyor.
* Milliyetçiler bayılıyor: Çünkü bir mücadelede 'bizimkiler' ne kadar çok ölürse ve öldürürse savaş o kadar değer kazanıyor.
* Liberal demokrat aydınlar bile bayılıyor: Çünkü yenilgi sonrası kurulan ağır İttihatçı sansüründen hareketle şeffaf devletin önemine değinebiliyorlar.
Hatta " Ermenileri şimdilik bir kenara koyun, devlet asıl bilerek ölüme gönderdiği bu 90 bin asker dolayısıyla kendi halkından özür dilemelidir " diyorlar.

***
Sarıkamış'ta verilen " zayiat " için Genelkurmay 'ın internet sitesi geçen yıl " 60 bin " dedi. Bazı gazeteler üstüne atladı: " 90 değil 60 imiş şehit sayısı.
" Halbuki ne "90", ne de "60". Hâlâ öğrenemediler " zayiat " ile " şehit " kavramlarının farkını. (Zaten öğrenmek de istemiyorlar.)
Zayiata " yaralılar, kaçaklar, esirler, kayıplar, sıradan ölümler " de dahildir. Yani "zayiatımız 60 bin kişi" dedin mi bunun tamamı şehit değildir.
Sarıkamış için akla uygun, mantıklı sayı " 18 bin " şehittir. (Kimi buna hastalıktan ölenleri de dahil ederek 40 bine ulaşıyor ki tartışılır.)
Ama " 90'ıncı yılda 90 bin şehidi anıyoruz " diye kampanyalar düzenlerseniz, ağzınızı doldura doldura " Sarıkamış'ta 90 bin şehit verdik, bu vatan için yine ölürüz " derseniz, o zaman isteseniz dahi geri dönemezsiniz.

***
Zayiat sayısını gazlamak birçok kesimin işine geliyor. Çünkü zayiat daima şehitten daha fazladır; olayı övenin de, yerenin de iddiasına güç katar sayıların büyüklüğü.
Gerçeği bilenler de, genellikle o kesimlerden birine dahil oldukları için seslerini çıkarmaz. " Varsın vatandaş böyle bilsin, ne zararı var " derler. Hayat devam eder.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA