Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Bitlis'te beş özgürlük heykeli

Tanıtımları bu denli merak uyandıran çok az film vardır. Mahsun Kırmızıgül'ün New York'ta Beş Minare filmi de bunlardan biriydi. Neredeyse bir yıl önce başlayan fragmanlar son derece etkileyici ve merak uyandırıcıydı. Filmin baş karakteri Hacı'nın, aslında Fethullah Gülen'i simgelediği yolundaki yorumlar da bu merakı artırıyordu. Filme büyük bir hevesle gittim. Hem sinemamıza yeni bir dil kazandırma yolunda ilerleyen Mahsun'un ne yapacağını görmek hem de Mustafa Sandal'ı izlemek için... Mahsun yine sözünü söylemiş. Ama bu kez usulca değil, bayağı gürültü kopararak haykırmayı tercih etmiş. Film, Zor Ölüm gibi başlıyor, Senede Bir Gün gibi bitiyor. Başdöndüren aksiyon, ikinci yarıda yerini eski Yeşilçam klasiklerini andıran bir melodrama bırakıyor.

PATLAMA EFEKTLERİ KÖTÜYDÜ
Mahsun'un derdini anlatmak için Hollywood'a öykünmeye ihtiyacı yoktu aslında. Zaten aksiyon bölümlerinde; özellikle patlama sahneleri için kullanılan alev efektleri fena halde sınıfta kalmış. (Bkz: Nakil aracının kapısının patlayıcı ile havaya uçurulduğu sahne) Ama gelin görün ki herkesin yüksek sesle kükremek zorunda kaldığı bu iletişim cangılında bir filmin ses getirmesi için çatlamalı patlamalı aksiyon sahnelerine ihtiyaç duyuluyor demek ki. Ama keşke Mahsun derdini tıpkı Beyaz Melek'te olduğu gibi kulağımıza hafifçe fısıldayıverseydi. Çünkü ben her Hollywood filminde görmekten bıkıp usandığım New York kısımını değil, filmin Bitlis tarafını sevdim. Keşke filmin adı ve şekli, New York'ta Beş Minare değil de Bitlis'te 5 Özgürlük Heykeli olsaydı... Yine de filmde çok emek olduğu ortada. Mahsun, sinema eleştirmenlerini umursamadan kendi bildiği yolda cesaretle ilerlemeye çalışıyor. Bu kez de filmine önemli mesajlar yüklemiş. Batı'da İslam ve terör kelimelerinin birleştirilmesinin nasıl sığ bir değerlendirme olduğunun altını çizmeye uğraşmış. Bir de kanın asla kan ile yıkanmayacağını anlatmış. Beni en çok etkileyen sahnede, köktendinci teröristler bir polis muhbirinin boğazını kılıçla keserken, "Allahüekber" diyerek, tekbir getiriyorlardı. Bir sonraki sahne ise bir müezzinin ezan sesiyle açılıyordu. "Allahüekber" nidası, teröristin dilinde ölümü, müezzinin avazında Allah'ın yoluna girmeyi simgeliyordu. Yani her şey insanda ve onun niyetinde bitiyordu. Film, Amerikan emperyalizmine de sert göndermelerde bulunuyor. Genç Türk polisi Acar (Mustafa Sandal), Irak'a özgürlük getirdiklerini iddia eden FBI ajanına soruyor: "Peki niye hep petrol olan yerlere özgürlük getiriyorsunuz?.."

HACI ASLINDA FETHULLAH MI?
Filmin bazı tartışmaları beraberinde getirmesi de muhtemel. "Hacı'nın masumiyeti, Fethullah Gülen'in Türkiye'ye dönmesini kolaylaştıracak yumuşak bir zemin mi hazırlıyor?" sorusu bugünden itibaren gündemi meşgul edebilir. Ayrıca FBI'ın istihbarat gücünün bu denli hafife alınması ve baskın sırasında saklanmak için gökdelenin çatısına çıkmaları (Herhalde kanat takıp uçmayacaklardı), flash back sahnesindeki görüntüye göre Hacı, Hacı'nın babası ve Mahsun arasındaki yaş farkının, gerçekteki ile uyuşmaması, mantık hataları olarak öne çıktı. Filmin tartışma götürmeyecek kısmı ise Haluk Bilginer'in muhteşem oyunculuğuydu. Mahsun'un oyunculuk performansı ise Beyaz Melek ve Güneşi Gördüm'ün gerisinde kalmış. Özellikle diyalog sahnelerinin sonunda kullanılan ve bakış düşürmek denilen imza mimiklerinde Mahsun'un şaşkın bakışları, Seda Sayan'ın botoks sonrası hallerini andırıyordu. Televizyondaki her reklam oyunculuğundan sonra "Bu adamı bir yönetmen keşfetmeli" diye bas bas bağırdığım Mustafa Sandal ise eminim daha girift, daha çetrefilli karakter rollerinde çok daha başarılı olacaktır.

MAHSUN'U DESTEKLEMEYE DEVAM
Her şeye rağmen Mahsun Kırmızıgül'ün sinemamıza renk ve heyecan getirdiğine inanıyorum. Hele "Sinema yapıyorum" diye festivallerde mastürbasyon yapmaya kalkan üstün ırkın beyaz yönetmenlerinin yanında, Mahsun'un içtenliğini yürekten destekliyorum. İlk kez bir film galasında sinema yazarından çok, siyasi köşe yazarının bulunması ise onun sinemasının sadece 'film'den ibaret olmadığının bir kanıtı. Galaya Maliye Bakanı'nın katılması da ilginç... Sanırım, filmin yüksek gişe beklentisi, Maliye'yi şimdiden harekete geçirmiş!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA