Ana gazeteye seçim yazısı yazmak için gittiğim Tekirdağ'da iki gün geçirdim. İçim dışım Tekirdağ oldu.
Türkiye'nin en verimli tarım alanlarının nasıl talan edildiğini, adım başı açılan fabrikaların yol açtığı çarpık sanayileşmeyi, Ergene nehrinin neden zehir aktığını, yılda 20 bin insanın göç etmesinin yol açtığı sorunları vs. Tekirdağ'a dair her türlü sorunu ve çözüm önerilerini anlatabilirim.
Hatta milletvekili adaylarının projelerini bir bir sıralayabilirim. Seçim gezisinin faydası bu olsa gerek. Öte yandan taşralıların büyükşehirlerdeki seçmenlerden daha bilinçli olduğunu da belirtmeliyim.
O kadar bilinçliler ki, bazıları parti il meclisi başkanlarıyla aynı ayarda konuşuyor.

BİLİNÇSİZ SEÇMEN
Ama bana İstanbul'u sorun, herhalde sadece Beşiktaş'ın ikinci seçim bölgesinde olduğunu söyleyebilirim.
2. Bölge'de kaç milletvekili adayı var? Bu insanlar ne iş yapar? Bölgem için ürettikleri projeler ne? Hiçbir şey bilmiyorum. Bu bilinçsiz seçmen hali Ankara, İzmir ve diğer büyük şehirler için de geçerli. Ne yazık ki, büyük şehir seçmeni bilinçsizce oy atıyor. "Sen bilinçli seçmen değilsen, biz ne yapalım?" demeyin. Her gün sekiz gazete okuyorum ama İstanbul'da yaşadığım bölgedeki milletvekili adaylarını bile bilmiyorum.
Pardon, dün Beşiktaş'ta balık alırken Sırrı Süreyya Önder'in seçim bürosunu gördüm. Galiba o, yaşadığım bölgeye faydalı olmak için aday(!) Lakin Önder'in derdi başka, daha büyük sorunları var. Kürt halkı için Beşiktaş Çarşısı'nda mücadele ediyor! Tabii ki mücadele etsin ama İstanbullu'nun derdinden de İstanbullular anlar...
Önder örneği bile Türkiye'deki parlamenter sistem saçmalığını özetlemeye yetiyor aslında.