Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜRCAN BİLGİÇ

Başakşehir senfonisi

Başakşehir'in ilk yarıda yakaladığı çıkışı sürdürüp-sürdüremeyeceği tartışılıyor.
En anlamlı fikir, kadronun şampiyonluk hedefini taşıyıp-taşıyamayacağı yönünde. Bazen tecrübe yeteneklerin önüne geçiyor çünkü. Hedef büyüdükçe, baskı arttıkça, rakiplerin direnci yükseldikçe, bu çıkışı yapan oyuncular, aynı sertlikte bunlara cevap verebilecekler mi?
Başakşehir'i bu endişelerden ayıran gerçekler var. Cengiz Ünder olmasa, ligin en yaşlı takımı mesela... Kadrosundaki oyuncuların büyük bölümü büyük takımlarda aynı baskıyı yaşamışlar. Hatta içlerinde şampiyon olanlar da var. Bu yüzden daha önce tanıştıkları bir baskıyı karşılayabilirler.
Her şey bir tarafa Emre Belözoğlu gibi bir takım liderine sahipler.
Emre gittikten sonra Fenerbahçe'nin hali de ortada, Başakşehir'in nerelere geldiği de. Barcelona'nın İniesta'sı gibi, Emre de Başakşehir'in omurgası ve yöneteni durumunda.
Abdullah Avcı bir şeyi daha gösteriyor hepimize, iskelet kadronun altısı yerli oyunculardan oluşuyor. Yani; formayı para kazanmanın dışında, aidiyet ve sorumluluk duygusu ile giyenler. Performans aldığı yabancılar da artık takımın bir parçası halindeler. Visca'nın altıncı sezonu mesela. Ellerinde Cengiz Ünder gibi, transfer marketinde önemli olacak genç oyuncuları vardı. Buna İrfan Can Kahveci'yi de eklediler. Egemen Korkmaz üst düzey bir profesyonel. Sahada her şeyini veren, agresif bir ruha da ihtiyaçları vardı.
İtiraz eden bir karakter de kattılar aralarına.
Tam bir senfoni izliyoruz aslında.
Uğradıkları hakem yanlışları ile puanlar kaybettiler, başta Beşiktaş olmak üzere rakipleri ise bu hatalardan faydalanan taraftı. Kalan 18 maçta, bu hataları da aşmayı başarmaları gerekecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA