Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

ABD ile kriz yönetimi

WASHINGTON

Geçen haftaki yazımızın başlığı "ABD ile zor dönem" idi. Bu yazı İsrail ile yaşanan son krizden önce kaleme alınmıştı. Bugün artık sadece İsrail ile değil aynı zamanda ABD ile bir "kriz" durumu yaşamaktayız. ABD ile yaşadığımız bu krizin boyutlarını anlamak için Washington Post gazetesinin cumartesi günkü ana makalesine bakmak yeterli. "Türkiye ve Erdoğan'ın Sorumluluğu" başlığını taşıyan bu makale, Washington'daki siyasi havanın nabzını tutan, siyasi tepkileri belirlemekte ve dile getirmekte son derece etkili rol oynayan bu gazetenin Türkiye aleyhinde çıkmış belki de en sert yazısı.
İsrail'in hatasını peşinen ilk cümlede kabul ediyor makale.
Ama bundan sonra yazının neredeyse tümü "peki ya Türkiye'nin hata ve sorumluluğu?" sorusunu cevaplamaya ayırmış durumda.
Bu hafta Amerikan basınında çok duyduğumuz bir argümanı kullanıyor makale:
AK Parti hükümetinin İslamcı bir ruh hali içinde olduğunu ve bu nedenle de HAMAS ve İHH gibi İslamcı örgütlerle dayanışma içinde hareket ettiğini vurguladıktan sonra lafı hemen İran'a getiriyor. "İsrail'i devlet terörizmi yapmakla suçlayan Erdoğan hükümeti, geçen yıl İran'da masum protestocular hileli seçim sonrasında İran devleti tarafından katledildiklerinde sesini bile çıkarmadı" diyor. Gene İran'ı gündeme getirerek son paragrafında şöyle devam ediyor gazete:
"İsrail ile yaşanan bu krizi kabaca sömürme teşebbüsü, Erdoğan hükümetinin İran'ı Birleşmiş Milletler'de planlanan yeni ekonomik yaptırımlardan koruma çabasından sadece iki hafta sonra geliyor. Asıl ilginç olan Türkiye'nin bu radikal politikalarının, Obama yönetiminin Türkiye konusundaki bütün iyi niyetli çabalarına rağmen şekilleniyor olması. Obama hükümeti Erdoğan hükümetinin antidemokratik politikalarına göz yumdu, PKK ile mücadele konusunda bu hükümete büyük destek verdi ve Beyaz Saray Ermeni soykırımı konusunda gene Ankara'nın bütün hassasiyetini dikkate aldı. İsrail yaptığı hatanın cezasını çekiyor. Peki ya Türkiye? Erdoğan hükümetinin politikalarının hiç bir bedeli olmayacak mı?"
Tabii ki bu makaleye verilecek meşru cevaplar var. Ancak mesele bu cevapları verebilmekte değil. Asıl konu artık Washington Post gibi bir gazetenin ana makalesinde Türkiye'nin bu şekilde algılanıyor olması. Bu durumu ciddiye almak gerekiyor. Zira bahsettiğimiz algılama Bush yönetimi döneminde Türkiye'de karanlık planlara gizlice destek veren neokonlara ait değil. AK Parti'nin "İslamcı" olarak algılanması, sadece Washington Post gazetesinde değil Obama yönetiminin önemli mevkilerinde görev yapanlar tarafından da paylaşılan bir algı haline geldi.
"Eksen kayması" tartışmalarını eskiden hiç ciddiye almayanlar artık ciddi bir şekilde Ankara'nın dış politikasında kategorik bir değişim olduğunu kabul ediyorlar.
Bu duruma kızmak, cevap vermek veya isyan etmek yerine, "Neden böyle bir algılama var?" diye sormak daha anlamlı kanımca. Bu soruya verilecek tek bir cevap var: İran. Türkiye'nin İran politikası Washington'da inanılmaz bir öfke yaratmış durumda.
Son zamanlarda birçok Amerikalı yetkili "Eğer Türkiye BM'de İran'a ekonomik yaptırımlar aleyhinde oy kullanırsa, 1 Mart 2003 tezkere krizinden daha beter bir durum yaşayacağız" ifadesini kullanmakta sakınca görmüyor.
Zaten eğer İsrail ile son kriz yaşanmasaydı, Davutoğlu ve Clinton arasında geçen haftaki görüşmenin konusu sadece ve sadece İran olacaktı.
Ama İsrail ile kriz sonrasında Türkiye'nin eli güçlendi. Sert mesaj planlayan Amerikan Dışişleri bir anda İsrail'in aptallığı nedeniyle çok zor durumda kaldı.
Sert konuşan Clinton değil Davutoğlu oldu. Sonuç olarak, hem İran hem de İsrail konusunda Washington ile ciddi bir krize doğru gidiyoruz. Keşke ABD bu krizi daha iyi yönetseydi. İsrail'i kınamak karşılığında Türkiye'den İran konusunda BM'de destek istemek gibi bir formül Washington'un aklına bile gelmedi. Herkes öfkeli. Ama kriz yönetimi öfke değil strateji gerektiriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA