Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Arnavutköy Karakolu'na "düşen" imparatoriçe

Tevfik Yener'le hafta sonu

Yıl 1963. "Topkapı" filminin çekimi sinema yıldızlarını İstanbul'a getirmişti. Kadroda, Melina Mercuri (Sonra Yunanistan Kültür Bakanı), Oscarlı Peter Ustinov ve Oscarlı Maximilien Schell vardı ki, o sıralar eski İran İmparatoriçesi Süreyya ile aşk yaşamaktaydı. Süreyya'nın eşsiz yüzü tüm dünyadaki dergi yöneticilerini kapak güzeli aramak sıkıntısından kurtarmıştı. Kapakları sık sık Süreyya süsler, "acıklı" yaşamı kaleme alınır, hanımlara, "Vah evladım, bu güzelliğiyle dul kaldı. Koca burunlu Şah n'olcak!" dedirtirdi.
İran Şahı, doğurgan olmadığı için Süreyya'yı boşamıştı. Farah Diba ile evlendi. Farah, ona oğlan da doğurdu ama taht gitti, kadere bak.
Yakut gözlü Süreyya teselliyi bulduğu sevgilisi Maximilien ile İstanbul'a gelmemişti, ancak "bir olay" kararını değiştirtti. Becerikli bir Beyoğlu muhabiri (1970'li yıllara kadar magazin haberlerini tek gazeteci izlerdi ve onlara Beyoğlu Muhabiri denirdi. Şık giyinmesi, prezantabl olması ve dil bilmesi şarttı.) Adalar Güzelini getirmiş Maxmilien Schell ile tanıştırmış ve birlikte fotoğraflarını çektirmişti. Film ekibini izleyen İtalyan paparazziler Max'ın Adalar Güzeliyle fotoğrafını ülkelerine gönderdi. İtalyan basını haberi alladı pulladı, "Max, Süreyya'ya ihanet ediyor, İstanbul'da sevgili buldu" diye salladı. Süreyya öfkelendi ve ilk uçakla İstanbul'a geldi.
...Ve ertesi gün..
"Süreyya ile Maximilien nerede?"
Gazeteciler şef garsona heyecanla soruyordu. Sarıyer'e balık yemeye gittiklerini öğrenmişlerdi. Sarıyer Urcan'a vardıklarında iki ünlü çıkmıştı. Tam gaz geri döndüler. Aktör ile Süreyya'nın bindiği taksiyi Arnavutköy'de yakaladılar. Gazetecilerin otosu, ünlülerin otosunu solladı, flaşlar çakınca taksi durdu. Gazeteciler sevindi, nihayet rahat fotoğraf çekeceklerdi.
Fakat beklendiği gibi olmadı. Hayli içkili Maximilien gazetecilere yumruk tekme girişti. Bizimkiler pısar mı, yeniçeri ruhuyla, "Hücuuum!" derken jandarma jipi yetişti, kavgacıları ayırdılar.
İki taraf da "Davacıyım! Ben de davacıyım!" deyince doğru Arnavutköy Karakolu'na. Tarihte ilk defa bir imparatoriçe "karakola düşüyordu."
Süreyya 10 yıl önce Türkiye'ye İran Şahı ile geldiğinde devlet töreniyle karşılanmıştı. O ne tantanaydı.
Şah ile Süreyya Beyoğlu'ndan geçerken izlemiştim, Süreyya'yı gören kadınlar ağlıyordu.
Elmaslarla süslü İran tahtında oturmuş bir kadın şimdi karakolun tahta bankına ilişmiş ifade veriyordu. Karakol kumandanı tarafları barıştırana kadar sabah oldu. İmparatoriçe ve Max jandarma jipiyle Hilton'a götürüldü.
Bir kaç gün sonra öğrenmiştik, kendisini karakola götürürken çok kibar davranan Burdurlu Onbaşı Necati Katrancı'ya çiçekle teşekkür göndermiş.
Max ile Adalar Güzelini yanyana getirerek bu olayın doğmasına sebep olan acar Beyoğlu Muhabiri Sezen Cumhur Önal'dı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA