Son dakika haberleri: Başkan Recep Tayyip Erdoğan 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla gençlerle kütüphane söyleşilerinde buluştu.
"ENSAN MUHACİR KONUSU SÜRELİ DEĞİLDİR"
Başkan Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar:
"Şu anda bizim bu sürecimize de baktığımızda Suriyeliler acaba keyiflerinden mi Türkiye'ye geldiler, zevküsefa için mi geldiler. Yoksa oradaki savaşta, oradaki ölüm korkusu onları Türkiye'ye hicret etmeye, iltica etmeye mi sevk etti." diye soran Erdoğan, bu insanların Suriye'deki zulümden, savaştan kaçarak Türkiye'ye sığındıklarını dile getirdi.
"Biz, muhacir olarak gördük ve böyle bir hicrete de bizim 'hayır' dememiz mümkün değildi. Zira Osmanlı'dan bu yana Türkiye zaten bu tür şeylerde her zaman kapısını açan, her zaman bu tür ilticalara ev sahipliği yapan bir ülkedir. Bu da tabii Türkiye'nin neyini gösteriyor, büyüklüğünü gösteriyor, Türkiye'nin bu noktadaki misafirperverliğini gösteriyor. Bu misafirperverlikle birlikte de Türkiye'nin dünyadaki şu anda mülteciler noktasında en çok göç alan bir ülke olarak ön sıraya çıktığını görüyoruz. Şu anda Türkiye bu noktada bir numara, dünyada bir numara ve biz bundan da rahatsızlık duymuyoruz. Bundan rahatsızlık duymadığımız gibi bir taraftan da Suriye'nin kuzeyinde biliyorsunuz biz briket evler yapımına başladık. Niye acaba briket evler yapımına başladık? Çünkü bu insanlar çadırlarda kalıyorlar. Yaşam koşullarının adeta sıfır diyebileceğimiz yerlerde kalıyorlar."
"Biz yine kapımızı açtık. Şu anda dünyanın değişik yerlerinde buna benzer konular yok mu? Var. Bir çok Meksikalının duvarları yıkarak Amerika'ya sığındığını görüyoruz ama bizdeki gibi bir ev sahipliğini Amerika onlara yapmadı, yapmıyor. Onlar yapmıyor diye biz yapmayacak mıyız? Ona bakarsanız biz Avrupa'nın değişik ülkelerinde, örneğin Almanya belli bir düzenli veya düzensiz göçü alıyor ama bizim gibi mi? Hayır, o teröristleri alıyor. PKK'lılardan, FETÖ'den önce Yunanistan, Yunanistan üzerinden ne yapıyorlar, Almanya'ya, Fransa'ya gidiyorlar vesaire. Tüm Bunları şöyle değerlendirdiğiniz zaman Türkiye'nin bu noktadaki alicenaplığı ortaya çıkıyor. Bizler Türkiye olarak da şu an itibarıyla özellikle Suriye'nin kuzeyinde bu briket evlerle bir adım attık ve hedefimiz bu briket evlerde 1 milyon mülteciyi barındırabilmek. Onun için de tabii 100 bin, belki 200 bin konuta ne olacak, ihtiyaç olacak. Derdimiz onları bu tür briket evlerle iskan edelim, yani o barınması zor, yağmurda, çamurda yaşanması zor koşullardan onları kurtaralım ve insanca yaşayabilecekleri 2 artı 1, bazıları 1 artı 1, bazıları 3 artı 1 şeklinde inşallah konutlarda bunları oralarda iskan etmek istiyoruz."
"ŞEHİR HASTANELERİMİZİN SAYISI DAHA DA ARTACAK"
"Tabii bu salgın döneminde bizim yapmamız gereken en önemli iş neydi? Hastanelerimizin mevcut sayısını daha da artırmaktı. Bugün şu anda bizim 19 tane şehir hastanemiz var. Bu sayılar daha da artacak. Tabii şehir hastanesi ne demek? Yani en küçüğü 500 oda. Ondan sonrası 1006, 2 bine kadar devam ediyor. Ve biz bu süreçte 3 ay içerisinde örneğin İstanbul'da şu anda, bay Kemal'le anlaşamadığımız ve bilmediği, anlamadığı, 1006 odalı biz Atatürk Havalimanı'na hastane yaptık. Aynı şekilde Anadolu yakasında da mevcut bir havalimanımız vardı, orada da yine 1006 yataklı bir hastane de orada yaptık. Bunların her ikisi de şehir hastaneleri statüsündedir. Bunlar tek katlı ama içerisinde ultrasonografiden, tomografiye, MR'a bütün bunlara varıncaya kadar en ideal şekilde bu hastanelerimizde bunları yaptık."
Eğer bu hastanelerimiz bizim olmamış olsaydı biz ne yapacaktık? O kritik dönemde sağa sola bakacaktık, acaba nereden ne yardım gelir de biz bu işi çözebiliriz diye. Fakat bunları yapışımız işimizi kolaylaştırdı. Ve şu anda bizim bakın yoğun bakımlarda vesaire filan bu hastanelerde ciddi ihtiyacımız kalmadı. Böyle bir noktaya geldik. Fakat tabii bunlar yeter mi? Hayır. Biz özellikle yola çıkarken bir şey söylemiştik. Eğitim, sağlık, emniyet, adalet, ulaşım, tarım, dış politika, enerji bunlar bizim en önemli adımlarımız olacak demiştik ve biz bu adımları gerçekleştirdik, gerçekleştirmeye de devam ediyoruz."
Başkan Erdoğan'dan gençlerle kütüphane söyleşisi
S. ARABİSTAN VE BAE İLE İLİŞKİLER
Bunlar da bizim Müslüman kardeşlerimiz. Bazen nasıl ailenin içerisinde patırtı gürültü oluyorsa aramızda bizim de böyle bazı sıkıntılar yaşandı ama biz bu sıkıntıları şimdi aştık. Gerek Suudi Arabistan'la gerek Abu Dabi yönetimiyle bunları aşarak süratle ticari ilişkilerimizi, sanayi, savunma sanayi, kültürel, turizm bütün bunlara yönelik şimdi planlama yaptık, adımlarımızı atıyoruz."
Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayid Al Nahyan'ın hayatını kaybetmesi dolayısıyla taziye ziyaretine gittiğini hatırlatan Erdoğan, iki ülke arasındaki münasebetleri çok daha güçlü bir platforma oturtmak istediklerini dile getirdi.
Erdoğan, "Suudi Arabistan'la hakeza öyle ve şu anda da Suudi Arabistan ile olan ilişkilerimiz çok daha olumlu istikamette o da gelişiyor. Her iki ülkeyle de başlattığımız bu süreç inanıyorum ki her iki ülkeye de çok çok önemli katkılar sağlayacak hem ticari noktada hem özellikle siyasi ilişkiler noktasında. Savunma sanayiine yönelik alanlarda biz birikimlerimizi onlarla paylaşırken onların da birikimlerini kendilerinden istifade ederek paylaşma fırsatını inşallah değerlendireceğiz diye düşünüyorum. Gelişmeler gayet iyi. şu anda sonu da inşallah hayır olur." dedi.
FİNLANDİYA İSVEÇ'İN NATO ÜYELİĞİ SÜRECİ
'NATO bir güvenlik teşkilatıdır, içerisinde terör örgütlerinin olmasını kabul edemeyiz. İsveç tam bir terör yuvası. Bir ülke hayır diyorsa NATO'ya alamazlar.
Her şeyden önce NATO konusunu değerlendirmekte fayda görüyorum. NATO ile ilgili adımda malum bu İsveç, Finlandiya tüm bunlar bizdeki terör odaklarını kendi ülkelerinde barındıranlar.
Ve onlara yani PKK'ya YPG'ye bu denli ülkelerinde ev sahipliği yapacaklar. Yürüyüşse yürüyüş, paçavralarını af edersiniz köprü üstlerine her yere asacaklar. Bunlar ülkemdeki terör kaynaklarını teşvik edip bunlara ciddi manada parasal destekler de verip bunlara silah desteği veren bu ülkelerle, kendilerine de söyledik. 'NATO bir güvenlik teşkilatıdır. Böyle bir güvenlik teşkilatının içerisinde biz terör örgütlerini olmasını kabullenemeyiz.'
Yani geçmişte girenler girdi. Bunun içinde Almanyası var, Fransası var. Yunanistan ve Fransa zaten bunlar girip çıkmışlardı. Ama sonra maalesef o dönemin Türkiye'deki yönetimi bunların önünü açtı. Ve bunlar tekrar NATO'ya geri dönebildiler. Geri döndüler de ne oldu? Örneğin şu anda Dedeağaç'ta Amerika üs kurdu. Ve FETÖ terör örgütü Yunanistan üzerinden Avrupa'ya seyahat ediyor. Ve kendilerine verdiğimiz teröristlerin isim listesini görmezden geliyor. Ve bunları hala korumaya devam ediyorlar.
Şimdi diyorlar ki 'Talepleriniz nedir bilelim, ona göre İsveç'ten Finlandiya'dan bunları isteyelim.' Biz bir sokulduğumuz delikten bir daha sokulmayı düşünmüyoruz. Yunanistan'da bunu yaşadık. Biliyoruz ki İsveç de Finlandiya da bize aynı numarayı çekecekler. Niye böyle bir gaflete düşelim ki... Kusura bakmasınlar.
"İSVEÇ TAM BİR TERÖR YUVASI"
Biz şu anda bu yetkimizi çünkü NATO'da tam ittifak gerekiyor bir ülke hayır derse NATO ittifakı içerisinde o ülkeyi alamazlar. Bizim de şu anda bu konuyla ilgili kesinlikle iki ülke hakkında hele hele İsveç, kesinlikle tam bir terör odağıdır, tam bir terör yuvası. Bunlar bize silah noktasında yaptırım da uyguladılar. E şimdi Yunanistan'a geliyoruz. Batı'ya 400 milyar avro borcu var, hala Batı bunlara silah desteğini de veriyor. Üs kurmalarına örneğin Amerika'nın müsaade ediyor. E bir taraftan da bizimle görüşmelerinde 'Biz sizinle aramızdaki münasebetleri geliştirmek istiyoruz' falan bunu derken kalkıp iki devletli çözüme yani Kıbrıs'la ilgili 'biz olumlu bakmıyoruz' diyorlar.
Senin olumlu bakmadığın şeye bizim olumlu bakacağımızı kim sana söylüyor.
"PUTİN VE ZELENSKİY İLE BAĞLARI KOPARMAYIZ"
Gerek Rusya gerek Ukrayna'yla ilgili denge politikası güdüyoruz ve bu politikada ne Sayın Putin'le ne Zelenskiy'le bağları koparıp atmaya asla niyetim yok.
ATATÜRK HAVALİMANI POLEMİĞİ
Ben şimdiden müjdeyi vereyim. İnşallah çok çok mutlu edecek. Bütün o bölgeye Türkiye'nin en büyük millet bahçesi olarak gelip orada hafta sonları hatta hafta içlerini geçirebilecek aileler olacak. Bütün bunlarla oyun parklarıyla kültürel merkezlerle orası çok ciddi bir güç inşallah devşirecek. O bölge zaten millet bahçesi noktasında Başakşehir'in oralara kadar fakir. Ama şu anda bu millet bahçesi ile ağacıyla yeşiliyle çok çok güzel bir yer olacak. Tabi bir taraftan da yanında Şehir Hastanesi var. Şehir Hastanesiyle birlikte iç içe olacak. Şimdi düşünün bir tarafta 1006 odalı Şehir Hastanesi yanında millet bahçesi oranın güzelliği ne ile izah edilebilir. Oranın yeşiliyle oyun parklarıyla gayet güzel bir proje hayata geçecek. Şimdiden ben oranın bitmiş halini adeta görüyorum. Bir ihtimal pistleri belki de kaldırmayacağız. Pistler belki de kalacak. Pistlerin dışındaki şuandaki mevcut yeşil alanları biz çok daha farklı bir yeşil alan getirmek suretiyle orayı zenginleştireceğiz. Bununla ilgili olarak proje üzerindeki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ve 29 Mayıs kutlamasını bu sene orada yapacağız.
SOKAK HAYVANLARI İÇİN PROJE TARTIŞMASI
Bir gencin, "Sokak hayvanlarıyla alakalı hassasiyetinizi çok iyi biliyorum, yanlış hatırlamıyorsam sizin de Çiko adında bir köpeğiniz vardı sanırım." sözleri üzerine Erdoğan, Çiko'nun çok yaşlandığını söyledi. Gencin, "Bu konuyla alakalı gerekli talimatları verdiğinizi sosyal medyadan da takip ediyoruz. Bununla alakalı belediyelerin herhangi bir gücü var mı ya da yeterli olduğunu düşünüyor musunuz, yeterli personel var mı?" sorularına karşılık Erdoğan, "Rahmetli Neşet babanın bir sözü var, aşkınan koşan yorulmaz." dedi.
Başkan Erdoğan'dan gençlerle kütüphane söyleşisi
Belediyelerin hepsinin kendi ölçüsünde gücü bulunduğunu dile getiren Erdoğan, "Koskoca İstanbul Büyükşehir Belediyesi niçin bu konuda kalkıp da hayvanlarla ilgili barınak yapmıyor? Yapsın. Örneğin şu anda bizim Konya Büyükşehir Belediyemizin nefis bir barınağı var. Geçiyorum ilçe belediyesi olarak mesela İstanbul'da Beykoz Belediyemizin gayet güzel bir barınağı var." diye konuştu.
Burada en önemli sürecin kısırlaştırmadan geçtiğini ifade eden Erdoğan, "Yani kısırlaştırmaya yönelik, özelikle sokak hayvanlarına yönelik bu adımın atılması gerekiyor. Aksi takdirde tabii sokak hayvanlarındaki bu sınırsız çoğalma, ciddi bedeller de ne yapabilir, bize ödettirebilir. Onun için belediyelerimizin işinin kolaylaşması noktasında kısırlaştırmanın büyük önemi var." değerlendirmesinde bulundu.
Bunun yanında özellikle teşhis, tedavi ve operasyonların önemli olduğunu belirten Başkan Erdoğan, şunları söyledi:
"Ben tabii gittim, gezdim gördüm, baktım belediyemiz hakikaten nefis bir yer yapmış, adeta hastane. Demek ki isteyince oluyor. Yani aşkınız varsa bu konuda bir şeyler yapmak istiyorsanız var. Aynı durum Konya'daki Büyükşehir Belediyemiz o da büyük bir projeyi hayata geçirdi. İstanbul'da Beykoz Belediyemiz ve diğer ilçe belediyelerimizin içinde yine atılan adımlar var. Biz bu konuyla ilgili özellikle Tarım ve Orman Bakanlığımızı da devreye soktuk ve müşterek çalışma yapmak suretiyle tabii sokak hayvanlarına yönelik bazı adımlar atmamız gerekiyor ki yani Allah göstermesin bu çocuklarımızın, kızlarımızın, yavrularımızın yani köpeklerin saldırısına uğramaları herhalde anne babalar olarak bizleri de rahatsız edecektir. Bunu kimse güle oynaya karşılayamaz. Düşünün ki bir anne babanın yavrusu parçalanıyor, ne olacak, alkış tutacak hali yok. 'Hayvan sevgisi' diyebilir mi, diyemez. Burada da gerçekçi olmak lazım öyleyse tedbir, teşhis, tedavi ve koruma yöntemleri ve bunlara yönelik de adımlarımızı atıyoruz ve birinci derecede de bu konuda özellikle Tarım ve Orman Bakanımıza dedim ki artık bütün hocalığını her şeyini bu işte kullanacaksın ve adımı da atacaksın."
"STİL BİRÇOK ŞEYLERİ DEĞİŞTİREBİLİYOR"
Bir gencin, masa tenisi oynarken neden raketi farklı şekilde tuttuğu, bunun kendisine avantaj sağlayıp sağlamadığı yönündeki sorusu üzerine Erdoğan, dünyada masa tenisinde çok farklı stiller bulunduğunu aktardı.
Türkiye'nin klasik raket tutma tarzı olduğunu, dünyada da çoğunlukla bu tarzın kullanıldığını ve raketin sap kısmından tutulduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ama mesela Çinlilerin, Japonların tutuş sekli ise benim tuttuğum şekildir. Ben onlardan örneği alarak o şekli kullanıyorum. Fena da değil yani bayağı işe yarıyor. Son zamanlarda bazı dostlarla yaptığımız müsabakalarda işe yaradı. Mesela yurttaki masa tenisinde voleybol milli takımımızın koçu Giovanni (Guidetti) ile oynadık. O da o klasiği kullanıyordu, ben ise raketi avucuma alarak kullandım. 'Sen iyi oynuyorsun' dedi. 'Senin kadar değil' dedim. 'Yendin beni' dedi. Şimdi demek ki stil birçok şeyleri değiştirebiliyor. Hani futbolda da bir plase vuruşlar vardır, trivela vuruşlar vardır değil mi? Hepsinin farklı farklı bu sistemde kendine özgü netice alışları var. Ben de masa tenisinde raketle bu noktada işime yaradı, iyi de gidiyor. Bundan sonraki süreçte de herhalde diğerini öğrenecek halim yok."
Bir gencin Kovid-19 salgını ile artışa geçen ve küresel gelişmeler doğrultusunda tüm dünyada yükselen enflasyon sürecine işaret ederek, "Devletin enflasyonla mücadele noktasında ilgili kurum ve kuruluşlarıyla yetkili, etkili ve yeterli bir denetim sağladığını düşünüyor musunuz?" şeklindeki sorusuna Erdoğan, "Devlet olarak tabii ki etkin ve yetkili bir mücadele sürüyor, devam edecek. Dünyadaki hemen hemen bütün ülkelerde, hepsinde de şu anda bugüne kadar hiç görmedikleri yüksek enflasyon var. Bizim özellikle bu yıl çok önemli. Bu işi aşacağız başka bu işin çaresi yok inşallah enflasyonu da indirmeye başlayacağız." yanıtını verdi.
Bir başka gencin, ihracatta rekor sayılara doğru ulaşılmasının vatandaşa yansımasının ne zaman olacağını ve belirli ürünlerdeki fiyat artışının ihracattaki artıştan kaynaklanıp kaynaklanmadığı yönündeki sorusuna karşılık Erdoğan, bu yıl itibarıyla ihracatta 250 milyar dolara ulaşmayı hedeflediklerini söyledi.
Göreve geldiklerinden bu yana hedeflerinin ithalata dayalı ihracat olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"İthale dayalı ihracatta da tabii bu belli bir zamanı aldı ama bundan sonraki süreçte tabii içeriden yani yerli piyasadan bu ürünleri alıp bu ürüne dayalı olarak biz mamul maddeyi inşallah üretirsek o zaman bizim bu noktadaki maliyetlerimiz, daha da düşecek ve ihracatta 250 milyar dolar seviyesini inşallah aşacağız. Şu anda tabii 250 milyar dolar çok çok önemli. Ve faizle aradaki dengeyi de sürekli olarak inşallah kapatma imkanı yakalayacağız. Buradan hiç endişem yok fakat sizin de ifade ettiğiniz gibi ithal ürüne dayalı mamul madde değil de bizim kendi içerimizden üreteceğimiz yani madencilikte olsun diğer ürünlerde olsun. Kendimiz üretir ve bunu mamul maddeye çevirirsek ki savunma sanayiinde olduğu gibi örneğin bir savunma sanayiinde göreve geldiğimizde yüzde 20 idi milli olan yerli olan ama şu anda bizim yüzde 80'e ulaştı savunma sanayiindeki ürünlerimizin oranı. Ve tabii bu bizim için ihracatta da ciddi bir potansiyel ve bizi savunma sanayiinde hiçbir yere muhtaç etmeyen bir durum. Ve her geçen gün bu daha da iyiye gidiyor ve bundan sonraki süreçte de inşallah bu potansiyel daha da artacak."
"O KONUDA MÜŞTEREK HAREKET EDEBİLİRİZ ŞEKLİNDE BİR YERE VARDIK"
Kripto paralar ile ilgili görüşü ve Elon Musk ile görüşmesinin detayları sorulan Erdoğan, Musk ile daha çok uzaya gönderecekleri uzay aracı ile alakalı konuyu görüştüklerini belirterek, "O konuda müşterek hareket edebiliriz şeklinde bir yere vardık." dedi.
Erdoğan, "Kripto para konusunda arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor. Mecliste bunun müzakeresi yapılıp ona göre adımlarımızı atacağız. Doğrusu benim kanaatimi soracak olursanız, ben kripto para olayına sıcak bakmıyorum. Arkadaşlarımız çalışmalarını yaptıktan sonra da adımlarımızı atacağız. Yani birini zengin birini fakir yapacak olan bu tür araçlarla adım atmanın doğru olmadığına inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Başkan Erdoğan, Mersin'de 18 yaşında parlamentoya aday olduğunu belirten bir kız öğrencinin Türk Devletleri Teşkilatı'nın gençlik yapılanmasına ilişkin bir çalışmanın olup olmayacağına ve kamu diplomasisinde Türk gençlerinin rolüne ilişkin sorusu üzerine, 30 olan seçilme yaşını önce 25'e sonra da 18'e indirdiklerini anlattı.
"18 yaşı seçme ve seçilme yaşı yapan biziz, yani bu konuda ne ana muhalefetin ve yavru muhalefetin bunların en ufak bir katkısı yok. Bu işi başardık şu anda aramızda çok genç arkadaşlarımız var." diyen Erdoğan, bu sayıyı daha da artırmak istediklerini söyledi.
Bunu uluslararası çapta da aynı şekilde gerçekleştirmenin mümkün olduğuna vurgu yapan Erdoğan, "Yani Türk devletleri arasında bunu başarabiliriz. Yeter ki sizler bu konuda 'evet biz de varız' deyin. 'Biz de varız' dediğiniz takdirde bizler sizleri oralara da temsilci olarak gönderebiliriz. Temennimiz odur ki yani bu milletin evlatları uluslararası camiada Türkiye'yi temsil eden birer diplomat olsun ve oradaki diploması mücadelesinde yerlerini alsın." diye konuştu.
Bir öğrencinin Hakkari'ye gerçekleştirdiği ziyaretini anımsatması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Tabii o gece ansızın Yüksekova'ya gittik ve orada askerlerimizle güzel bir iftar yaptık. Ondan sonra şehir merkezine indik. Şehir merkezinde oradaki pastaneler maşallah bayağı güzel ve öğretmenlerimizin de yoğun olduğu bir yerdi onlarla beraber oturduk pastamızı vs onları yedik onlarla kaynaştık. Tabii o terör şehri olarak anılan bölgede o gece düşünün artık sahura doğru olan o saatte bile cadde tıklım tıklım doluydu. Birçok şeyler artık aşıldı bundan sonra da artık Yüksekova halkı, Hakkari halkı teröre prim vermemeli. Bunları da başarmalıyız."
"24 SAAT BURASI ÖĞRENCİLERİMİZLE DOLUP TAŞIYOR"
Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'ni görenlerin kendi ülkelerinde yapmak istediklerini dile getiren Erdoğan, "Biz diyoruz, projeyi veririz. Siz yeter ki yapın. En son Kazakistan Cumhurbaşkanı o da burayı görünce çok çok beğendi bunun aynısını Kazakistan'a da yapalım. Eyvallah. Biz müteahhit firmaya da göndeririz, projeyi de veririz. Herhangi bir şey de talep etmeyiz. Gerçekten projemiz çok başarılı bir proje ve 24 saat burası öğrencilerimizle dolup taşıyor. Bundan dolayı da ne kadar isabetli bir proje olduğu ortaya çıkıyor." diye konuştu.
ERDOĞAN, ŞİİR OKUDU
Programda ayrıca Seda Nur isimli genç, Başkan Erdoğan ile şiir okumak istediğini söyledi. Erdoğan, Seda Nur'u kırmayarak, Nurullah Genç'in "Beni Yakışına" şiirini Seda Nur ile okudu.
Erdoğan, "Ben de cezaevine girerken doldurduğum o zaman kasetti tabii cd'ler yoktu, kasetimin şiirlerinde Nurullah Genç hocamızın da bu şiiri vardı, sağ olsun var olsun. Gençlerimiz de bunu takip ettiğine göre, demek ki memnuniyeti yüzdesi yüksek." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, programa katılan gençlerle hatıra fotoğrafı çektirdi.