YAZI: Serkan AKKOYUN
Başakşehir'e bakınca, alternatif formasından çok daha fazlasını Manchester City'den esinlendiğini görüyoruz. Guardiola'nın 2009'da Barcelona ile başlattığı futbol devrimi dünyanın dört bir yanından takımı etkilemişti. Bu nedenle rüzgarın Türkiye'de esmesi de kaçınılmazdı. Ancak Başakşehir'in bu sezonki yapısı, basit bir esinlenmenin de ötesine geçmiş gibi duruyor.
DURAN TOPLARLA BAŞLAYAN ESİNLENME
ÖTESİNE GEÇİYOR
Ligin 24. haftasında oynadıkları Yeni Malatyaspor maçında Arda Turan'ın kalecide kalan kafa vuruşundan önce kullanılan duran top, taktiksel olarak Manchester City'nin sıklıkla kullandığı bir yöntemdi. Topun başında iki kişi duruyor. İlk oyuncu vuracakmış gibi hareketleniyor ve bu sırada savunmanın ilk dizilişi bozuluyor. Ardından hareketlenen oyuncu duraksıyor ve yanındaki arkadaşı vuruşu kullanıyor. Bu sayede rakip savunma yeniden pozisyon alamadan top tehlike bölgesine gönderiliyor. Manchester City bu yöntemle Everton maçında Stones'la bir gol bulmuş ve maçı çözmüştü.
MANCHESTER CITY NE YAPIYOR?
AYNISINI YAPMAK İMKANSIZ
Manchester City'nin, temel prensibi takımın hücum ve defans bölgelerini beşerli iki gruba ayırarak, bu grupların kendi içlerinde sık sık pozisyon geçişlerine dayanan hücum yönlü bir oyunu var. Bu oyunu oynamak çok kolay değil. City'nin uygun kadrosu ve bu kadroyu oluşturabilecek bütçesi de var. Ancak bu oyundan esinlenmek mümkün. İşte Başakşehir'in yaptığı da biraz bu. Esinlenerek, harmanlamak...
Oyunun en temel özelliği hızlı hücum geçişleri ve topla ilişkinin iki beşerli grupta (hücum beşlisi-savunma beşlisi) farklı kurulması. Bu oyun yapısı da iç saha ve dış sahada değişiklik gösteriyor. Kendi sahanızdaysanız ve set hücumu yapıyorsanız topa sahip olmanız ardından da topu iyi kullanmanız lazım. Zirvedeki takımlar iç saha maçlarında daha hücumcu ve açık bir oyun oynar. Dış sahada ise temkinli ve kapalı oyun tercih edilir. Bu yüzden iç sahada topu rakibe verme ve yüksek baskıyla top kapma sık kullanılabilecek yöntemlerdir. Ancak dış sahada topun sahibi olmak, Pep'in Cruyff'tan öğrendiği 'top sizdeyse, gol yemezsiniz' felsefesiyle örtüşür.
BAŞAKŞEHİR | %55.5 |
BEŞİKTAŞ | %54 |
GALATASARAY | %53.5 |
EPUREANU VE MAHMUT TEKDEMİR'LE PAS SANATI
Buradan yola çıktığını düşündüğüm Başakşehir de %55.5 ile dış sahada en çok topa sahip olan takım. Yine dış sahada %84 ile en çok pas yapan takım da Başakşehir. Abdullah Avcı bu oyunu, Epureanu ve Mahmut Tekdemir üzerinden kuruyor. İki oyuncu da pas istatistiklerinde ligin en iyilerinden. Mahmut maç başına 67.9 pas yapıyor (lig ikincisi) ve %87 isabet oranına sahip. Ligin en isabetli pas yapan oyuncusu ise %91 ile Epureanu. Onun maç başına pas sayısı ise 65.5...
GUARDIOLA BÖYLE ÖĞRETMİŞTİ
ORTA SAHADA TOPLA AZ TEMAS
Savunmadan isabetli pasla çıkan, topu stoperi ile merkez orta sahası arasında sağlıklı bir ağla ikinci bölgeye taşıyan Başakşehir burada oyunu hızlandırmayı tercih ediyor. Guardiola'nın dünya futboluna kazandırdığı bu yöntemde, orta sahaların, orta saha çizgisi ve civarında topla ilişkisi olabildiğince düşük tutuluyor. Çünkü bu sırada hem savunma ileri çıkıyor hem de hücum seti kuruluyor. Yani topu ne kadar çok ayağınızda tutarsanız, kaptırma ihtimaliniz artar ve hazırlıksız yakalanma riski yaşarsınız. Guardiola'nın daha futbolcuyken genç Iniesta ve Xavi'ye öğrettiği şeyin 'topa yarım dokunuş' olması tesadüf değil.
STEPHANE BADJI | 68.6 |
MAHMUT TEKDEMİR | 67.9 |
JOSE SOSA | 67 |
KISA PASLAR YAPMAK ÇÜNKÜ AZ RİSK ALMAK...
Hücum yönü %39 sol kanat, %38 sağ kanat olan Başakşehir de orta sahada topa olabildiğince az temas etmeyi tercih ediyor. Bu yüzden Emre Belözoğlu hala ligin en iyi oyuncularından birisi ve maç başına 12 kilometreye yakın koşuyor. 6-8-10 numara denen orta sahanın defansif alanı, merkezi ve hücum alanı arasındaki geçileri sıklıkla yapan Emre'nin asıl görevi; topu bir an önce 2. bölgenin 3. bölge ile olan sınır noktasına taşımak. Kimi zaman dribling ile kimi zaman uzun pas, kimi zaman da kısa pas ile... Ama sıklıkla kısa pas tercih ediliyor. 476 kısa pas yapan Başakşehir bu alanda da ligin lideri. Avcı için 'az risk' her şeyden önce geliyor.
EPUREANU | %90.7 |
ATIBA | %89.5 |
MEDEL | %89.4 |
HÜCUMDA SORUN YOK, EDİN VİŞÇA VAR
Oyunun genelinde ortalama %55 topa sahip olma ve %82 pas isabetiyle oynayan Başakşehir bu alanda çok etkileyici görünmüyor. Ancak hücum bölgesindeki yapısı gerçekten başarılı. Guardiola'nın kanat oyuncularını santrfor olarak kullanma çabasının, günümüzde her takımın vazgeçilmezi haline gelmesi, Katalan'ı gururlandırıyor olmalı...
Başakşehir'de de bu işi çok iyi yapan iki isim var: Robinho ve kesinlikle Vişça. Robinho maç başına 2,5 anahtar pas ile Quaresma'nın ardından ligin en iyisi. Vişça ise 2,4 anahtar pas ile üçüncü sırada... Rakibi çözme konusunda sıkıntı yaşamıyorlar. Buna ilaveten Vişça'nın 3,9, Robinho'nun 3,8'lik şut ortalamaları da ligin en çok şut çeken beş oyuncusundan ikisine sahip olmaları anlamına geliyor. Özellikle dış sahada 13,3 ile en çok şut çeken takım olmalarında bu ikilinin (Robinho sonradan katılmış olsa da) payı büyük. Vişça ayrıca attığı 10 golle, tek başına takımın gol yükünün %24'ünü omuzlarında taşıyor. 12 de asist yapan Bosnalı oyuncu bu sezonun tartışmasız yıldızı.
ŞANSTAN BİR ADIM FAZLASI: BİLİM VE TAKTİK HARMANI
Buu oyun Başakşehir'i şampiyonluk yarışında tutuyor. Tabii ki Klopp'un dediği gibi oyun aslında 'an'lardan oluşuyor ve bu anları hakem kararları, bireysel hatalar, bireysel üstün performanslar ve şans faktörü de etkiliyor. Ancak atletik performans birimi kuran ve bilimi taktiğine katan Abdullah Avcı'nın ekibiyle gösterdiği, takımına yansıttığı performans 'anlık' faktörler ve saha dışı etkenlerin bir adım önünde gibi duruyor.