Bankacıların gözü kulağı bu aralar Ankara'da... Çünkü Ankara'da, bankacılık sisteminin yeniden düzenlenmesine ilişkin bir dizi çalışma yürütülüyor. Konu Türkiye'nin gündemine ekonominin bir numarası, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından getirildi. Bankacıların maaş ve promosyonlarının sınırlandırılmasından, sistemin daha rekabetçi hale getirilmesine yönelik birçok tedbir masaya yatırılmış durumda. Görev süresinin birinci yılını mayıs'ta dolduracak olan Yapı Kredi Bankası Genel Müdür Faik Açıkalın'a yeni düzenlemelere ilişkin görüşlerini, geride kalan bir yılını nasıl değerlendirdiğini ve Yapı Kredi'deki bundan sonraki hedeflerini sorduk.
Bankacılık sisteminin yeniden düzenlenmesi tartışmaya açıldı. Bu çerçevede en yakın gelişme banka maaş ve primlerine sınırlandırma çalışmalarının son aşamaya geldiğiniz biliyoruz. Maaşlar ve primlerin işin en detay, ama en merak edilen ve en popüler kısmı olduğunu düşünüyorum. O düzenlemeler içinde çok daha önem verilmesi ve dikkatle değerlendirilmesi gereken sermaye yeterliliği, likidite, bilanço, riskler ile ilgili bir takım etkenler var. Örneğin değişik ürünlerin risk ağırlıkları, minimum likidite, sermaye yeterliliği ya da sermaye ayrışımlarının tanımları çok önemli. Bence maaşlar ve primler bankacılık sisteminin tehdit edebilecek kadar önemli bir etken değil. Bunun yanında G-20 kararları çerçevesinde hem dünyada hem Türkiye'de bankacılık sisteminin yeniden düzenlenmesi yapılırken bize dar gelen bir elbise giydirilmeye çalışılması veya en azından makul bir geçiş dönemi verilmemesi sıkıntı yaratabilir.
Peki mevduata yüzde 10 sınırı gibi bir sınırlama nasıl olur? Ya da Too big to fail (Batmasına izin verilemeyecek kadar büyük banka) sınırlandırmasına bakışınız nedir? Mevduata yüzde 10 sınırı getirilmesi spekülatif bir konu. Somut bir karar çıkmadan üzerine yorum yapmanın doğru olmaz. Too big to fail kavramını empoze etmekten ziyade, sistemi doğru düzenlerseniz ve doğru denetlerseniz, kendi içinde sağlıklı olacaktır. Burada önemli olan Merkez Bankası, BDDK, SPK ve bankaların ortak akıl ile kararlar almasıdır. Eğer sınırları geçerken doğru koşulları sağlayarak geçiyorsa, onu sürdürebiliyorsa, doğru denetleme yapılıyorsa bırakın oyuncular sağlıklı büyümesini sürdürsünler.
Sizce sektör yeterince rekabetçi mi? Sektöre giriş ve çıkışlar sağlıklı bir biçimde düzenlendiğinde herkes imkanına göre rekabette kendine bir yer bulabilir. Türkiye'de bunu engelleyen bir durum yok.
Ama yeni banka kurulmasına izin verilmiyor ya da zorlaştırılıyor. İmkânların olmadığını söylemek haksızlık olur. Örneğin banka satın alınabilir. Sektörde irili ufaklı pek çok banka var. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde Hüsnü Özyeğin Millennium Bank'ı satın aldı. Bence Türk bankaları son derece rekabetçi. Türkiye'ye pek çok yabancı banka girdi ancak bugün başarılı olan banka sayısı giren banka sayısından daha az.