Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın Doğu Afrika gezisinden taze döndüm. Tanzanya ve Etiyopya'yı 3 gün içinde hallaç pamuğu gibi attı bakan ve beraberindekiler. Milyar dolarlık iş anlaşmaları yapıldı, bağlantılar tesis edildi. Herkesin ağzından eksik etmediği Afrika'ya yatırım yapın çağrısının ne kadar doğru olduğunu çarşıda gördük. İşadamı çantaya iğneden ipliğe ürettiği her şeyi koysun bu pazarlarda satar. Küresel ekonomiye tam entegre olmadıkları için kriz buralara uğramamış.
BİNBİR ÇEŞİT ÜRÜN VAR
Gazeteci milleti olarak biz de kaçamak fırsatlar yaratıp çarşıda aldık soluğu, kendi çapımızda 'ticaret' yaptık biz de. Birazını yazayım da dostlar "alışverişte" görsün. Tanzanya ve Etiyopya'da sadece kendi aldı verdi maceralarımı yazsam gazetenin ek vermesi lazım valla. Arsız alıcı oluşumdan değil, bu iki ülke sokaklarında dayanılmaz cazip ıvır zıvır kaynamasından kaynaklanıyor durum. Binbir çeşit ahşap- teneke mask cümbüşünü mü saysam, ebem kuşağı renkleri bezeli çaputu kumaşı mı söylesem şaşıyorum. Gir bir sokak pazarına gör başına geleceği. Biri bisikletin ön tekerine kayışı bağlamış, kayış ucunu da biley taşına iliştirmiş, pedal bastıkça kıvılcım keskinleştiriyor kör bıçakları. Az ötede şeker kamışlarını cips kıvamı doğrayıp, paspal merdaneden geçirerek suyunu sıkan tezgah duruyor işte. Tanzanya Şilini'yle binler on binler ödediğine bakma, bizim mazbut liramıza vurunca 3 kuruşa geliyor bardağı. Bu türden alan razı- satan razı durumu incikboncuk, küpe bilezik alırken de var. Fil kuyruğundan yapılan bilezikler pek rağbette. Uğur getirirmiş diye düzineyle alanlar gördüm. Zaten konteyner doldursan ödeyeceğin para 100 doları geçmez ki.