SANAYİNİN YENİ BİR YAPILANMAYA TABİ TUTULACAĞI BİR DÖNEM OLACAK
Türkiye'nin dünyanın ikinci büyük ihracatçısı olarak 675 milyon dolarlık buzdolabı ihraç ettiğini ancak bozdolabındaki kompresörler için de 400 milyon dolar ithalat yaptığını anlatan Çağlayan, Türk sanayicisinin bu örnekleri değiştirebilecek kapasiteye, zekaya, bilgi ve beceriye fazlasıyla sahip olduğunu belirtti.
Çağlayan, ''Sanayimizin, sanayicimizin zihni değişime ve yeni bir yapılanmaya tabii tutulacağı bir dönemle karşı karşıyayız'' dedi.
Ekonomi Bakanlığının önce dış ticarette açık veren sektörlerin neden açık verdiklerini tespit edeceğini ve bunlarla ilgili önemli politika dokümanı oluşturacaklarını kaaydeden Çağlayan ''yani biri belirleyen, biri denetleyen, biri uygulayan Bakanlık şeklinde değil, topyekün bunlar Bakanlık bünyesinde yapılacak. Bu da gerek ülkemizde üretimi olmayan ürünlerin üretilmesi için, dışarıdan doğrudan yabancı yatırımının çekilmesi, yatırımcının ülkeye getirilmesi için önemli'' diye konuştu.
''ADETA YATIRIM AVCILIĞI YAPACAĞIZ''
Kendilerinin hangi sektörlerde, neden ithalat yapıldığını bildiklerini anlatan Çağlayan, Türkiye'de üretim yapısının güçlendirilmesi gerektiğini söyledi ve yurt dışında belirledikleri firmaları Türkiye'ye getirmek için adeta ''yatırım avcılığı'' yapacaklarını söyledi.
Cari açığın temel nedeninin Türkiye'deki tasarruf eksikliği olduğunu belirten Çağlayan, Türkiye'de kazanılan dövizin, harcanılan dövizden daha az olduğunu ve cari açıkta enerji ithalatının önemli bir payı olduğunu vurguladı.
81 ili tek tek analiz ettiklerini ve 500 sektörü incelediklerini, hangi ülkelere ihracat yapılacağını tespit ettiklerini vurgulayan Çağlayan, ikinci bir çalışma olarak da 73 ülkede, bin 243 sektörde çalışma yaptıklarını, Türkiye'nin ihracat yaptığı ülkelere yüzde 30 daha fazla ihracat yapabileceğinin belirlendiğini söyledi. Çağlayan, Hindistan'ın da bunun bir örneği olduğunu kaydetti.
Cari açığın etkisinin yıl sonuna kadar azalacağının görüleceğini de belirten Çağlayan, cari açığın Türkiye açısından bir risk oluşturmadığını, ekonominin son derece güçlü olduğunu söyledi ve ''gerek kamu dengesi açısından, gerek bütçe dengesi açısından Türkiye 41 kere maşallah diyebileceğimiz bir noktadır. Bu konuda bir sıkıntı bir problemimiz olmayacaktır'' dedi.
Bakan Çağlayan, ithalatta da piyasa gözetim denetim fonksiyonunu yeniden ciddi bir şekilde ele aldıklarını sözlerine ekledi.
AVRUPA'DAKİ KRİZ
Avrupa'daki krize de değinen Çağlayan, bugün Avrupa'nın başına bela olan unsurdan birinin siyasi istikrarsızlık, diğerinin de ekonomik istikrarsızlık olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Avrupa'da bir çok ülkede görülen krize girmemesinin arkasında ülkenin siyasi ve ekonomik istikrarının yattığını savunan Çağlayan, AB üyesi ülkelerin 2007'den beri biraz hantal davrandığını ve tedbir konusunda geç kaldıklarını düşündüğünü kaydetti.
IMF'nin ve Avrupa Merkez Bankasının tüm desteklerine rağmen, sorunun artarak devam ettiğine işaret eden Çağlayan, ''Bunlara rağmen ateşin sönmemesi, AB oyuncularının zamanında karar alamayışı ve zamanında müdahale edemeyişinden kaynaklanıyor'' dedi.
''Dolayısıyla Avrupa'daki gelişmeler, ister istemez bizim ticaretimizi de etkileyebilecektir'' diyen Çağlayan, Avrupa'dan çıkan bu krizin Türkiye'ye bir diğer etkisinin de doğrudan yabancı yatırımlar konusunda olduğunu söyledi.
Çağlayan, doğrudan yabancı sermayenin Türkiye gelişinde, ülkedeki genç nüfus, üretim gücü, maliyetler, lojistik ve coğrafi yapısının etkili olduğuna işaretti.
AVRUPA'DAN GELECEK OLAN YATIRIMLAR BİRAZ ETKİLENEBİLİR
Avrupa'daki krizin Türkiye'ye Avrupa'dan gelecek olan doğrudan yatırımları biraz etkileyebileceğini belirten Çağlayan ''zaten Avrupa'nın yatırım ve üretim merkezi, şu anda en cazip, en yakın tedarik merkezi Türkiye'dir. Türkiye Avrupa'nın bir yerde akciğeridir, nefes alabileceği bir yerdir'' dedi.
Avrupa'daki gelişmelerin dış ticarete, doğrudan yatırımlara etkisinin yanı sıra, avro-dolar paritesinde de olumsuz gelişmelere neden olabileceğini ifade eden Çağlayan, Avrupa ihracatında düşüş ihtimaline karşılık geçen yıl itibariyle önemli bir çalışma başlattıklarını, bölgesel işbirliklerine önem verdiklerini,rotalarını değiştirirken, dünyanın diğer ülkeleriyle de ticareti geliştirmek için yeni stratejiler belirlediklerini kaydetti.
Çağlayan, ''Ancak, Avrupa başta olmak üzere elde etmiş olduğumuz pazarları hiç kaybetmeye niyetimiz yok'' dedi.