2008'den bu yana bir türlü toparlanamayan dünyanın en büyük ekonomileri şu günlerde önemli bir sorunun cevabını arıyor. İşsizliği azaltıp, ekonomiyi büyütüp, ülkeyi krizden çıkarmak mı daha önemli merkez bankasının bağımsızlığı mı? ABD sorunun cevabını çoktan buldu ancak geçtiğimiz ay Japonya Merkez Bankası'nın (BoJ) üzerinde yaratılan açık baskı ve kur savaşlarının iyiden iyiye başlaması üzerine Avrupa da harekete geçti. Geçtiğimiz gün Almanya Merkez Bankası da büyük bir geleneği bozarak "Kur savaşında ben de varım" dedi. Almanya Merkez Bankası Bundesbank'ın tepe yönetiminden Andreas Dombret, Handesblatt gazetesindeki makalesinde, Japonya ve Amerika'nın hamlelerine karşılık olarak piyasaya doğrudan müdahale edilebileceğini yazdı. Bundesbank Başkanı Jens Weidmann ise ABD ve Japonya'yı kurla oynayarak yerli malların rekabet gücünü artırdığı yönünde suçlamıştı. Japonya'da yeni Başbakan Shinzo Abe, Merkez Bankası'nı parasal genişleme için açık açık tehdit etti ve ülke on yıllardır ilk kez resesyondan çıkışın sinyallerini vermeye başladı. Hükümet kararlarla birlikte ihracatta artışın ardından da ekonominin bazı alanlarında da çıkış beklediğini açıkladı.