"İlişkiniz nasıl gidiyor?" diye soru mu olurmuş... Bu gazetecilik değilmiş... Evet, New York Times'tan transfer edilen, Pulitzer ödüllü magazin yazarları, çok haklısınız...
İsterseniz 19 yaşındaki çocuğa ağza alınmayacak küfürler eden Ozan Güven'in anıtını dikelim Cihangir'e! Hatta 17 Mayıs'ı magazin terörü gazilerini anma günü de ilan edebiliriz. Röportajlarda, TV programlarında yönelttiğiniz abuk sabuk sorulardan bir liste hazırlayacağım ama vaktim yok!
Neyse ki, Reha Muhtar beklediğim yazıyı yazmış. Google'a "Reha Muhtar soruları, gafları" yazmam yeterli...
Reha Muhtar da 'İlişkiniz nasıl gidiyor?' sorusuna "Sana ne arkadaş? Sen benim ilişkimin termometresi misin? Yolda gördüğünüz her ünlüye 'Nasıl gidiyor ilişkiniz?' demek gazetecilikse, yazık bu ülkenin haline..." diye yazarak topa girmiş.

GEÇMİŞİNİ UNUTAN ADAM
Büyük yazar, yaşam gurusu Sayın Muhtar, "Acı var mı, acı?" sorusunu ne çabuk unuttunuz?
Nilay Dorsa'ya, "Neden bakire olduğunu açıklama gereği duydun? Peki, şimdi durum nasıl?"
At teptiği için, cinsel organı hasar gören amcaya "Yaran diyorum amcacığım, yaran nasıl oldu?"
350 tonluk gemiyi çekme başarısını "İnanç meselesi, içinizde bunu hissetmeniz gerekir" sözüyle özetleyen adama "Neyi hissetmem gerekir? Gemiyi mi?" gibi yüzlerce soruyu nasıl unuttunuz?
Hadi bunlar eğlenceli, çerezlik sorulardı... Peki, TV haberciliğinde yarattığınız büyük erozyonu, reyting uğruna haber dışında her şey yapmanızı nasıl unutacağız?
Nasıl unuturum, Tarkan'ın çıplak fotoğraflarını da yayınlamıştın değil mi?
Bir de şimdi çıkmış, masum bir soru yöneltmiş 19'luk muhabire fırça çekiyorsun. Bence Reha Muhtar ya hafıza kaybı geçirdi, geçmişini hatırlamıyor ya da bizi keriz sanıyor.