Kate Moss'un, "Daha önce Türkiye'ye geldiniz. Aklınızda en çok ne kaldı?" diye soran Hürriyet'ten Sibel Arna'ya verdiği yanıt; eğer Şok gazetesinde yayınlansaydı, birinci sayfa boydan boya ünlü modelle kapatılırdı.
Kate, "Hamam. Aman Tanrım o neydi, unutamıyorum, rüyalarıma giriyor hâlâ. Hamamdaki kadınların yaptığı masaj beni benden almıştı. Hayatımda böyle bir rahatlama az yaşadım. İnanılmazdı..." demiş.
Okuyucunun libidosuna nokta atışlar yapmış. Kate gibi arıza bir top modele de bu yakışır.
Peki, biz okuyuculara da "Evet, evet, devam et, çok iyi gidiyorsun Kate" demek mi düşüyor?
Benim asıl takıldığım nokta ise Arna'nın hamam yanıtından sonra anında konuyu değiştirip Kate'in Kapalıçarşı'dan aldığı kolyelere geçişiydi...
Röportajı yapan; Ozan Güven'i çıldırtan stajyer muhabir bile olsa hamam detayına yoğunlaşırdı.
"Masajı yapan kadınlarla ilişkiniz nasıl gidiyor? Hangi hamamdı orası? Rüyalarınızı biraz daha detaylı anlatır mısınız?" benzeri sorular yağdırırdı.
Her neyse, Kate yine de her Türk muhabirin nefesini tutarak beklediği müthiş açıklamayı da yapmış: "Bence sizler harika insanlarsınız. 'Lokum' diyorlar ya size, tam anlamıyla öyle..."

TÜRKİYE'DEN BAHSETMEK
Evet, canım Türkiyem mutluluktan uçabilirsiniz. Kate de "Türkler harika" diyen ünlüler kervanına katıldı. ('Ünlüler kervanı' tanımını ilk kullanan magazinciyle de tanışmak isterim. Nasıl bir kervandır bu, nereye gider?)
Yanlış anlaşılmasın... Arna'yı eleştirmiyorum. Ben de yabancılarla yaptığım röportajlarda içinde "Türkler harika" sözünün geçmesi için çırpınıp dururdum. Bu bir Türkiye klasiğidir.
Tıpkı NBA haberlerinde, 'Hido iki sayı attı Orlando coştu' başlığının atılması gibi...
Ne zaman yabancıyla yapılan bir röportajın içinde 'Türkiye' geçmeyecek?
O günleri görecek miyiz? Yoksa çok mu abarttım bu meseleyi?
Avrupa Avrupa duy sesimizi, işte bu Türkler'in ayak sesleri...