Aslında bir süre sonra beni de "deli hastanesine" yatırmaları şart olacak gibi. Annem bile benimle konuşurken tetikte. Kızkardeşimle ikisi olur a, sorarım filan diyerekten gizli gizli tarih, yurttaşlık, imla, cebir filan çalışıyorlarmış. Bakkalım dahi garipleşti. "Ekmek var mı Dadaş?" diyorum. Korkudan konuşamıyor adam. Varsa kafasını aşağı yukarı sallıyor, taze bitmişse geriye doğru yatırıyor başını. Balçiçek hanım bana "Ek'e yaz" demişti, arkamdan da elaleme beni eliyle gösterip; "Kek'e yaz dedim, yazıyor" diyormuş. Galiba yazık oluyor bana... Neyse. İşte buyurun bu haftanın konuğuna. Lop lop... Pardon. Hop hop Tuba Altıntop...
* Neden başladı, neden bitti Rafet'le evlilik?
Güzel olduğum için başladı, çirkinim diye bitti.
* Pardon?..
Yani ben güzellik yarışına girdim ilk 10'a kaldım. Bu, beni orada görmüş beğenmiş. Sonra bana geldi. "Çok güzelsin, ailenle tanışayım" dedi. Tanıştırdım. Kısa zamanda evlendik. Sonra da "Sen çirkinsin. Zaten kamburun var, bacakların yamuk, dişlerin de çarpık tel taktırırsan belki düzelir dedi. 24 yaşımda tel mi taktıraydım?
* Tek neden bu mu yani?
Hayır aile faktörü de var. Ailesi de istemedi beni. Açık söyleyeyim, onun uyruğu Edirne'dir.
* ???
Kendilerinden bir gelin, bir Roman kızı istiyorlar yani. Aslında soyadı Yaştut'tur Rafet'in. Roman olan soyadı değil kendi uyruğu. Ama fark etmez Yahudi'yle ya da Arap'la da evlenirdim ben. Ancak kayınvalidem ağır konuştu maydanoz konusunda.
* ?????
Üsküdar'daki evde buzdolabını açtı. Şöyle bir baktı. "Utanmıyor musun hiç? İki maydanoz var burada bak. Biri de kurumuş, oğlumun parasını bitiriyorsun" dedi. Salata yapıp değerlendirmemişim, kurumuş maydanoz. "Anne börek yapacaktım, unuttum" dedim.
* Allah Allaaah!..
Kayınpederim de tuttu evin metrekaresine taktı.
* Ne metrekaresi?..
Ev 160 metrekareydi. Bu ev çok büyük diye tutturdu. Daha küçük eve geçin filan diye bağırdı. Çok para veriyormuşuz. Onlar Alman zihniyetiyle düşündükleri için.
* Alman mı? Hani Romandılar?
Yani orada yaşıyorlar ya. Bazı yabancı ülke ailelerinde kültür şeyi tam oturmuyor.
* Kıskançlık da vardı galiba?
Bakın ben gayet iyi mankendim. "Yapma" dedi. "Alem bozuk" dedi. "Bir ailede bir sanatçı yeter" dedi.
* Manken sanatçı mı yani?
Yani öyle değil mi?.. "Bir ailede bir kişi televizyona çıkar" dedi. Sonra da itiraflar yaptı. Başka kadınlar... Bir dolu kadın olayı. Kulislerde de orasını burasını elliyorlarmış. Ayaklarını uzatmış rahatlıkla televizyon seyrediyor bir yandan da sakin sakin anlatıyor; 'Tuba biliyor musun ben seni Azerbaycan'ın en güzel kadınıyla da aldattım. Oranın Hülya Avşar'ıymış o kadın. Çok güzeldi dayanamadım. Sonra Kıbrıs'ta bir dansöz. Daha kimler kimler var.' Benim voltajlarım attı. Çıktım geldim Almanya'dan.
* Zor olmalı o karar.
Elimde valizlerle uçağa girerken, İstanbul'a gidince kendini öldür ya da annene söyle seni deli hastanesine yatırsın diye düşündüm.
* Sen biraz muhafazakarsın galiba.
(Birden ağlamaya başlıyor.) Bak abi şimdiye kadar kimseye anlatmadığım şeyleri anlatacağım sana. Esas mesele çocuğumuzun kimden olduğu meselesi. Ben bir ara adetten kesildim. Muayene oldum hamileymişim. Gidip müjdeyi verdim ona. Yüzüme baktı ve içeri odaya fırladı. Elinde bir takvimle geldi. 'Ben şu şu tarihlerde İstanbul'da değildim. Bu çocuk benden olamaz' dedi. DNA testi istedi. Şaşırdım. Yıkıldım. Gittim doktora, DNA testi yapın karnımdaki bebeğe dedim. Doktor, 'Mahkeme kararı gerekli ayrıca bebeğin büyümesi lazım' dedi. Sonra muayene etti ki hamile değilmişim. Kist varmış. Sonra garip garip fantezilere başladı. Ben giyinip süsleniyor, kokular sıkıp kocamı bekliyorum. O eve geliyor, 'Hadi gözünü kapa şunla bunla yattığını düşün. Beni de onla bunla hayal et' diyordu.
* "Evlilikte böyle fanteziler olabilir" diyenler de var. Sözel fantezi yani. Eylem yok.
İğrenç bunlar. Kalkıp öbür odaya gidip kapımı kilitleyip ağlıyordum. Bir defasında eve gelen kız arkadaşıma yaptı o teklifi. Ben kıza yukarıda yatak hazırlamaya çıkarken; 'Sen istersen bu gece bizimle yat" dedi. Kız çok bozuldu; tersledi onu. Ben mahvoldum. Kız sandı ki başka zaman böyle şeylere evet diyen oldu.
* Bunlar çok özel. Anlatman doğru mu uluorta?
Tak etti canıma. Bir de sensin diye anlatıyorum. Hep benim adım kötüye çıktı. Telekızlık yaptığım, futbolcularla olduğum, Ankara'ya zengin iş adamlarına dolar karşılığı gönderildiğim bile yazıldı konuşuldu.
* Ne zaman başkasıyla oldun?
Epey sonra bir arkadaşım vasıtasıyla hayatıma bir insan girdi. Hakan Tankut, tekstilci.
* Sonra?
3 kişiydi Rafet'ten sonra. Beni severler, anlarlar sandım. Yanılmışım. İnsanların çoğunun şeyi kaymış artık... Çok eşlilik marifet değil ki. Hayvanların bile tek eşi vardır. Bir aslanın muhtemelen bir tek kaplan eşi vardır. O avlanır kadın kaplan da çocuklarıyla meşgul olur. Kaldı ki dediğin gibi ben muhafazakar bir insanım. Ceyhanlı'yım.
* Konuyu dağıtalım istersen. Siyasi görüşün ne senin?
Ben siyasi görüşümün durumunu size danışmak istiyorum. Siz benden daha büyüksünüz ya. Ben mesela Türkiyemin Kürtlere verilmesini istemiyorum.
* Bunu isteyen mi var?
Var bir kısım.. Şimdi ben ne sağcıyım, ne solcuyum ama milliyetçiyim.
* MHP'nin başında kim var?
Osmaniyeli bir bey var da adını unuttum.
* Sevdiğin lider kim?
Tayyip Erdoğan'ın hareketlerini beğeniyorum ama parti tutmak istemiyorum.
* Ama kendisi o partinin genel başkanı...
Evet, o zaman galiba AK Partiliyim. Ama şimdi Tayyip Bey oradan çıkacak. AK Parti'yi bitirecek. Diyelim ki DSP'ye geçecek. Ben o zaman DSP'li solcu mu olacağım?
* Bana sorma aklım veda etti çünkü. Türban konusunda görüş bildirsene?
Herkesin türban konusunda açık olmasını düşünüyorum. Türbanlıların belirli kaideler altında ezilmelerine karşıyım. Türkiyem şeyini, direktiflerini tam oturtmuş bir ülke değil... Yani şöyle; burası Türklerin milletidir. Amerika diyor ya; 'Burası bir Amerikan ülkesidir. Burada herkes özgürdür.' Ama kuralları da serttir. Türkiyemizde böyle şey yok. Hırsıza bay bay, gaspa güle güle. Almanya'da bu yok. Bu eksiklikler tamamlansın sonra türbana da izin verilsin.
* Ekonomik durumun nasıl?
Benzin aldım 20 milyona. Ama yanımda da 25 milyon kadar var.
* Geneli soruyorum?
Haa!.. Bankada 23 milyarım var.
