Eski Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'nin basınla ilişkileri pek bir aktifti! Serdengeçti basının kendini yönlendirmesinden çok kendisi basını yönlendirmeyi severdi. Ankaralı meslektaşlarımız gayet iyi bilir, bunun için gerektiğinde
telefonda ya da basın toplantılarında gazeteci azarladığı olurdu. Gazeteciler çekinirdi Serdengeçti'den. Şimdiki Başkan Durmuş Yılmaz para politikası açısından Serdengeçti'nin müridi gibi. Ama basın ve halkla ilişkiler konusunda taban tabana zıt. Meslek büyüğümüz Yavuz Semerci iyi bilir, 2006 Haziran'ında Vatan gazetesindeyken
"Durmuş doları durduramıyor" diye bir manşet attık. Çiçeği burnunda Başkan Durmuş Yılmaz haberden sonra doları düşürmek için gecelik faizi 4 puan yükseltiverdi ve uzun süre de indiremedi. Belki de o manşetle ipleri basına kaptırdı Başkan Yılmaz... Şimdi birkaç ekonomi kanalı ve yazar ne derse, 'gık'ını çıkartmadan aynen yapıyor. Son örnek TL'deki aşırı değerlenme konusu. Türk ihracatçısının bu kur seviyesiyle uluslararası arenada rekabet edemeyeceğini
dünya âlem kabul etti, AB'den bile uyarı geliyor...
Neden susuyorsunuz Sayın Başkan?
Başkan Yılmaz susuyor, görmezlikten geliyor... Konuşunca da...
Bir iki cahil ulema köşe yazarı ve bankacının söylediği temcit pilavı sözleri tekrarlıyor: "İhracatta rekabet sadece kurla olmaz, verimlilik artırımalı, katma değer yükseltilmeli vs..." Hadi o ulema cahil, ya da kasten konuşuyor. Belki de kendi portföyüne göre manipülasyon yapıyor. Peki ya siz Sayın Başkan... Merak ediyoruz... Sayın Başkan, TL yılbaşından bu yana reel olarak yüzde 10 değerlendi. Dünya üzerinde hangi devlet, hangi ekonomi 6 ayda verimliliğini yüzde 10 artırmış ki biz artıralım? Mümkün mü böyle bir verimlilik artışı? Sayın Başkan geçen yılın tamamında, patronlar krizi de kullanarak reel işçi ücretlerini yüzde 7.7 düşürdü. Bunun bile mamül maliyeti içinde yarattığı fiyat avantajı yüzde 2'yi geçmiyor. Şimdi siz TL'nin aşırı değerlenmesine izin verince bu avantaj da uçup gidiyor... Nedir öneriniz Sayın Başkan?..
İşçiye hiç para vermeden üretim yapmak mı örneğin?... Böyle bile olsa TL'deki şişkinliğin getirdiği rekabet dezavantajı giderilemiyor... Sayın Başkan, Japonya'nın 1.1 trilyon, Çin'in 2.5 trilyon, Güney Kore'nin 275 milyar dolar döviz rezervi var. O rezervler sizce nasıl birikti? Bu ülkeler tüm ucuz işgücü, teknoloji vs. avantajlarına rağmen, kurlarını rekabetçi tutmak, kendi paralarının değerlenmesine izin vermemek için almadı mı onca dövizi?... Onlar işi bilmiyor da, bir tek siz ve sözünü dinlediğiniz cahiller mi biliyor Sayın Başkan?...
Çıkın bir anlatın bunları, biz de öğrenelim... Neden susuyorsunuz Sayın Başkan...