Gastronomide ciddi büyüme gösteren markalar var. İşte öne çıkan bu markalardan biri olan Baydöner, Turquality programına ilk giren gastronomi markası olarak dikkat çekti. Sabah Gazatesi Yazarı Şelale Kadak'ın A Haber'de yayınlanan İş'te Hayat isimli programına konuk olan Baydöner markasının kurucu ortaklarından Levent Yılmaz, menüsünde sadece döner iskender olan Baydöner'in çok kısa sürede 67 mağazaya nasıl ulaştığını ve yurtdışında 10 milyar dolarlık güçlü bir pazarı olan döneri nasıl 'markalı' yaygınlaştıracaklarını anlattı...
Gastronomide Turquality programına ilk giren marka olarak dikkatleri üzerinize çektiniz. Neydi sizi farklı kılan?
Baydöner aslında hızlı yeme içme (fast-food) ile restoran arasında konumlanmış, Türk mutfağının önemli ürünlerinden bir tanesi olan döneri de merkeze koymuş bir restoran zinciri. Özellikle 2006-2007 yıllarnda alışveriş merkezlerine olan aşırı talebi fark ettik. Ön gördük. İnsanların fast-food tarzı hızlı yemek mekânlarına olan talebi de çoğaldı. Kuyruklar oluştu. Biz de bundan etkilendik ama bunun bir alternatifinin de olduğunu göstermek istedik. Dolayısı ile fast-food hızında, fiyatında, kalitesinde ama aynı zamanda masada servis edilen bir zincir yarattık ve bunu Türkiye'ye geneline yaydık.
EN TANINMIŞ LEZZET
Siz ve ortağınız Feridun Tuncer 1993'ten beri birlikte İzmir'de ticaret yapıyormuşsunuz ama galiba isminizi duyurmaya 2006'da Baydöner'e borçlusunuz. Bu girişim ilk başta sermayeye ne kadar ihtiyaç duydu?
Baydöner çok para gerektiren iş değildi ilk başta. Çünkü bir restoranı hayata geçirmek yaklaşık 400 bin liralık bir maliyet ki bununda 250-300 bin lirasını krediyle yapabiliyorsunuz. Biz asıl büyümemizi krizde yaptık. 2008 yılında herkesin durduğu bütün markaların yavaşladığı dönemde konseptimize olan inancımızdan ötürü yatırımlarımızı arttırdık. Ve perakendenin geriye gittiği, yavaşladığı bir dönemde hiç yakalayamayacağımız fırsatları alıp o dönem yoğun bir sermaye aktarımı ile birlikte aynı anda 8-9 yer açtık. Kriz dönemini atlatana kadar fırsatları yakalamak uğruna zor bir dönem geçirdik. O dönemde biraz sermaye ihtiyacı oluştu sonra zaten perakende biliyorsunuz kendi nakit dönen bir iş olduğundan rahatladık.
Türk mutfağında 30-40 tane güçlü ürün, tat var demişsiniz. Peki neden döneri seçtiniz?
Gerçekten Türk mutfağı çok zengin. Kültürel ve tarihsel açıdan çok farklı mutfakları bünyesinde barındırıyor. Fakat hiçbiri döner kadar ünlü değil. Hem Türkiye'de hem dünyada kendi başına bir marka, çok seviliyor. Doğru kurgulanıp, arkasına iyi bir iş modeli eklendiğinde bütün insanların tercih edeceği bir ürün. Ayrıca bütün gün tüketilebilen bir ürün; öğlen, ara saat, akşam. Üstelik evde yapılamayan bir ürün. Bunların hepsini arka arkaya koyduğumuzda döner öne çıktı.
Fonlar geliyor ama kaynak ihtiyacımız yok!
Eminim fonlar da kapınızı çalıyordur...
Biz pekakendede yılda yüzde 35-40 büyüyen bir şirketiz. Her geçen gün yaygınlaşıyoruz. Bu da tabii fonların ilgisini çekiyor. 1.5 yıldır bir çok fon ve grupla görüştük. Ancak bizim ciddi finansal desteğe ihtiyacımız yok çünkü nakit dönen bir iş yapıyoruz. Satışımız peşin, ister istemez alışımız belli miktarda vadeli. O nedenle finansal kaynağa ihtiyacımız yok. Bizim doğru stratejik işbirliklerine ihtiyacımız var. Bize vizyonu ve kurumsal altyapısıyla destek verecek işbirlikleri istiyoruz. O nedenle şimdi değil, 2014 sonu gibi böyle bir ortaklığı planlıyoruz.
Oyuna daha rahat başlayabiliriz!
Turquality programına girerek devletten aldığınız destekle neler oluyor?
Turquality'yi çok önemsiyorum. İlk kabul edilen gastronomi markasıyız. Yatırım, personel, reklam desteği var. Bu programdan önce biz Irak ve Bakü'de restoran açmıştık. Türkiye'de bugün bir iş kurup yarın kar mümkün ama yurtdışı pazarlar o kadar basit değil. Sizi tanımaları zaman alıyor. Bir de gittiğiniz zaman doğru yerde yer almazsanız bedelleri ağır oluyor. Şimdi daha iyi yerlerde restoran açma şansımız doğdu. Turquality desteğiyle oyuna daha rahat başlayabiliyoruz. Bizi doğru yönlendirip, geliştiriyorlar. Temmuzda Mısır'da iki restoran açacağız. Abu Dabi'de de görüşmelerimiz sürüyor. Sanırım bu yıl sonuna doğru ilk restoranımızı açacağız. Almanya'dan başlayıp yayılmak.
3 yıl sonra 180 restoran
2016 hedefiniz çok iddialı...
Evet şu anda 67 mağazamız var. Bu 180'e çıkacak ve 30'u yurtdışında olacak. Muhafazakar tahminler bunlar. Yılda zaten 25-30 dükkan açıyoruz. Pazar büyüyor, biz de büyüyoruz. 110 kişilik bir ekibimiz var şu anda ve 130 milyon lira bir ciro öngörüyoruz bu yıl.
En yaygın restoran zinciriyiz
Gözünüz yurtdışında ama içerde nasıl büyüyorsunuz öncelikle?
Biz yurtdışına gidip iyi işler yapmak için önce yerelde güçlü olmamız gerektiğine inandık. İzmir'den başladık. Güçlendik, sonra Türkiye'ye yayıldık. İzmir'de 8 resotanımız var. İstanbul'da 17. Önümüzdeki 5 yılda sade İstanbul'da 70'e yakın restoran açacağımızı öngörüyorum. 33 ilde varız. Türkiye'nin en yaygın restoran zinciriyiz. Anadolu'da açılan her alışveriş merkezinin içine giriyoruz.