İlknur Menlik
ilknur@gidahatti.com
Karar, Avrupa Komisyonu Tarım Bakanları Konseyi ve Avrupa Parlamentosu'nun, OTP'nin geleceği üzerine yaptıkları 26 Haziran tarihli toplantıda alındı. Komisyon toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, AB şeker kotalarının 2017 yılında, piyasa döneminin bittiği 30 Eylül tarihinde sona erdirileceğini belirtti. Açıklamada, bu karar ile AB gıda ve içecek üreticilerinin yerel ve küresel pazarda daha fazla rekabet edecek bir konuma ulaşacağını bilgisi de yer aldı.
Daha önce AB tarım bakanları, ortak tarım politikası kapsamında yaklaşık 40 yıldır uygulanmakta olan şeker rejimini büyük ölçüde değiştiren bir reform paketini 2006 yılının Şubat ayında onaylamış, kararlaştırılan reformlar doğrultusunda kotaların 2015'te bitmesi öngörülmüştü. Uygulamaya girmesiyle birlikte 4 yıl içinde şeker taban fiyatlarında yüzde 36 oranında indirim öngören yeni rejimle AB, bir taraftan Dünya Ticaret Örgütü'nden (DTÖ) gelen baskıları hafifletirken, diğer taraftan ağır mali yük getiren ihracata yönelik desteklerden kurtulmayı hedeflemişti.
Süreç içerisinde pancar ve pancar şekeri üreticileri bu sürenin uzatılmasını istemiş ve AB ülkeleri, kotaların 2015'te bitmesini isteyenler ve 2020'ye kadar uzatılması taraftarı olanlar şeklinde iki kutba ayrılmıştı. Avrupa Parlamentosu'nun Mart 2013'teki toplantısında yapılan oylamada, şeker fiyatlarının yüksek seyretmesine neden olduğu iddiasıyla eleştirilen mevcut kota sisteminin 2020'ye kadar korunması yönünde karar çıkmıştı. Mevcut sistemde AB ihracatı, DTÖ kuralları uyarınca kotalarla sınırlandırılmış durumda. AB yerel pazarında bol ve uygun fiyatlı şeker bulunabilmesinin üreticiler ve son tüketiciye de fayda sağlayacağını belirten Komisyon, çiftçi güvenliğinin sağlanması için şeker fabrikaları ve pancar üreticileri arasındaki anlaşmalarda geçerli olan standart koşulların korunacağı, ayrıca beyaz şeker depolama yardımının kotaların kalkmasından sonra da süreceği bilgisini verdi.
Türkiye de AB şeker piyasasındaki gelişmeleri yakından izliyor. Hatırlarsınız, 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz, kamu maliyesine yük getiren tüm ekonomik faaliyetlerin gözden geçirilmesine neden olmuştu. Bu nedenle görev zararı şeklinde Hazineden karşılanan faaliyetlerin kaynak kullanımı sonlandırıldı. 4634 sayılı Şeker Kanunu ile oluşturulan yeni şeker rejimi, ülke şeker ihtiyacının yurt içi üretimle karşılanmasını ve bunun belli bir denge gözetilerek pancar şekeri ve nişasta bazlı şeker ile karşılanmasını öngörüyor ve bunu bir kota sistemine bağlıyor.
AB ise 2006 yılında gerçekleştirilen son şeker piyasası reformundan beri, kendi gıda sektörü için gereken şekerin %85'ini içeriden karşılıyor. 2017'den sonra AB'de üretilen tüm şeker, gıda üretimi amacıyla ortak pazar içerisinde kullanılabilecek. Ancak bunun gerçekleşebilmesi, Avrupa pancar ve pancar şekeri üretimindeki rekabet gücünün diğer bitkiler, yükselen izoglikoz arzı ve ham şeker ithalatına karşı desteklenmesine bağlı. Türkiye'yi bu noktada AB'den farklılaştıran bir durum var çünkü şekerin iki ana hammaddesi olan pancar ve mısırın tamamı yerli kaynaklardan elde ediliyor.
Şimdi AB'de taraflar, kotalarla ilgili yeni kararın detaylarının ne olacağı ve 2017'den sonra AB piyasasının nasıl görüneceği konusu üzerinde düşünülmesi gerektiğini konuşuyor. Biz de gelişmeleri yakından takip ediyoruz.