İlknur Menlik - Sabah.com.tr
imenlik@comart.com.tr
5 yıl önce bu zamanlarda ABD'de başlayan küresel krizin ardından bu yıl küresel ekonomi, ağır aksak ve çok yavaş da olsa toparlanma emareleri gösteriyordu. Küresel krizin ateşi tam da küllenmeye yüz tutmuşken, bu kez yine ABD'den gelen olumsuz haberler, piyasaları yeni bir küresel dalgalanma konusunda endişeye sevk etmeye başladı. Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasındaki çekişme yüzünden hükümet 17yıl aradan sonra tekrar 'kepenkleri indirdi'. Amerikalıların 'government shutdown' olarak adlandırdıkları hükümet krizi, 17 Ekim'de borç tavanının yükseltilip yükseltilmeyeceğine ilişkin görüşmelerde sonuç alınmazsa daha da derinleşebilir. Oysa birkaç hafta öncesine kadar ABD ekonomisindeki olumlu toparlanmanın küresel ekonomiye yansımaları konuşuluyordu.
Neler olabileceği konusunda çeşitli senaryolar bu ayın başından beri konuşuluyor. 2011'de aynı durum yaşandığında Standart & Poor's ilk kez ABD'nin kredi notunu düşürmüştü. Acaba bu kez de düşürür mü? Bunu bilmiyoruz ama Moody's'e göre, ABD'nin borçlanma sınırını yükseltmemesinin etkisi, hükümetin ödeneksiz kalmasından daha ağır olacak. Öte yandan dünya ekonomisinin yaklaşık beşte birini oluşturan ABD ekonomisinde son günlerde yaşananlar ve özellikle borç tavanının yükseltilmesi konusu, doğal olarak küresel ekonomiyi etkileyecek. Sonuçta güçlü ekonomisine karşın ABD aynı zamanda dünyanın en borçlu ülkesi konumunda. Mevcut yasaya göre Obama hükümetinin daha fazla borçlanma yetkisi yok. Eğer Kongre 17 Ekim'e kadar borçlanma tavanı yükseltmezse, ABD borçlarını ödeyemez duruma düşebilir.
Bu süreçte dünyanın ne kadar derinden etkileneceğini ise şimdiki hükümet krizinin (government shutdown) seyrinden anlayacağız. Henüz 17 Ekim'e vakit var ancak bu konudaki değerlendirmeler, sanki yaklaşan bir felaketin habercisi gibi.
Bana göre en ilginç yorumlardan biri, JP Morgan Avrupa Yönetim Kurulu Başkanı ve İsrail Merkez Bankası'nın eski başkanı Jacob Frenkel'den geldi. Almanya'nın Kiel şehrinde düzenlenen Küresel Ekonomi Sempozyumu'nda, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de katıldığı Merkez Bankacılığı ve Finans Piyasaları Reformunun Geleceği oturumunda konuşan Frenkel'e göre, "17 Ekim'de dünyanın batabileceğini bildiğimiz halde oturmuş, Titanic yolcuları gibi iskambil oynuyoruz."
IMF Başkanı Christine Lagarde, geçtiğimiz günlerde ABD'yi borç tavanı konusunda uyarırken, FED'in para politikaları nedeniyle gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarının yüzde 0,5 ile 1 arasında düşeceğini de tahmin ettiklerini açıkladı. Kimi ekonomistlere göre zaten küresel ekonominin en büyük sıkıntısı, tek bir ülkeye bu kadar bağımlı olması. Şimdi tüm bu olanlar ve olası senaryolar karşısında içimden şu soru geçiyor: "Küresel ekonomi 'aynen tornistan' mı?".