İşyerlerinin giriş ve çıkış kontrolü için kullandıkları yüz okuma cihazları mahkemelik oldu. İstanbul 4'üncü İdare Mahkemesi, yüzün "kişisel veri" olduğuna dikkat çekerek, mesaiye geliş-gidiş kontrolünün yüz okuma cihazlarıyla yapılamayacağına hükmetti. Mahkeme, çalışanların rızası olmadan yapılan yüz kayıtlarının Anayasa ve uluslararası hukuka aykırı olduğuna karar verdi. Kararda, "Bir kişinin yüz, sima ve çehresi kişisel veridir. Böyle bir işlem rıza olmadan uygulanamaz" denildi. Cihazlar özellikle kamu kurum ve kuruluşlarına mesaiye geliş-gidişi kontrol için kullanılıyor.
ANAYASAYA AYKIRI
İstanbul 4'üncü İdare Mahkemesi, Büro Emekçileri Sendikası'nın açtığı davada geliş-gidiş kontrolünün bu cihazlarla yapılamayacağına hükmetti. Sendika, Beşiktaş Sosyal Güvenlik Merkezi'nde kullanılan yüz okuma uygulamasının kaldırılması istemiyle dava açtı. Mahkeme, yüz okuma işleminin kişilik haklarına saldırı olarak yorumladıyarak, kişisel verilerin kaydedilmesi niteliğindeki işlemin uluslararası düzenlemelere aykırı olduğunu bildirdi. Kararda, Anayasa'nın 20'nci maddesine atıfta bulunularak, "Kişisel veriler, ancak yasada öngörülen hallerde veya kişinin rızasıyla işlenebilir" değerlendirmesine yer verildi.
SİMA VE ÇEHRE KİŞİSEL VERİDİR
Bir kişinin yüz, sima ve çehresinin "kişisel veri" olduğu vurgulanan kararda, böyle bir sistemin uygulanması için çalışanın rızasının alınması gerektiğine dikkat çekildi. Kararda, şöyle denildi: "Bu uygulamanın yapılabilmesi için yüzü okunacak kişinin kişisel verisi yüz sima, çehresinin önce dijital ve elektronik ortamda işlenmesi veya kayıt edilmesi gerekir. Dava konusu olayda Beşiktaş Sosyal Güvenlik Merkezi'nde uygulamaya konulan yüz okumasının yasal bir dayanağı müsbet olmadığı ve davalı idarenin yasal dayanağı gösterilmedi. Ayrıca açık rızalarının bulunmadığı dava dosyasında bulunmadığı anlaşılmıştır."
AVUÇ İÇİ DE TARTIŞILIYOR
Hastanelerde uygulamaya başlayan avuç içi damar izi tanıma sistemi konusundaki tartışmalar da sürüyor. Hukukçular, bu bilgilerin ekonomik suçlarda kullanılabileceğine dikkat çekerek, kişi güvenliği ve kişilik haklarına aykırı olduğunu savunuyor. Bu kapsamda elde edilen bilgileri teminat altına alacak önlemlerin şart olduğuna işaret ediliyor.