İlknur Menlik - Sabah.com.tr
imenlik@comart.com.tr
Eylül ayında bir yazımda, "DTÖ hala dünya ticaretinin etkili oyuncusu mu?" sorusunu sormuş, dünyanın bu sorunun cevabını almak için Roberto Azevedo'nun göreve gelmesini bekleyeceğini vurgulamıştım. Anlaşılan o ki Azevedo, göreve gelişinin ardından 3 ay gibi kısa bir sürede DTÖ'yü kurtaran ve kurumun varlığının sorgulandığı tartışmaları sona erdirecek bir anlaşmayı hayata geçirdi.
Kimi kuruluşların yaptıkları açıklamalara göre bu anlaşma, dünya ticaretine 1 trilyon dolar katkı sağlayabilir ve 20 milyon kişilik istihdam yaratabilir. Ancak bu kazanç ne kadar süre içerisinde elde edilecek ve hangi ülkeler daha kazançlı çıkacak, bunlar bilinmiyor. Öte yandan bazı ülkeler, az gelişmiş ülkelerin anlaşmanın sonuçlarından zarar göreceği endişesi taşıyor. Bu endişede, Bali Paketi'nin, Doha Kalkınma Gündemi'nde karar altına alınan Tarım kararlarını devam ettiriyor olmasının da payı var. Yeni anlaşma, ihracat sübvansiyonlarının sınırlandırılmasını ama bununla birlikte az gelişmiş ülkelere yardım edilmesini de öngörüyor. Her ne kadar tarım ve gıda güvenliği müzakerelerinin devam ettirilmesi ve bu konudaki nihai kararların dört yıl sonraki 11. Dünya Ticaret Örgütü Bakanlar Konferansı'nda alınması kararlaştırılmış olsa da "tarım" başlığı halen, anlaşmaya imza koyan az gelişmiş ülkeler için endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Ancak biraz da bu endişeleri hafifletmek adına DTÖ üyelerinin önümüzdeki dört yıl içinde ihracat desteği veren az gelişmiş ülkelere dava açmaması kararı alındığını da hemen belirtmem gerekiyor.
Türkiye'nin durumuna gelince… DTÖ anlaşmasıyla Doha Turu'nun devam etmekte olduğunu göz önüne alırsak, az gelişmiş ülkeler kadar endişe etmemizi gerektirecek bir durum olmadığı görülüyor. Türkiye'nin zaten tarım ürünlerine verdiği ihracat sübvansiyonları ihmal edilebilecek seviyede. Gümrük tarifeleri konusunda ise önümüzdeki süreçte (en azından 4 yıl sonra alınması kararlaştırılan nihai karara kadar) doğması muhtemel sıkıntıların aşılabileceğini düşünüyorum.
Hatta bu yeni anlaşma, Türkiye'yi, son yıllarda güçlü bir şekilde dünyaya sunduğu, tarım ve hizmetler sektöründe avantajlı konuma taşıyabilir, diğer taraftan uzun zamandır özellikle bazı AB ülkeleri ile sıkıntı yaşadığımız karayolu transit geçişleri gibi konulardaki sorunların çözülmesine yardımcı olabilir.
Fakat şunu unutmamamız gerekiyor; DTÖ anlaşması, sadece ticaretin önündeki engelleri kaldıran ve gümrük düzenlemeleri yapılan bir anlaşma değil. Başkan Azevedo'nun dediği gibi; "Bali Paketi sonuç değil, bir başlangıçtır." Bu da, önümüzdeki süreçte fikri mülkiyet hakları, çalışma koşulları, rekabet ve yatırım koşulları, standartlar gibi pek çok ülke içi temel ekonomik politikaların dünya ile daha iç içe olacağını gösteriyor. Türkiye bu yönde önemli adımlar attı. Öte yandan ekonomik güç dengelerinin batıdan doğuya kaydığı bir dönemdeyiz ve coğrafi olarak bu dengelerin tam ortasındayız. Doğacak fırsatları ne kadar değerlendirebileceğimiz ise küresel gelişmelere bakış açımıza bağlı.