İlknur Menlik - Sabah.com.tr
imenlik@comart.com.tr
Rapora göre önümüzdeki 10 yılda, gelişmekte olan ülkelerin ihracatlarındaki büyüme sayesinde küresel tarım ticaretinde artış bekleniyor. Yükselen ekonomiler ticaretteki bu artıştan büyük pay alacaklar. Kaba tahıl, pirinç, yağlı tohum, bitkisel yağ, şeker, büyükbaş eti, kanatlı ve balık ihraç ürünlerinin çoğunluğunu oluşturacak. Ancak tarımsal üretimin genişlemesi orta vadede yavaşlayacak gibi görünüyor. Tahminler, buğday, pamuk ve küçükbaş eti ile süt ürünlerinde OECD bölgesinin ticaretteki payının azalmaya devam edeceği yönünde.
Bu beklenti, düşük arzın artan talebe, nispeten yüksek kalacak fiyatlarla karşılık vermesi anlamına geliyor. Bu noktada gıda israfını azaltacak önlemler, artan talebi karşılamak ve verimliliği yükseltmek için çok daha önemli hale gelecek.
Dünya nüfusunun beşte birine, hızlı bir gelir artışına ve değişen tarım ve gıda sektörüne sahip Çin'deki gelişmeler ise gelecekte dünya pazarlarını derinden etkilemeye devam edecek.
Rapor, ekonomik krizlere karşı dirençli olsa da tarımsal pazarların iki hızlı ekonominin etkilerini hissedeceğine vurgu yapıyor: Gelişmiş ülkelerdeki yavaş iyileşme süreci ve çoğu gelişmekte olan ülkedeki canlı büyüme.
Artan yakıt fiyatları küresel tarım ürünlerinin fiyat tahminlerindeki belirsizliğin bir nedeni olarak görülüyor.
Tarımsal emtia fiyatları şu anda tarihsel anlamda yüksek seviyede. Ancak önümüzdeki 10 sene içerisinde tarım ve hayvancılık ürünleri fiyatlarının yükselmesi bekleniyor. Bunun ortak nedenleri arasında; üretimdeki artışın yavaşlığı, biyoyakıtların da sebep olduğu talep artışı ve fiyatların yükselmesini destekleyen makroekonomik ortam yer alıyor. Et, balık ve biyoyakıt fiyatlarının diğer tarımsal ürünlere göre daha ciddi artış göstereceği tahmin ediliyor. Ancak bu ürünlerin fiyatları, daha ziyade ekonomik büyüme ve çapraz kurlar gibi makroekonomik değişkenlere bağlı.
Bu tahminler ülkemiz için de önemli. Zira küresel emtia pazarı yine küresel makroekonomik belirsizliklerin devam ettiği bir ortamla atbaşı gidiyor. Türkiye, son 30 yılda ciddi bir dönüşüm ve büyüme hamlesi gerçekleştirdi. 2013 yılı bu anlamda iyi geçti, 2014'ün de böyle olması ümit ediliyor ancak yılın sonuna yaklaşırken belirsizlik ortamı artmaya devam ediyor.