Merkez Bankasının faiz artırımı kararı ile ilgili soru üzerine Şimşek, prensip olarak Merkez Bankası kararları üzerinde yorum yapmak istemediğini, Bankanın bağımsız bir kurum olduğunu ve kredibilitesinin çok önemli olduğunu söyledi.
"Merkez Bankası bu kararı vermişse eminim en doğru karardır" diyen Şimşek, Merkez Bankasının son yıllarda çok ciddi küresel sorunlar olduğu bir ortamda gerçekten durumu iyi götürdüğünü belirtti. Kurumların, özellikle Merkez Bankası gibi bir kurumun kredibilitesinin çok kritik olduğunu kaydeden Şimşek, herkesin Türkiye için en doğrusunu yapmaya çalıştığını ifade etti.
İçeriden de dışarıdan da bakıldığında önemli olanın kurumların doğru zamanda doğru kararlar verebilmesi olduğunu vurgulayan Şimşek, "Bu çerçevede bakıldığında ben inanıyorum ki yatırımcı kaygıları önemli ölçüde giderilmiştir" diye konuştu.
"KREDİBİLİTEYİ DEVAM ETTİRMEZSEK BÜYÜME DAHA HIZLI ZAYIFLAYABİLİR"
ANKARA (AA) - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, cari açıkta önemli bir daralma beklediğini belirterek, "Belki yüzde 5'lerin altına düşecek bir cari açık süreciyle karşı karşıya olabiliriz" dedi.
Gelişmekte olan ülkelerde son dönemde ciddi türbülans bulunduğunu belirten Şimşek, gelişmiş ülkelerde özellikle ABD'de ekonominin hızlı toparlandığını, bunun da para musluklarının daha hızlı şekilde kısılması sonucunu doğurabileceğini söyledi. Bu durumun gelişmekte olan ülkelere fon akışını olumsuz olarak etkileyeceğini ifade eden Şimşek, "Geçtiğimiz 10 yılda gelişmekte olan ülkeler gerçekten hızlı büyüme sürecine girdiler. Önümüzdeki 10 yıla ilişkin beklentiler bu kadar olumlu değil. Bütün bunlar fon, sermaye akışına yansıyacak" diye konuştu.
BÜYÜMEYE YÖNELİK AŞAĞI YÖNLÜ RİSKLER
Türkiye'nin, kredibiliteyi devam ettirmemesi halinde büyümenin daha hızlı zayıflayacağını belirten Şimşek, son dönemdeki siyasi operasyonun getirdiği belirsizliğin, liranın değer kaybetmesi gibi bir süreçte büyümeye yönelik risklerinin çok daha büyük olduğunu söyledi. Büyümenin hızlı bir şekilde zayıflaması riskinin yüksek olduğunu dile getiren Şimşek, küresel ekonomik düzen içerisinde doğru kararlar verilirse büyümeye yönelik risklerin sınırlanabileceğini kaydetti.
Seçim döneminde olmanın, siyasi operasyonun ve parasal sıkılaştırmanın büyümeye ilişkin aşağı yönlü riskleri artırdığını ifade eden Şimşek, bu anlamda iç talebin zayıflayacağını kaydetti. Şimşek, buna karşılık dış talebin büyümeyi destekleme ihtimalinin yüksek olduğunu, çünkü Türkiye'nin en önemli ticari partneri olan Avrupa Birliği'nin toparlanmaya başladığını, Orta Doğu'da da göreceli bir istikrar oluştuğunu söyledi. Bunun Türkiye'nin ürünlerine, hizmetlerine olumlu yansıyacağını belirten Şimşek, "Türkiye belki iç talepte biraz daha yavaş gidecek, ama dış talebin katkısı yükselecek. Zaten bizim de temelde arzuladığımız daha dengeli, daha sürdürebilir belki kısa vadede daha sürdürülebilir bir büyüme" diye konuştu.
"CARİ AÇIKTA CİDDİ DARALMA OLABİLİR"
Cari açıkta önemli bir daralma beklediğini dile getiren Şimşek, Türkiye'de iç talebin zayıfladığını, liradaki değer kaybının kısa vadeli de olsa rekabet gücünü artıracağını ifade etti.
Türkiye'nin son 3-4 yıldaki cari açığının olması gerekenin çok üstünde çıktığını ifade eden Şimşek, söz konusu gelişmeler ışığında belki yüzde 5'lerin altına düşecek bir cari açık süreciyle karşı karşıya olunabileceğini, bunun Türkiye açısından orta, uzun vadede olumlu yansıyacağına inandığını söyledi.
Hedeflere ilişkin bir revizyon için erken olduğunu belirten Şimşek, şunları kaydetti:
"Mart seçimleri, siyasi istikrarın devamını ben inanıyorum ki ortaya koyacaktır. Kamuoyu yoklamaları onu gösteriyor. Kamuoyu yoklamalarına baktığınız zaman siyasi istikrarın zedelenme riski bayağı düşüktür. Marttan sonra en azından iç dinamikler itibarıyla öngörülebilirlik artacaktır. Bu, tüketici güvenine, iş aleminin yatırım kararlarına olumlu yansıyacaktır. Liradaki bir miktar değer kaybının ihracata yansıması olumlu olacaktır. Bütün bunları düşündüğünüzde belki iç talepteki zayıflamayı dış talepteki toparlanma telafi edebilir, ama bu analizleri yapmak için çok erken."
Bakan Şimşek, bir soru üzerine, yeni doğan çocukları ile ilgili bir sıkıntı olmadığını, isim konusunda ise eşiyle müzakere halinde olduklarını söyledi.
"TERMİK SANTRALLERE ÇOK CİDDİ TALEP VAR"
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, özelleştirme sürecinde herhangi bir sıkıntı olmadığını belirterek, "Termik santrallere çok ciddi talep var, Milli Piyango'ya ilgi son derece yoğun, sadece zamanlamasını doğru yapmamız lazım. Bizim gelir anlamında şu anda bir sıkışıklığımız yok. Biz bir anlamda tok satıcıyız. Zamanı gelince gerekeni yapacağız" dedi.
Kamu maliyesi noktasından atılan adımlara değinen Şimşek, amaçlarının cari açığı sınırlamak, hane halkı tasarruflarını artırmak olduğunu söyledi. Şimşek, "2002 yılında devletin tasarruflarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYH) oranı yüzde -5'ti, bugün ise yüzde 3 civarlarına kadar çıktı. Özel sektörde ise söz konusu rakamlar yüzde 25'lerden yüzde 10'lara kadar indi. Aslında cari açık dediğimiz husus da temelde bunu yansıtıyor" diye konuştu.
Şimşek, gelecek yıllarda tasarruf ve yatırımların artırılması, tüketimin ise mütevazi seviyede götürülmesi gerektiğini ifade etti. Daha dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme modeliyle yola devam etmeleri gerektiğini anlatan Şimşek, bunun sinyallerini uzun süredir verdiklerini kaydetti.
"AFLARA KARŞIYIM"
Vergi alacaklarının yapılandırılacağına yönelik basında yer alan haberlerin hatırlatılması üzerine Şimşek, "Prensip olarak af niteliğinde bir yapılanmayı hiçbir şekilde doğru bulmuyorum. Bu noktada herhangi çalışmamız söz konusu değil. Gündeme gelmesi bile bize olumsuz yansır. Hiçbir şekilde af niteliğinde bir yapılandırma olmamalı, olmayacak" diye konuştu.
Bir yapılandırma olması durumunda bile mutlaka kamu alacağının reel değerinin korunması gerektiğine işaret eden Şimşek, 76 milyonun hakkını bu tür yapılandırmalarla, zamanında yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere ödül olarak vermeyeceklerini vurguladı.
OTOMOTİVCİLERE SESLENDİ
Hurda araç düzenlemesi konusundaki soruları da yanıtlayan Şimşek, şu an itibariyle Maliye Bakanlığı bünyesinde böyle bir husus üzerinde çalışma olmadığını ifade etti. Şimşek, Türkiye'de satılan her 100 binek otomobilin 80'inin ithal olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Çevre anlamında bir takım yaklaşımlar içine girmemizi ve teşvikler vermemizi anlıyorum ama böyle bir dönemde böyle bir şeyi (hurda araç düzenlemesi) biz gerçekten düşünmüyoruz. Ekonominin gidişatına bakacağız, gidişatta öngörülerin çok çok ötesinde birtakım daralmalar yaşanırsa ona göre de tedbir geliştiririz. Ama şu an itibariyle ben bu tür değerlendirmeler için çok erken diye düşünüyorum. Mart sonrası resme bakılır.
Buradan otomotiv sanayisine seslenmek istiyorum: Son gelişmeler Türkiye için büyük bir fırsat, Avrupa büyük bir toparlanma içinde. Gelin ihracat seferberliği yapalım, üretimi artıralım, daha çok satalım, daha çok kişiye istihdam sağlayalım. Yatırım noktasında ne istiyorlarsa gelsinler, teşvik anlamında. Kapımız açık, her türlü desteği veririz. Yatırıma, üretime, istihdama her türlü desteği veririz ama tüketimi, özellikle de ithal ürünlerin yoğun olduğu alanlarda teşvik etmemizi kimse beklemesin."
"4-C'LİLER KONUSUNDA ÇALIŞMA YOK"
Şimşek, 4-C'lilere birçok konuda haklar verdiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"2014 yılı Ocak ayı itibariyle 4-C'li kardeşlerimizin maaşları, aile yardımı dahil yüzde 38-45 arası artmıştır. Enflasyonun yüzde 7'ler olduğu bir yıldan bahsediyoruz. Devlet hiçbir dönemde olmadığı kadar 4-C'li kardeşlerimize AK Parti hükümetleri döneminde sahip çıkmıştır. Şu an itibariyle Maliye Bakanlığının yaptığı herhangi bir çalışma yoktur. Eğer Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız bu konuyu getirirse, konu Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda tartışılır, orada değerlendirilir. Oradaki karara göre tabii ki Bakanlar Kurulunda bu konu tartışılır ama şu an itibariyle bakanlık bünyesinde böyle bir çalışmamız yok."
"YEREL SEÇİM SONRASI ÖZELLEŞTİRME SÜRECİ CANLANACAK"
Mehmet Şimşek, özelleştirmenin kendileri için önemli bir reform alanı olduğunu, piyasalardaki belirsizlik üzerine ihaleleri bir süre ertelemeyi doğru bulduklarını söyledi.
Geçen sene özelleştirmeden Hazine'ye 8,3 milyar lira aktardıklarını kaydeden Şimşek, bu sene söz konusu rakamı 6,9 milyar lira olarak öngördüklerini, bu rakamın 5 milyar lirasının da önceki dönemde yapılmış özelleştirmelerden gelecek taksitlerden oluştuğunu bildirdi. Şimşek, kalan 1,9 milyar liranın çok cüzi bir miktar olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
"Bu rakam gelmese dahi bütçeye yansıması son derece sınırlı olur. Ama şunu söyleyeyim, sadece birtakım varlıkların satışı bile bahsedilen rakamın çok çok üzerinde bir gelir getirecektir. Termik santrallere çok ciddi talep var, Milli Piyango'ya ilgi son derece yoğun, sadece zamanlamasını doğru yapmamız lazım. Bizim gelir anlamında şu anda bir sıkışıklığımız yok. Biz bir anlamda tok satıcıyız. Zamanı gelince gerekeni yapacağız. Mahalli seçimler sonucunda sürecin tekrar canlanacağına inanıyorum."
"(KAÇ TAKSİT YAPALIM) DEDİKLERİNDE ŞOK OLUYORUM"
Kredi kartları ve tüketici kredilerine taksit sınırlaması getiren düzenlemenin kayıt dışılığı artıracağına yönelik endişelerin hatırlatılması üzerine Şimşek, dünyanın başka bir ülkesinde kredi kartına taksit meselesi olmadığını söyledi. Kendisine bazen "Kredi kartına kaç taksit yapalım" dediklerinde şok olduğunu belirten Şimşek, kendileri için önemli olanın tüketicinin ayağını yorganına göre uzatması olduğunu kaydetti.
Maliye Bakanı Şimşek, kamuda bunu başarmaya çalıştıklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Biz bir anlamda makro ihtiyatı tedbir peşindeyiz. Dünyadaki uygulamaları baz alırsak düzenlemenin kayıt dışına iteceğine inanmıyorum. Kredi kartının yaygınlaşması tabii ki kayıt dışılığı azaltır, biz bu anlamda kredi kartlarının yaygınlaşmasını destekliyoruz, bir anlamda teşvik gerekiyorsa onu da vermemiz lazım. 'Kredi kartına makro ihtiyatı tedbirler kayıt dışını artırır' diye biz onlardan vazgeçmeyiz. Temelde doğru bir yaklaşımdır, tüketicilerin rasyonel olması lazım, üstesinden gelebileceği borcu yüklenmesi lazım. Hedefimiz bu, bence uzun vadede doğru bir karar."
"BÜTÇE HEDEFLERİNİN GERÇEKÇİ OLDUĞU KANISINDAYIM"
Türkiye'de iç talepte zayıflama olması halinde bunun vergi gelirlerine olumsuz yansımasının olabileceğini belirten Şimşek, "Liradaki değer kaybı, bu haliyle bile kalsa bunun kurumlar vergisine yansıması olumsuz olur. Çünkü kurumlar kur zararlarını, kur farklarını yansıtacaklardır. Bunu görmemiz lazım. Dolayısıyla olup bitenler mali dengelere yansımaz demek yanlış olur. Ama 2014 bütçesini hazırlanırken her ne kadar siyasi operasyonu öngörmediysek de biz aslında son derece temkinli yaklaşım içine girdik. 2014 bütçesi üzerinde çalışmaya başlayınca temel referans noktamız şuydu: 2014 yılında Amerikan Merkez Bankası parasal sıkılaştırmaya gidebilir. Bu anlamda biz, son derece temkinli, muhafazakar bir varsayımla yola çıktık" diye konuştu.
2014'te bütçe gelirlerinin yüzde 3,5 artacağını varsaydıklarını söyleyen Şimşek, "Son gelişmelerin parasal sıkılaştırma dahil olmak üzere, bütçeye yansımasının sınırlı olacağı kanısındayım. Bütçe hedeflerinin gerçekçi olduğu kanısındayım" dedi.