Turizm yatırımcısı açısından Türkiye ne gibi fırsatlar barındırıyor?
Türkiye bir turizm ülkesi. Özellikle 80'li yıllarda başlayan turizm atağı ile öncelikle sahil turizm hızla gelişmiş, dünya devi olan turizm ülkeleri ile yarışır hale gelmiştir. Bunun yanında büyük şehirlerimizde (İstanbul, Ankara, İzmir) bu dönemde bu kadar hızlı bir gelişme göstermemiştir. Ancak, son 10 yılda İstanbul nihayet olması gereken noktaya gelmeye başlamıştır.Özellikle, 2002 itibari ile oluşan siyasi ve politik istikrar ile beraber oluşan güven ortamı İstanbul'da yaşanan gelişmenin sebeplerinden biridir. Diğer yandan 10 yıl öncesindeki döneme baktığımız, özellikle 90'lı yıllarda Körfez krizi ile başlayan ve terör, kuş gribi, deprem gibi tedirginlik ve korku yaratan her olaydan sonra ülke turizminde büyük ve uzun dönemde toparlanabilen kayıplar yaşardık. Başka bir deyimle bu tür krizler, şoklar Türk turizminin ancak bir ileri-iki geri ilerlemesine neden olurdu. Ancak, 11 Eyül 2001 sonrasında bu tür krizlerin 'dünyanın her yerinde yaşanabilecek riskler bunlar' diyerek kanıksamasıyla insanların seyahat kararı verirken bu tür riskleri eskisine göre fazla ciddiye almadıkları bir dönemdeyiz artık. Globalleşmenin de bunda katkısı olduğunu söyleyebiliriz, bir yerde bir olay oluyor 1-2 hafta gündemde oluyor, sonra başka bir yerde başka bir olay olunca unutuluyor. Yani bu tür krizler eskisi gibi uzun dönem negatif etki bırakmıyor ve toparlanma çabuk oluyor. Diğer yandan, turizm ve ticaretin gelişmesindeki en önemli unsuru da unutmamak lazım: ulaşım. Ulaşım yoksa hiçbir şey olmaz. THY'nin son yıllarda gösterdiği başarılı büyüme ve Atlasjet, Pegasus, Onurair gibi diğer yerli havayolu şirketlerinin girişimleri ile İstanbul merkez haline gelmiştir. İstanbul'un merkez haline gelmesi ve özellikle turizm yatırımları için gözde bir şehir olması ülkemizin geri kalan bölgelerini de pozitif olarak etkilemektedir. Halen potansiyeli çok yüksek olan ama gelişime ve yatırıma açık bölgelerimiz mevcut.
Hangi şehirler ve hangi tip otel konseptlerin daha fazla büyüme potansiyeline sahip?
İstanbul'da hem lüks otel hem de orta sınıf otellere ihtiyaç var. Diğer yandan ikincil olarak tanımlayabileceğimiz nüfusu 1 milyonun üstünde olan Anadolu şehirlerimizde de orta sınıf-ekonomik konseptli otellere ihtiyaç var. Sahil destinasyonlarında ise 4-5 yıldızlı tatil köyleri için potansiyel mevcut.
Turizmde yeni dünya trendleri nelerdir? Türkiye bu alanlarda ne gibi artı ve eksilere sahip?
Markalaşmanın önemi ortaya çıktı ve çoğu büyük otel işletmecisi firmaların her segmentte bir marka yarattığını gözlemliyoruz. Tüm yatırımlarını da bu markaların tanımı, birbirinden farkını anlatmaya, belirtmeye yönelik olduğunu görüyoruz. Genelde otel markaları 5 segmentten birinde konumlandırılırdı – luxury (5 yıldız), upscale (4 yıldız), mid-market (3 yıldız), ekonomi (2 yıldız) ve budget (1 yıldız). Son yıllarda değişen piyasa koşulları, değişen talepler doğrultusunda bu segmentlerin karışımları ortaya çıktı ya da bu segmentlerin arasında ara-segmentler yaratıldı (upper upscale-4.5 yıldız gibi). En çok görülen trend de lifsestyle-ekonomi olarak konumlandırılan markalar. Otelin tasarımı, konforu belki 4 yıldız seviyesinde ama kısıtlı hizmetlerle 3 yıldızlı otel fiyatlaması yapılabiliyor mesela. Böylece, misafir makul bir fiyat ödeyerek ama ucuz bir otelde konakladığı hissinden uzak bir deneyim yaşayabiliyor. Bu tarz markalara örnekler Motelone, aLoft, IbisStyle vb. Türkiye'de de yavaş yavaş bu tarz markalaşmanın olacağını görüyoruz., henüz bizde markalaşma bilinci yerine oturmadı, zaman içinde oturacaktır.