İlknur Menlik - Sabah.com.tr
imenlik@comart.com.tr
Günümüzde de Ar-Ge, devletler için bir gelişmişlik ölçüsü olmaya başladı. Gayri safi milli hasılanızın yüzde 3'ünü Ar-Ge'ye ayırıyorsanız, bu alanda çok iyisiniz anlamına geliyor. Kritik eşik ise yüzde 1. Eğer Ar-Ge bütçeniz, GSMH'nızın yüzde 1'ini aşarsa, farklı bir boyuta geçmiş oluyorsunuz. Türkiye, bu kritik eşik değere çok yaklaştı. Hesaplamalara göre Türkiye'de Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcaması, 2012 yılında bir önceki yıla göre %17,1 artarak 13 milyar 62 milyon TL'ye ulaştı. Ar-Ge harcamalarımızın GSMH içindeki payı da binde 9,2'ye yükseldi. Hani biraz daha kıpırdansak, eşiği atlayacağız. Sevindirici olan, özel sektörün Ar-Ge yatırım payının artmış olması. TÜİK'in araştırmasına göre, 2012 yılında Ar-Ge harcamalarının %45,1'i ticari kesim, %43,9'u yükseköğretim kesimi ve %11'i kamu kesimi tarafından gerçekleştirilmiş. Rakama vurursak, özel sektör 2012 yılında yaklaşık 6 milyar lirayı Ar-Ge'ye yatırmış. Aslında Türk özel sektörünün Ar-Ge'ye ayırdığı bu rakam, örneğin, Alman özel sektörünün geçtiğimiz bir yıl içinde Ar-Ge'ye yatırdığı yaklaşık 54 milyar Euro bütçe yanında çok düşük görülebilir. Yine bu rakam neredeyse otomotiv devi Volkswagen'in 2013 yılında tek başına gerçekleştirdiği 2,5 milyar Euro Ar-Ge harcaması ile eşit düzeyde. Ancak bir önceki yıla göre Ar-Ge'ye ayrılan bütçedeki artışa bakınca, Türk özel sektörü için de Ar-Ge'nin ciddi manada önem kazandığını söyleyebiliriz.
Gıda ve içecek sektöründe de Ar-Ge giderek önem kazanıyor. 2005 yılından 2012 yılına kadar Ar-Ge yatırımları %180 oranında artmış. 29 milyon liradan 82,4 milyon liraya yükselmiş. Bu rakamla sektörün imalat sanayi içerisindeki Ar-Ge payı da yüzde 2,6 oranında gerçekleşmiş. Sektörün Ar-Ge harcamalarının dağılımına gelince; 26,8 milyon lirasını cari harcamalar, 40 milyon lirasını personel, 14,4 milyon lirasını makine ve teçhizat,
1,1 milyon lirasını ise sabit tesis harcamaları oluşturuyor. Yine Ar-Ge faaliyetinde çalışanların sayısı 2005 yılında 479 iken çalışan sayısı yüzde 60 oranında artarak, 2012 yılında 767'ye ulaşmış. Ar-Ge faaliyetlerinde istihdam edilen personelin 473'ü araştırmacı, 220'si teknik eleman ve 73'ü destek personeli olarak görev yapıyor. Veriler, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) tarafından yayınlanan TGDF Gıda ve İçecek Sanayi Envanteri'ne ait.
Ar-Ge'ye harcanan bütçe düşük görülebilir ama gıda sektörü KOBİ'lerin en yoğun olduğu sektörlerin başında geliyor. Sektörde faaliyet gösteren yaklaşık 40 bin işletmenin %98'i KOBİ düzeyinde işletmeler. Sadece gıda sektöründe değil, pek çok sektörde KOBİ'ler, finansman sorunlarıyla uğraşıyor. Bu nedenle Ar-Ge kapasiteleri yetersiz kalıyor, bütçe ayıramıyorlar. Ar-Ge teşvikleri ise büyük oranda teknoloji yenilemeye gidiyor. Yani işin bu kez inovasyon tarafı eksik kalıyor. Oysa inovasyon, Ar-Ge kadar hayati bir kavram bu işletmeler için. Dolayısıyla inovasyon konusunda üniversitelerin desteğine ihtiyaçları var.
Ama Ar-Ge konusunda üniversite - sanayi iş birliği de henüz istenen düzeyde değil. Üstelik bu ilişki tam anlamıyla kurumsal bir zemine de oturmuş değil henüz. Yine de ihracatımızın yarısından fazlasını bu KOBİ'ler yapıyor. Neredeyse adım atmadıkları ülke yok. Ancak rekabet koşulları çok çetin. Artık geleneksel üretim yöntemleri ya da ucuz iş gücü gibi argümanlar rekabetçi olmak için yeterli olmuyor. Daha üst seviyede bir yenilikçilik anlayışı gerekiyor. Bunun da yolu Ar-Ge ve inovasyona yapılacak yatırımlardan geçiyor. E bu KOBİ'ler zaten finansman sıkıntısıyla boğuşuyor. O zaman bu sektöre yönelik, uzun vadeli, istikrarlı ve sektör gerçeklerine uygun Ar-Ge politikalarına ihtiyaç var. Sadece teşviklerle değil; insan kaynağı, eğitim, ihtisaslaşma, markalaşma, patentleme ve dış pazarlara erişimin arttırılması gibi unsurlarla bu teşvik sistemini desteklemek gerekiyor. Üniversiteler, özellikle KOBİ'ler için bu anlamda çok önemli. Bu ilişkiyi güçlendirecek mekanizmalar kurulmalı ve kolaylaştırılmalı.
21. yüzyıl pek çok uzmana göre, "ya inovasyon yap ya da öl" yüzyılı. Ben buna bir de Ar-Ge'yi ekliyorum: "Ya Ar-Ge ya da…"