İlknur Menlik - Sabah.com.tr
imenlik@comart.com.tr
BP'nin son raporuna göre mevcut petrol rezervleri önümüzdeki 54 yıl için yeterli olacak. Rapor, petrol rezervlerinin yüzde 1,1 oranında artarak 1,687 trilyon varile yükseldiğini ortaya koyuyor; aynı şekilde, son birkaç yıldır kaya gazı rezervleriyle büyük avantaj yakaladığı düşünülen ABD'nin petrol rezervlerinin de yüzde 26 artışla 44,2 milyar varile yükseldiği raporda belirtiliyor.
BP'nin son raporu; Petrol Üreten Ülkeler Birliği OPEC'in en büyük 2. üreticisi Irak'taki krizin en şiddetli döneminde ve petrol işlemcilerinin şiddetin daha da yayılması durumunda petrol ihracatlarının daha büyük bir tehdit altına girebileceği endişesini yaşadıkları bir zamanda piyasalara ferahlık sağlar mı bilemem. Açıkçası konunun çok da uzmanı değilim ama Irak krizi dolayısıyla yükselen petrol fiyatlarının, Kırılgan Beşli'yi (Türkiye, Hindistan, Endonezya, Güney Afrika ve Brezilya) yeniden küresel ekonominin gündemine oturttuğunu biliyorum.
Değerlendirmelere göre, artan enerji maliyetleri nedeniyle bu ülkeler daha fazla sermaye akışına ihtiyaç duyuyor ve bunun yanı sıra artan enerji ithalatı maliyetleri nedeniyle enflasyonda hızlı bir yükseliş yaşayabilirler. Türkiye de bu ülkelerin içerisinde ve Irak kaynaklı bu riskler bizim için de geçerli. Bence bu, bizim için krizin bir yüzünü oluşturuyor.
Diğer taraftan Dışişleri Bakanlığı Irak Kriz Masası tarafından 22 Haziran'da yapılan basın açıklamasında, Musul, Kerkük, Selahaddin, Anbar, Diyala, Bağdat, Basra, Babil, Necef, Kerbela, Vasit, Meysan, Kadisiye, Musenna ve Dikar vilayetlerine ilişkin olarak daha önce yapılan seyahat uyarılarının geçerliliğini koruduğu belirtiliyor.
Irak Kriz Masası'nın çalışmalarına Ekonomi Bakanlığı da destek veriyor. Ekonomi Bakanlığı'ndan TOBB'a iletilen bir yazıda, Irak'ta son dönemde yaşanan olayların ülkemize etkilerini en aza indirmek için, Irak'a yönelik ticari faaliyette bulunan firmalarımızın karşılaştıkları sorunların detaylıca tespit edilmesi ve ilgili mercilere ivedilikle aktarılması gerektiği belirtiliyor. Bu itibarla, firmalarımızın ihracatlarında karşılaştıkları sorunlar, lojistik ve taşımacılık konusunda ortaya çıkan problemler, siparişlerin iptal edilip edilmediği (iptal olması durumunda yıllık siparişin ne kadarına tekabül ettiği bilgisi), mal bedellerinin tahsilindeki sorunlar, hangi ürünlerde ihracatın azaldığı, Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB) kullanan firmalarımızın taahhütlerini gerçekleştirebilme durumları, hangi illerimizin/bölgelerimizin ne düzeyde etkilendiği ve benzeri hususlardaki bilgilerini ivedilikle iletmesi isteniyor. Bu da bana göre Irak krizinin ülkemiz için ikinci yüzü.
Ancak Irak'taki krizin bir üçüncü yüzü var ki bu da Iraklılar için derin bir problem anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO, 25 Haziran'da, Irak'ın büyük bir alanında yaşanan çatışmaların son günlerdeki tırmanışının ardından, ülkenin ciddi gıda güvenliği sorunlarıyla karşı karşıya olduğu uyarısını yaptı.
Ben hiçbir yorum yapmadan FAO'nun uyarısını buraya alıyorum:
"Tam da buğday ve arpa için hasat sezonu başlarken Ocak ayından bu yana 1 milyondan fazla kişi işlerini ve eşyalarını geride bırakarak evlerini ve çiftliklerini terk etti. Suriye'deki çatışmalardan ve Irak'ta yaşanan önceki olaylardan etkilenenler de dahil olmak üzere toplamda 2 milyon Iraklı ülkesinde yerinden edildi.
FAO'nun Küresel Bilgi ve Erken Uyarı Sistemi'ne (GIEWS) göre bunun sonucunda Irak'ın 2014 yılı için iyi mahsul beklentisi risk altına girdi. Kriz öncesinde, bol yağış nedeniyle FAO, buğday hasadının bu yıl (beş yıllık ortalamanın %16 oranında üzerinde) yaklaşık olarak 3 milyon tonun üzerinde olacağını öngörmüştü. Arpa hasadının ise (beş yıllık ortalamanın hala %15 oranında üzerinde) 900.000 ton olması beklenmekteydi.
Şimdi ise halkın emniyette olmaması ve buna bağlı erişim sorunları, işgücü kıtlığı, taşımacılık ve pazarlamadaki aksaklıklar nedeniyle hasat, yerli üretim ve tedarikin önemli ölçüde etkilenmesi beklenmektedir.
Mevcut çatışmadan en çok etkilenen valilikler Ninova ve Selahaddin, Irak'ın buğday üretiminin üçte birine, arpa üretiminin ise yaklaşık %38'ine katkıda bulunmaktadır. 2014/15 yılı tahıl ithalatı gereksiniminin bu aralar artması beklenmektedir. Sona ermekte olan 2013/14 pazarlama yılında tahıl ithalatının 2,7 milyon ton buğday ve 1,3 milyon ton pirinci de kapsayan 4,26 milyon ton seviyesinde olması tahmin edilmekteydi.
Buğday gibi temel gıda maddelerinin tedariği etkileneceği için piyasaya bağlı birçok hane, fakir aileler ve mülteciler için gıda erişimi daha da zorlaşacak. Gıda fiyatları hakkında tam bir bilgi verilmese de başlıca ürünlerin fiyatlarının yükselmesi muhtemeldir.
Örneğin, raporlar Ninova ve Selahaddin kentlerindeki tahıl rezervlerinin tükenmekte olduğunu ve kamu satış/dağıtım sistemi aracılığıyla mevcut gıda seviyesinin hızla azaldığını gösteriyor. Yoksul Iraklılara sübvanse edilmiş pirinç, buğday unu, yağ, şeker ve bebek maması sağlayan sistem onların en temel gıda kaynağıdır."
FAO Irak temsilcisi Fadel El Zubi, "Eğer çatışmalar devam ederse, devlet yardımlarına rağmen savunmasız durumdakiler için temel gıda ürünleri ve diğer temel maddeleri ulaşılamaz olacaktır" diyor. El Zubi; çatışmaların ve buna bağlı olarak halkın yerlerinden edilmesinin, gıda ve diğer temel maddeler için yapılan harcamaların normalden daha yüksek olduğu kutsal Ramazan ayına ve yazın en sıcak dönemine denk geldiğine de dikkat çekiyor.
Yine FAO'nun raporuna göre hayvan hastalıkları, şimdiden Irak'ta ki hayvancılık için tehdit; halk sağlığı özellikle de mülteciler ve yerlerinden edilmiş insanlar içinse tehlike arz ediyor.
Kısacası Irak'ta sorunlar büyük ve telafisi imkansız bir noktaya doğru gidiyor. Bu bakış açısını ortaya koyduktan sonra geriye sadece dilek dilemek kalıyor ve umarız şu kutsal günlerde bu büyük sorunları kısa sürede çözüme kavuşturacak adımlar atılır.