Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin soru üzerine Babacan, 10 Ağustos'un, Türkiye demokrasi tarihi açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu söyledi. Halkın, Cumhurbaşkanını ilk kez doğrudan oy vererek seçeceğine işaret eden Babacan, Cumhurbaşkanlığı makamının da halkla daha da bütünleşmiş hale geleceğini ifade etti.
Babacan, bundan sonraki dönemin ise Türkiye'nin 2015 seçimlerine gittiği bir dönem olacağını bildirdi. Dolayısıyla 9-10 aylık bir geçiş dönemi oluşacağına dikkati çeken Babacan, şunları kaydetti:
"2015 Haziran seçimlerinden sonra ise 2019'a kadar Türkiye'de seçim yok. Yani 2015'ten 2019'a kadar Türkiye seçimsiz bir dönemi yaşıyor, 2019'dan 2023'e kadar da yine seçimsiz bir dönem yaşanıyor. Yani 4 artı 4'lük seçimsiz yıllar. Türkiye'nin biraz daha yapısal sorunlarına eğilebildiği, özellikle yasal düzenlemeler ve eğer mümkün olursa yeni anayasa açısından önemli bir fırsat ve Türkiye, bu fırsatı iyi kullanırsa 2023 hedeflerine rahatlıkla ulaşabilir ama o fırsat kaçırılırsa da gerçekten yazık olur ve 2023 hedefleri de zora girebilir."
"ŞU ANDA TAMAMEN CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNE ODAKLANMIŞ DURUMDAYIZ"
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olarak seçildiğinde yeni bir hükümet kurulacağını belirterek, bu konularla ilgili ise şu anda verilmiş bir karar olmadığını ifade etti.
AK Parti'nin 12 yıldır izlediği fiili politikaların olduğunu ve bu politikaların çok açık olduğunu anlatan Babacan, "Şu anda biz tamamen Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanmış durumdayız. 10 Ağustos'ta, birinci turda inşallah bu seçimi iyi bir şekilde neticelendirmek istiyoruz. Kamuoyu yoklamaları da anketler de gayet güzel şeyler gösteriyor. Olağanüstü bir gelişme olmazsa, birinci turda iyi bir neticeyle seçim tamamlanacak gibi görünüyor" diye konuştu.
"İSTİKRAR DEVAM ETSİN"
Bunun, Türkiye'nin istikrarı açısından da çok önemli olduğunu vurgulayan Babacan, içinde bulunduğu "zorlu coğrafyada" Türkiye'nin, adeta bir istikrar adası, bölgenin bir kilit taşı olarak yükselmesinin son derece önemli olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin en önemli sonucunun da aslında "istikrara devam" mesajı olduğunu dile getiren Babacan, "Türkiye'de güzel bir istikrar ortamına ulaştık, bu bozulması, istikrar devam etsin. Çünkü siyasi istikrar her şeyin temeli" dedi.
"KENDİMLE İLGİLİ HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK YOK"
Babacan, kendisinin önümüzdeki dönemde ne yapacağına ilişkin planlarının sorulması üzerine de şu anda tamamen Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklandıklarını tekrarladı. Öte yandan, Ak Parti'nin bir "3 dönem kuralı" olduğunu hatırlatan Babacan, bu kuralı kendisinin de savunduğunu bildirdi.
Partinin sıhhatli bir yapıyla geleceğe yürümesi için de bu kuralın olması gerektiğini vurgulayan Babacan, "Kendimle ilgili sorduğunuz sorulara daha önce çok da net cevaplar vermiştim, herhangi bir değişiklik yok. Önemli olan hep beraber Türkiye'nin çok daha müreffeh, istikrarlı, güvenlik içinde yaşayan bir seviyeye ulaşması için çalışmak" dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri bitmeden bu konuları konuşmanın doğru olmadığını belirten Babacan, bunlara yönelik verilmiş bir kararın da olmadığını kaydetti. "Şöyle bir yanlış algı olmamalı. 'Aslında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonraki yeni kurgu hazır, karar verildi de açıklanmıyor.' Böyle bir şey yok, henüz hiçbir karar yok" diyen Babacan, bunları konuşmak için seçimden sonra yeterli zamanın olduğunu ifade etti.
"MERKEZ BANKASI'NIN KATKISI DA ÇOK ÇOK BÜYÜK"
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, son 12 yıllık dönemde başarılı bir ekonomik performans ortaya konulduğunu belirterek, "12 yıllık başarılı bir başarılı süreç varsa burada Merkez Bankası'nın katkısı da çok çok büyük. Başarısız bir Merkez Bankasıyla, başarılı bir ekonomik sonuç oluşmaz" dedi.
Babacan, NTV ve CNBC-e ortak canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı'nın Uluslararası Para Fonu'na (IMF) İcra Direktörü olmasını değerlendiren Babacan, IMF'nin 3 önceki başkanına dünyadaki IMF üyesi ülkelerin ekonomik büyüklüklerin değişikliğe uğradığını anlattığını, kendisinin bu durunu sahiplendiğini ve kota reformu süreci başlattığını söyledi.
Babacan, Türkiye'nin bu süreçten itibaren IMF'deki hissesinin 3 kere arttığını, ülkenin başlangıç noktasında göre şu anda 2 kat hisseye sahip olduğunu bildirdi.
Ülke anlaşmalarının yenilenmesi kapsamında, Türkiye'nin de İcra Direktörleri heyetinde yer almasının karara bağlandığını kaydeden Babacan, "Biz, 2015-16 yılları ve daha sonra da 2017-18 yıllarında 2+2 şeklinde (IMF) icra direktörleri masasında oturacağız. Bunun haricindeki yıllarda da yine ülke grubumuzdan iki ülke ayrı ayrı ikişer yıl oturacak" dedi.
Babacan, Çanakcı'nın, 11 yılı aşkın süredir başarılı bir performans ortaya koyduğunu da vurgulayarak, Çanakcı'nın uluslararası çevreler tarafından sevildiğini, görev için ismi bildirildiğinde, kendisine bu konuda teşekkür mektupları geldiğini anlattı.
Bu durumun Türkiye için sevindirici bir gelişme olduğunu belirten Babacan, "Biz kredi alan taraftan, veren taraf olmakla kalmadık, IMF tarafından yönetilen ülke olmaktan, yöneten ülkeler masasına oturmuş olduk. Bu 12 yıllık hükümet başarısının da bir tescili niteliğinde" diye konuştu.
Babacan, Çanakcı'nın yerine geçecek isim konusunda adayların olduğunu, gelecek haftalarda nihai kararın verileceğini ifade etti.
"EKONOMİK BAŞARI DA MB'NİN ROLÜ BÜYÜK"
Başbakan Yardımcısı Babacan, kurun 2,10 seviyesindeki durumu ve bu durum hakkındaki soruları da yanıtlayarak, Türkiye'de kur rejiminin serbest olduğunu, bu rejimde seviye belirtmenin büyük risk taşıdığını dile getirdi.
Adına serbest kur rejimi denmesinin ardından kur seviyesi belirlemenin işin özüne uygun olmayacağını belirten Babacan, kurdaki oynaklığın azalmasının da ekonomi açısından olumlu olduğunu ifade etti.
Babacan, Merkez Bankasının birçok kesimi dinlediğini ve yakın bir ilişki içinde olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Son 12 yıl, enflasyonun tek haneli rakamlara düştüğü, önemli başarıların gösterildiği, yüksek büyüme oranları yaşanan, istihdamın hızla artığı bir dönem oldu.
12 yıllık başarılı bir başarılı süreç varsa burada Merkez Bankası'nın katkısı da çok çok büyük. Başarısız bir Merkez Bankasıyla, başarılı bir ekonomik sonuç oluşmaz. 230 milyar dolarlık milli gelirimizi 820 milyar dolara yükseltmişsek, burada bütün ekonomik birimlerin katkısı vardı. Bu işleri konjönktürel değil de uzun vadeli değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum."
"JEOPOLİTİK GELİŞMELER YAKIN COĞRAFYAYA YAPILAN İHRACATI OLUMSUZ ETKİLEMEYE BAŞLADI"
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, jeopolitik gelişmelerin yakın coğrafyaya yapılan ihracatı olumsuz etkilemeye başladığını belirterek, "İhracatta çok büyük olumsuz tabloyu görmezsek, yüzde 4'lük (büyüme) hedefimiz ulaşılabilir bir hedef" dedi.
Türkiye'de 34 yıldır 2 ya da 3 haneli enflasyonun yaşandığı dönemler olduğunu hatırlatan Babacan, enflasyonun ilk defa kendi dönemlerinde tek haneye indiğini, 2 yıl önce son 44 yılın en düşük enflasyon seviyesinin görüldüğünü hatırlattı.
Enflasyonu etkileyen birden çok unsur olduğunu ifade eden Babacan, "Bunların arasında Merkez Bankasının kontrol edebildiği, bir de Merkez Bankası ne yaparsa yapsın kontrol edemediği bir alan var. Dünyada enerji fiyatları arttığı zaman Merkez Bankasının para politikasıyla bunu kontrol etmek mümkün değil. Enerji fiyat hassasiyeti oldukça az olan bir sektör. Dolayısıyla dışarıdan gelen enerji fiyat şoku, iç piyasaya aynen yansıyor. Dolayısıyla Merkez Bankasının kontrol edebildiği alana bakıp, o alanla ilgili gelişmelere dikkat etmekte fayda var" diye konuştu.
Gelişmekte olan ülkelerde yıllık ortalama 6 civarında seyreden bir enflasyon olduğuna dikkati çeken Babacan, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında yaklaşık 4 puanlık fark görüldüğünü belirtti.
Babacan, enflasyonun tek hanede tutulmasının amaçlandığını ifade ederek, bunun için çaba gösterilmesi gerektiğini ifade etti.
Para politikasının yanında gelirler politikasının da çok önemli olduğuna dikkati çeken Babacan, "Örneğin gıda konusunda kuraklık olabiliyor, o zaman fiyatlar artabiliyor. Para politikası daha çok talep tarafından enflasyonu yönlendirmeyi çalışan bir alan ama arz tarafında kuraklık sebebiyle bazı ürünlerin fiyatı arttıysa, bunlara da ayrıca dikkat etmek gerekiyor. Oldukça karmaşık bir alan" diye konuştu.
Türkiye'de kronik yüksek enflasyon döneminin kapandığını ifade eden Babacan, bunun yanında enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi ve gelecek baskılara karşı dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
MERKEZ BANKASININ BAĞIMSIZLIĞI
Merkez Bankasının bağımsızlığı ile ilgili bir soruyu yanıtlayan Babacan, dünyada 2009 krizinden bu yana Merkez Bankası ve hükümetlerin daha yakın çalıştığını gördüklerini belirterek, Avrupa Birliği'ne, Japonya'ya ve ABD'ye de bakıldığında bağımsızlık kavramının "sapasağlam" yerinde durduğunu kaydetti.
Kriz dönemlerinde merkez bankaları ve hükümetler arasında daha yakın işbirliği gerekebildiğine dikkati çeken Babacan, "Merkez bankalarının ve hükümetlerin tek başına çözemeyeceği pek çok sorun var. Hele hele bankacılık krizleri döneminde iç içe çalışılmadan herhangi bir krizin çözülmesi mümkün değildir. 2009'dan sonra daha özerk bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemde de daha yakın bir temas işin tabiatında var. Herkes ekonomi daha hızlı ilerlesin, büyüme daha iyi olsun, işsizlik düşsün herkes istiyor ama yaklaşım konusunda farklı düşünceler olabiliyor" diye konuştu.
BÜYÜME TAHMİNLERİ
Büyüme tahminleri üzerine de değerlendirmelerde bulunan Babacan, hükümet olarak yılbaşında açıklanan yüzde 4'lük büyüme hedefiyle alakalı bir revizyon ihtiyacı duymadıklarını ifade etti.
Büyümeyi etkileyen bir çok husus olduğuna dikkati çeken Babacan, bu noktada en önemli faktörün net dış talep olabileceğine işaret etti. İç piyasada israf, aşırı borçlanma, ithal ürünleri tüketmeyi kontrol altında tutma noktasında aldıkları tedbirlerin işe yaradığını kaydeden Babacan, şöyle devam etti:
"12 aylık dönemde kredi hacmindeki büyüme ortalama yüzde 17'ye inmiş durumda. Detaylara indiğimizde KOBi kredilerinde yüzde 25 artış var. Tüketici kredileri sadece yüzde 11,6 artmış, yani enflasyonun üzerinde artış var. Mevcuttan geriye dönme, talebi öldürme gibi bir şey kesinlikle yok. Talebin kontrollü artması sağlanmış. Öte yandan KOBİ kredilerinde ciddi artışa devam edilmiş. Aldığımız tedbirler beklediğimizden erken sonuç verdi. Kompozisyon daha sıhhatli bir kompozisyon. Daha önceki dönemlerde ağırlıklı olarak iç talepten gelen bir büyüme vardı. O zaman da cari açık artıyordu. Şimdi biz büyümemizi yüzde 4 seviyesinde koruyoruz, ama cari açığımızda da ciddi bir düşüş süreci başladı. Bu yıl yüzden 6 hat yüzde 6'nın da altında bir cari açık şu anda görünüyor. Petrol fiyatlarına bağlı."
YÜZDE 4'LÜK HEDEFİMİZ ULAŞILABİLLİR BİR HEDEF
Avrupa'da göreli bir toparlanma yaşandığına dikkati çeken Babacan, bunun etkisini hemen gördüklerini belirtti. Almanya, İspanya, İngiltere gibi ülkelere gerçekleştirilen ihracatın yüzde 10 ile 20 arasında arttığını vurgulayan Babacan, öte yandan Ukrayna, Rusya ve Ortadoğu pazarında düşüş görüldüğünü söyledi.
Jeopolitik gelişmelerin yakın coğrafyaya yapılan ihracatı olumsuz etkilemeye başladığını belirten Babacan, "İhracatta çok büyük olumsuz tabloyu görmezsek, yüzde 4'lük hedefimiz ulaşılabillir bir hedef. Ama ihracatta öngördüğümüzden de daha fazla bozulma görülürse, yüzde 4 değil de belki miktar daha altına doğru inebilir. Onu da hesaba katmak lazım. Kötü senaryolarda dahi çok da büyük bir etki beklemiyoruz açıkçası" değerlendirmesinde bulundu.