Türk otomotiv sanayisinin kilometre taşlarından biri olan Tofaş, bugün otomotiv dünyasının önemli tesislerinden biri haline geldi. Tofaş CEO'su Cengiz Eroldu, şirketin tarihçesini şöyle anlattı: "Koç Holding'in kurucusu merhum Vehbi Koç'un, "Türk insanını otomobil sahibi yapma vizyonu" ile temellerini attığı Tofaş, 1968 yılında kuruldu, 1971'de Murat 124 modeli ile üretime başladı. 1976 yılında Murat 131'i de üretmeye başlayan Tofaş, 1980'li yıllarda bu iki aracın üretimini yapmayı sürdürdü. 1990 yılına gelindiğinde ise İtalya ile eş zamanlı olarak Tempra üretimine başladı.
1990'ların ortasına kadar dönemin sanayi ve ekonomik şartlarıyla ağırlıklı montaj üretimin yapıldığı, Türkiye otomotiv sanayisinin yalnızca iç pazar için imalat yaptığı bir ortam hakimdi. Tofaş bu dönemde, Türkiye'de otomotiv ana ve yan sanayisinin gelişiminde öncü rol üstlendi. 1990'lı yıllar aynı zamanda üretimde yerli payının artması, üretimde ilk robot kullanımı ve fabrika kapasitesinin yılda 250 bin araca ulaşması açısından, Tofaş'ın sıçrama yaptığı bir dönem oldu.
Tofaş, 1994 yılında Fiat Uno üretimine başlayarak, Türkiye'nin ilk B segmenti otomobilini pazara sundu. Böylelikle Türkiye'de yeni bir model tipine olan ihtiyaç ortaya çıktı; bu araçlara yönelik talep ve pazar gelişti.
Ardından 1995'te Türkiye'nin ilk büyük ölçekli ihracat hamlesini gerçekleştirdi; Tempra'nın Avrupa'ya ihracatını başlattı. Bu hamle, Türkiye otomotiv sanayisinin Avrupa pazarlarına yönelik üretim yetkinliğinin ispatı olurken; Türkiye'nin gelecek yıllarda otomotivde üretim üssü haline gelmesinde önemli bir rol oynadı. Tofaş için bir taraftan da takip eden yıllarda devreye girecek Gümrük Birliği'nin yaratacağı yeni rekabet koşullarına hazırlık fırsatını doğurdu. Aynı dönemde Tofaş başka bir önemli adım daha atarak Tofaş Ar-Ge'yi kurdu. İlk etapta Fiat lisansıyla üretilen araçların Türkiye koşullarına uygun hale getirilmesi amacıyla kurulan bölüm, yıllar içinde gelişerek Tofaş'ın yenilenme sürecinde önemli bir rol oynadı.
1996 yılında imzalanan Gümrük Birliği anlaşması sonrası değişen sektör dinamikleri ile yeni bir rekabet ortamı oluştu. Bu süreç Tofaş için de ayrı bir dönüm noktası oldu. Yeni modellere geçiş için çalışmalar hızlanarak devam etti.
Tofaş, 1998 yılında Fiat Auto'nun dünya otomobili Palio projesinin Brezilya ile birlikte 2 önemli merkezinden biri oldu. Palio, Siena ve Palio Weekend modellerinden oluşan bu proje, Türkiye'de Uno ile gelişmeye başlayan B segmentinin pazarda istikrarlı bir yer bulmasında etkili oldu.
Ar-Ge'nin kurulması ile başlayan yenilenme süreci 1998 yılına gelindiğinde "Scudino Projesi" olarak hızlandı ve 2000 yılında Tofaş tarihinin ve Ar-Ge'sinin en önemli adımı olarak hayata geçen Doblo ile taçlandı. Tofaş'ın, kalıp tasarım ve üretim alanında o günlere kadar ulaştığı yetkinlikler, Doblo'nun proje ve geliştirme sürecinde yer almasını sağladı. Tofaş Ar-Ge, ilerleyen yıllarda ise Fiat Auto'nun geliştirme merkezlerinden biri haline dönüştü. Fiat'ın dünyada ilk kez bir modelini İtalya dışında tek bir ülkede gerçekleştirme kararı ile ortaya çıkan Doblo sayesinde Tofaş, bütünüyle yeni bir modelin üretim üssü haline geldi. Doblo, lansmanından sonraki dönemlerde 2 kez 'Yılın Ticari Aracı' ödülünü alırken Tofaş da ihracat rekorları kırdı.
2000'li yılların başında Tofaş, Fiat Siena'dan Albea'ya geçiş sürecinde önemli bir deneyim daha yaşadı. Siena'nın yerini alacak daha büyük hacimli bir ürünün kavram çalışmasını başlattı. Ürün kavramı Fiat Auto tarafından benimsendi; Sinea modeli Albea'ya dönüştü. 2002'de üretimine başlanan model Brezilya, Çin ve pekçok gelişmekte olan pazarda yerini aldı. Böylelikle Türkiye otomotiv sanayisinde ilk defa bir ürün konsepti geliştirilmiş oldu.
2007 yılında Linea üretimine başlandı; dünya lansmanı Türkiye'de gerçekleşen Linea'nın yenilenmesi sorumluluğunu Tofaş üstlendi.
