Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, çeyrek yüzyılı aşan bir dönemde, Türkiye'yi ekonomik açıdan etkileyen en önemli farklılığın, küresel ekonomiye entegrasyonun sürmesi olduğunu söyledi. Aydın, "Asya krizi, Latin Amerika krizi gibi bölgesel, 2008 küresel ölçekli krizlerin de yaşandığı bu sürede piyasa ekonomisinin uygulanması ve dışa açılmanın gerektirdiği kurumsal ve davranışsal alt yapı değişikliği yönünde kararlı adımlar atılmıştır" dedi.
EKONOMİYİ OLUMLU ETKİLEDİ
Hüseyin Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: "Siyasi istikrarın sağlanması, reformların doğru yönde ve kesintisiz yapılması, makro dengeleri gözeten ekonomik programın kararlı şekilde uygulanması ve bankacılık sektörünün sağlıklı işlemesi halinde görüldü ki Türkiye ekonomisi diğer ülkelere göre daha sürekli, istikrarlı ve yüksek hızda büyüyebilmektedir. Özellikle, düşük enflasyona geçilmesi, kamu kesimi borçlanma ihtiyacının düşürülmesi ve bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması ekonomik performansı çok olumlu yönde etkilemiştir. Milli gelir ve kişi başına gelir yükselmiş, dış ticaret hacmi artmış, sermaye girişi hızlanmıştır."
KRİZDE BİLE BÜYÜMEYE DESTEK
Yeniden yapılandırılan bankacılık sektörünün, büyüme döneminde ekonomik aktörlerin hızla artan ve çeşitlenen finansal ihtiyaçlarını karşıladığının altını çizen Aydın, "Küresel krizde dahi büyümeye destek vermiş, değişen teknolojiyi iyi kullanarak hizmet ağını yenileyerek genişletmiş, yurtdışında da yatırımlarını artırmıştır. İnternet bankacılığı ve mobil bankacılık hızla gelişmiştir" dedi. 33 KAT BÜYÜME Bankacılık sektörünün bilanço hızla büyüdüğüne ve yapısının önemli ölçüde değiştiğe dikkat çeken Aydın, özel sektörün finansmanının ağırlık kazandığını ifade etti. Bilanço büyüklüğünün 1985 yılında 26 milyar dolar iken, 2014 yılında 857 milyar dolar seviyesine yükseldiği bildiren Aydın, "Toplam aktiflerin gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı 1985 yılında yüzde 44 iken, 2014 yılında yüzde 114'e ulaştı. Özkaynaklar TL bazında sabit fiyatlarla 129 kat; dolar bazında 56 kat arttı" diye konuştu. Kredilerin bilanço içindeki payının 24 puan artarak yüzde 63'e yükseldiğini, gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının ise 54 puan artarak yüzde 71'e çıktığını belirten Aydın, "Ticaretin ve üretimin finansmanı yanında, yatırım, dış ticaret, proje, konut, ihtiyaç finansmanı amaçlı krediler de arttı. Mevduat ana finansman kaynağı olsa da yurtdışı krediler ve menkul kıymet ihracı yoluyla finansman imkanları arttı" değerlendirmesinde bulundu.
UCUZ KAYNAK ARANACAK
Çeyrek yüzyıl gibi kısa bir sürede, ekonomide ve bankacılık sektöründe yaşanan gelişmelerin gelecek için olumlu bir tablo sergilediğini ifade eden Aydın, "Bulunduğumuz coğrafyada daha güçlü, büyük ve zengin bir ekonomiye sahip olmamız gerekiyor. Genç nüfusumuz için istihdam sağlayan, alt yapı ve kapasite arttırıcı yatırımları büyütmeye, rekabet gücümüzü arttırmaya kesintisiz şekilde devam etmeliyiz. Bu amaçla daha çok, daha uzun vadeli ve daha ucuz kaynakları aramaya ve ekonominin kullanımına sunmaya devam edeceğiz. Burada kritik faktör bankaların üstlendikleri riskler ile orantılı getiri sağlaması, bu sayede de özkaynaklarını güçlendirebilmesidir" dedi.
SERMAYE PİYASASINA DİKKAT
Kredi piyasası yanında sermaye piyasasının da büyütülmesinin önemine dikkat çeken Aydın, sözlerini şu şekilde tamamladı: "Temel bankacılık göstergeleri esas alındığında bankacılık sektörü gelişmekte olan ülke büyüklüklerinin ortalamasını yakalamıştır. Bundan sonra, gelişmiş ülkeler ortalamasına ulaşmayı hedeflemeliyiz. Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektöründeki potansiyel iyi yönetildiği durumda büyümenin yüzde 5 düzeyinde devam etmesini gelişmiş ülkeler seviyelere yaklaşmasını bekliyoruz."