Nisan 1994...SABAH'ın manşetinde o gün "Ekonomik İhtilal" başlığıyla şu haber vardı: "Yüzde yüzlere ulaşan zamlar yağmur gibi başladı. KDV arttı, vergi iadesi yıllık oldu, ek vergiler yolda..." Dönemin Başbakanı Tansu Çiller tarafından açıklanan ve Türkiye'yi uzun bir süre kemer sıkma dönemine sokacak 5 Nisan kararlarını SABAH böyle duyurmuştu. Birinci sayfada "Tarihi kararlara 11 sayfa ayırdık" anonsu vardı. Sadece manşeti okumak yetti Enver Yücel'e. Diğer sayfalara baksa içi daha da kararacaktı.
Moralini yüksek tutması gereken bir dönemdi. Sırf arkadaşlarının ricasını kıramadığı için yılların birikimini bomboş bir semtte açacağı okula yatırmıştı. Dershanecilikte neredeyse Türkiye'nin en büyüklerinden biri olmuştu. Onun eğitim alanındaki bu başarısını gören dostları İstanbul'un ücra bir köşesinde kuracakları uydu kentte okul açmasını istemişlerdi. "Olur" dediyse de içi içini kemiriyordu. İnin cinin top oynadığı bir yerde özel okul kurmaya hazırlanıyordu. Türkiye'de ard arda iflasların yaşanacağı bir dönemde büyük bir risk almıştı. "Hayırlısı.." dedi. Öyle de olacaktı. Kuş uçmaz kervan geçmez bu semt çok değil 2 yıl sonra en iyi kurumsal proje alanında Birleşmiş Milletler'den ödül almakla kalmayacak Türkiye ve dünyanın dört bir köşesinde açılacak bir eğitim kurumunun da adı olacaktı. Türkiye'nin ilk uydu kenti Bahçeşehir, Yücel'in okullarına da isim babalığı yaptı. 21 yıl önce Bahçeşehir'de kurduğu ilk özel okul bugün Bahçeşehir Eğitim Kurumları adıyla bir dünya markası olarak anılıyor.
ÖNCÜ BİR SINIF BAŞKANI
Enver Yücel, 1957'de Giresun'da doğdu. Orta halli bir çiftçi ailenin oğluydu. İlk ve ortaokulu memleketinde okudu. Öğretmen onu sınıf başkanı yapmıştı. Boş derslerde konuşanların isimlerini tahtaya yazıp öğretmene "ispiyonlamak" onun tarzı değildi. Zaten buna gerek de kalmıyordu. Sınıfın düzenini tek başına sağlayabiliyordu. Başkanlığı sadece okulda değil, sosyal hayatında da hakimdi. Arkadaşlarıyla hangi oyunları oynayacağına, nereye gideceklerine hep o karar veriyor, diğerleri de "harika bir fikir" diyerek ona uyuyorlardı. Liderlik fıtratında vardı. 7 yaşlarında üretmeye başladığı "harika fikirler"ler Enver'i 20 yıl sonra, eğitim sektöründe parmakla gösterilen girişimci bir lider yapacaktı.
Liseyi İstanbul'da "Bizi vareden, paylaşmayı öğreten yerdir" dediği Haydarpaşa'da okudu. Lise son sınıftayken üniversiteye hazırlanmak için 3 odalı, sobayla ısınan bir dershaneye kaydoldu.
"UĞUR"LU DERSHANE
2 dersten sınıfta kalınca üniversite hayalini bir yıl ertelemek zorunda kaldı. Kaybettiği bir yıl ona girişimciliğin ilk kapısını araladı. Sınava hazırlandığı dershaneye memleketten gelen harçlıklarla 10 taksitle ortak oldu. Burada hem sınava hazırlanıyor, hem de dershanenin temizlik işlerini yapıyordu. Hademelik ettiği bu dershane adı gibi uğur getirdi. 22 yaşında satın aldığı Uğur Dershanesi yıllar sonra eğitimde önemli bir marka olacaktı.
ÖĞRENCİLERİ MOTİVE ETTİ
Bu arada üniversiteyi de kazanmıştı. Marmara Üniversitesi Matematik Bölümünde okuyordu. İyiden iyiye para kazanmaya da başlamıştı. Başardıkça daha çok motive oluyordu. Para kazanmak elbette tatlı geliyordu. Ama eğitimin aynı zamanda bir sosyal sorumluluk olduğunu "Ben yapamam" diyen Karslı bir öğrenciyi ikna ettikten sonra anladı. Üniversite sınavına hazırlanmak için Uğur Dershanesi'ne gelen bu Karslı genç bir ay sonra "Ben gidiyorum. Yapamayacağımı anladım" dedi. Enver, o Anadolulu gencin duygularını çok iyi tanıyordu. Kendisi de gurbette liseyi yatılı okuduğu için anababa hasreti çekmişti. Yatakhanede gizli gizli gözyaşı döktüğü zamanlar olmuştu. "Gitme..pes etme. Ben de aynı zorlukları çektim ama bak başardım" diyerek ikna ettiği o genç 1 yıl sonra Tıp fakültesini kazandı.
BİR "HARİKA FİKİR" DAHA
1985'te işler iyice büyüdü. 3 odalı dershane 12 derslikli modern bir bina oldu. 1994'te Bahçeşehir Koleji'ni, 1998'de Bahçeşehir Üniversitesi'ni açtı. "Harika fikirler"in ardı arkası kesilmedi. ABD'deki ilk Türk üniversitesini kurdu. Daha sonra Berlin'de üniversite açtı. Yücel'in son "harika fikri" şu: 30 yıl içinde en iyi ilk 50 üniversiteden biri olmak.